Eller Ay'a, Biz Yaya mı?
Teknolojide ne kadar geri olduğumuzu, abartarak belirtmek için söylenen bu deyimi, pek çoğumuz biliriz. Zaman içerisinde bu deyim, üstesinden gelemediğimiz birçok şey için de kullanılır oldu. Ben de konuya biraz sert bir giriş olsun da merakınızı çeksin istedim.
"Eller", bizim rakiplerimiz. Yurt içinde olsun, yurt dışında olsun, nerede olurlarsa olsunlar konu onlar yani "eller", tam ifadesi ile rakiplerimiz.
Doğrusunu söylemek gerekirse, çoğu KOBİ ya başkalarına özendiği için veya kapısına bir yabancı müşteri dayanıp mal istediği için ihracata başlıyor. Hâl böyle olunca da işin bilimsel veya en hafifinden olmazsa olmaz gerçeklerinden de bihaber oluyorlar. Sonra da dümensiz sal gibi ihracat denizinde gezinmek geliyor.
Aslına bakarsanız, ihracat yapan birçok KOBİ bile kendi rakiplerini doğru düzgün tanımıyor. Eğer çevrelerinde benzer iş yapan birileri varsa, iş çevrelerinden duydularsa veya tanıştılarsa en azından ismen biliyorlar. İşin daha vahimi tanısalar bile, kendilerine ne kadar rakip olduğunu veya rakip olup olmadığını dahi sağlıklı yorumlayamıyorlar. Bu biraz ahlaki bir çekingenlikten kaynaklansa da, "El âlemin işinden bana ne, biz kendi işimize bakalım" mantığından geliyor.
Bu arada işlerini düzgün yaparak, doğru bilgilerle, sağlam zeminlerde dolaşan ihracatçılarımızı burada ayrı tutmamız gerektiğini de vurgulamamız şarttır.
Trabzon'da Ticaret ve Sanayi Odasında yaptığımız uzun soluklu bir eğitim sırasında, konu firma stratejisini belirlerken, rakiplerin tanımlanmasına gelmişti. K
atılımcılardan fındık işleme fabrikası sahibi bir arkadaşımız, o güzel Karadeniz şivesiyle "Hocam ben Tayland'a fındık ihraç etmek isteyrum, orada kim benim ayağıma basaymiş, ha bunu bulaydık da" diye soruyu patlattı. Hemen www.dtm.gov.tr <http://www.dtm.gov.tr> adresine girip, Türkiye ihracatçılar rehberi sayfasını açtık. Oradan da ürünler ve ülkeler sekmesinde "fındık" ve sonra da "Tayland" yazarak, bu arkadaşımızın ayağına basacak olan ihracatçıları hemen o anda buluverdik. İşi o kadarı ile de bırakmadık ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret merkezinin www.trademap.org <http://www.trademap.org> sayfasına girdik. Buradan da Tayland'a fındık satan diğer ülkeler hangileri olabilir diye baktık. Bir ara biraz Azerbaycan'dan, biraz da Çin'den ithalat yaptıklarını saptadık. Bulduğumuz bilgilerin sonrasında, arkadaşımızın yorumu çok ilginç oldu. "Ha bana cuma günü fabrikayı bırakıp neye gideysun diyenlere soyleceklerum sağlam olacak" dedi.
Önünü görmek ve yönünü bilmek kadar, yolda önümüze çıkacakları da görmek gerek. Her zaman bu satırlarda aynı fikri vurguluyoruz, "doğru bilgiye erişip, sağlıklı yorumlamak" ve ondan sonra yola çıkmak en sağlıklısı. Çünkü her yiğidin yoğurt yemesi farklı olurmuş. Bunun gibi her işletmenin elde ettiği doğru bilgiyi, kendi koşullarına uygulayarak yorumlaması gerekir. Eğer kendi şartlarımız hedeflediğimiz pazara girmemize olanak tanımıyorsa, ya kendi şartlarımızı o pazara göre değiştireceğiz, ya da o pazardan vazgeçip bize uygun bir pazar bulmaya çalışacağız. Onu da beceremiyorsak, ihracatı başka bir bahara bırakmamız gerekecek.
Unutmayalım ki 2009 rakamlarına göre Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 36'sını 100 firma yapıyor. Geri kalanları küçümsemek aklımızın köşesinden geçmez. Yüz dolarlık mal ihraç edenin bile başımızın üstünde yeri var. Ama beni düşündüren nokta un var, yağ var, şeker var, usta var, ateş var da şu helva niye bir türlü yapılamıyor.
Aslında yapanlar yapıyor dostlarım. Bizim bilgimiz eksik. Dikkat edin bilgisiziz demiyorum, bilgimiz eksik diyorum. Bilgisi tam olanlar, yani "eller" Ay'a gidiyor, ihracatları milyonlarca ABD doları ile söyleniyor, biz yaya kalmayalım.