Elon Musk, oğlu X ve Türk Evi’nde yıktığı tabular

Ömer EKİNCİ
Ömer EKİNCİ Dönüşüm Rotası omer.ekinci@desnet.com.tr

Elon Musk’ın New York’taki Türk Evi’ni ziyareti çok konuşuldu. Beklenmedik bir şekilde küçük oğlu kucağında binaya giriş yapan Musk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorusu üzerine “Annesi ile ayrıyız, o yüzden benimle” cevabını verdi.

Bana bu olaydan bağımsız şekilde iş hayatında çocuğun yerini sorgulattı bu olay. Benzerlerini pandemi döneminde canlı yayınlarda ya da önemli zoom toplantılarında gördük. Gayet ciddi giyimli bir akademisyen konuşurken kapıdan içeri koşarak bir çocuk giriyor ve futbol topunu arıyor.

Baba kimi zaman panikle, kimi zaman da doğal bir biçimde karşılıyor. Zaman zaman da farklı ülkelerin parlamentolarında görüyoruz. Bir de sembolleşmiş, kızını Avrupa Parlamentosu’nda büyütmüş olan anne figürü var. Elon Musk gibi bir çılgın tarafından yapılması konunun bir miktar karikatürize edilmesine ve olumsuz eleştiri almamasına yol açsa da dünyada birçok ülke halen bu noktaya gelmiş değil.

Tabi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Musk’ın oğlu X ile hoş anlar yaşaması da gayet doğal bir durumun karşı tarafa da doğal yansıdığını gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı birçok etkinlikte çocuklu tek baba olduğumu fark etmeme çevredeki meraklı hatta biraz da kraldan çok kralcı bakışların bedenimde oluşturduğu ısı sebep oldu. O anlar geldi aklıma Elon Musk’ın Türk Evi fotoğraflarını gördüğümde.

Keza ilk baba olduğum yıllarda 1-2 saatlik araç yolculuklarında ya da konaklamalı tüm şehir dışı ve yurtdışı seyahatlere oğlumla gittim. Yine başlarda çok garipsensem de bir süre sonra artık konferansa davet eden herkes daha önce gittiğim yerlerden o geri bildirimi almış oluyordu. Bunu da “Üç kişilik uçak biletinizi de hemen alalım” dediklerinde anlıyordum.

İş hayatında çocuğun yeri deyince Ali Sabancı’nın kulaklarını çınlatmadan olmaz. Ali bey bizi önce bir korkutsa da şükür ki sağlığına kavuştu, tekrar şifalar diliyorum. Çok uzun yıllar önce, muhtemelen 15-16 yıl olmuş olmalı. Kanyon’un sinema katında fuaye alanında Ali Sabancı’yı gördüm. Tam selam verecekken bir anda eğilip o zaman için hayli küçük oğlunun çözülmüş ayakkabı bağcıklarını bağlamaya başladı.

Çok şaşırmıştım, koskoca Ali Sabancı yerde iki büklüm ayakkabı bağlıyor. O gün o hareketiyle büyük bir ders vermişti Ali Sabancı farkında olmadan, her ne kadar onun için gayet doğal bir enstantane olsa da ben o dersi almıştım. “Ne ve kim olursan ol, hangi makamlara, ne kadar servete erişirsen eriş oğlunun ayakkabısının bağcığı gevşediğinde onu bağlamak senin işin. Dünyanın en zengin adamı da olsan oğlun o gün seninle ‘takılmak’ istiyorsa o seninle gelir.

İster o gün roket fırlatacağın gün olsun, ister bir Tesla fabrikası açılışı, isterse de dünya için jeopolitik önemi çok büyük olan ve senin için de çok büyük hedef pazar olan bir ülkenin cumhurbaşkanı ile randevun olsun. O çocuk gözlerinin içine bakıp ‘ben de geleyim’ dediyse gelir. Bu söylediklerim biliyorum birçok deneyimli iş insanı büyüğüme ters gelecek. Çünkü geçmişte çocuğun söz hakkının olmadığı dönemlerde yaşadılar. Biz de söz hakkı olmayan çocuklardık ama babalarımız gibi babalar olmadık.

Bizim jenerasyonumuzun, yani bugün 35-45 yaşlarında olan babaların genel eksikleri, yanlışları da çoktur üstelik, ama bu konuda doğru yaptığımızı düşünüyorum. Borusan grubunun kurucusu Rahmetli Asım Kocabıyık’a sorulduğu rivayet edilen bir soru geliyor aklıma. “En büyük pişmanlığınız nedir?”.

Beklersiniz ki şu sektörü, bu fırsatı, şu ülke pazarını kaçırmamız diyecek. Ama hiç de öyle olmuyor. Şimdilerde grubun başında bulunan ve kendisi de artık oldukça olgun yaşta olan Ahmet Kocabıyık’ı gösteriyor. “Oğlumun büyüdüğünü göremedim, o yıllarda ailemle olmayı ıskaladım” diyor. Düşünün ki bahsettiği yıllar 50 yıldan daha geride. Ama içte kalan ukde yıllar geçse de kalıyor.

İşte bütün bunlar geçti kafamdan Elon Musk’ın yakası sağa-sola kaymış montuyla, karmakarışık saçlarıyla ve kucağında oğluyla Türk Evi’ne girerken ki halini gördüğümde. Çok da iyi etmiş dedim içimden. En kudretli CEO’lar bir gün emekliye ayrılacak, Ayvalık’taki köy pazarından domatesin güzelini seçmeye uğraşacak. En büyük iş adamları, en güçlü siyasetçiler bir gün yaşlanacak. Geriye yaptıkları doğru işler ve aldıkları kararların sonuçları kalacak.

İşte bu yüzden en karmaşık, en yoğun, en stresli zamanları aileden, özellikle de çocuklardan uzak geçirmek çok büyük kayıp. Hayat bize bir şans daha vermeyecek, “Sen çok çalıştın, şirketini çok büyüttün ama çocuklarına zaman ayıramadın, al sana bir 10 sene ek süre” demeyecek. Prosedürlere, protokollere, teamüllere çok da takılmayın. Onları da sizin, bizim gibi sıradan insanların koyduğunu unutmayın. Sağ ol Elon, güzel hatırlatmaydı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar