Eller Ay'a biz 1 milyona
Önceki gün oynan bir futbol maçının ardından geçen yılın şampiyonu ve takdir toplayan ekibinin başındaki Teknik Direktör Şenol Güneş, kazandığı bir maç olmasına rağmen, “Duramayız. Durursak bizi geçerler” açıklamasına yapmıştı.
Çok doğru bir tespit olan bu sözler üzerinden otomotiv piyasasına bakalım. Şahsi görüşümü en baştan yazmam gerekirse, maalesef biz otomotivde gerçekten çok geride kalan bir gündemi takip ediyoruz.
Başka bir deyişle, kendimize rakip diye kabul ettiğimiz ülkelerin, durmadan hareket ettiği noktaya henüz ulaşamamış bir sektörden bahsediyoruz.
Örneğin geçen hafta basına servis edilen bir bültende, Nissan’ın otonom sürüş projesi için ekibe mühendislerin yanında bir antropolog dahil ettiği belirtildi. Söz konusu üyenin ekipteki görevi ise insanların, araç kullanırken yaptıkları mimikleri, davranışları inceleyerek bunu otonom sürüş yapan sisteme uyarlamak.
Şu anda gelinen noktada otonom sürüşte, araç içindeki sistem, daha önce veri tabanına yüklenen trafik işaretleri, kavşak geçiş üstünlükleri, lambalar, şeritler vs gibi “kul yapısı” obje ve kuralları tanıyor.
Yapılan tüm testlerde ki bu alanda hemen hemen tüm otomotiv markaları ve Google gibi teknoloji şirketleri faaliyet gösteriyor, alınan sonuçlarda otomobillerin öngörülebilen tehlikeleri alt edebildiğini gösteriyor.
Nissan’ın ekibe dahil ettiği antropolog ise insanların öngörülemez hareketleri üzerinden oluşabilecek riskleri tespit ediyor.
Örneğin Türkiye gibi kuralların her zaman değişebildiği bir ülkede otonom sürüşü nasıl yapabilirsiniz. Mesela, tüm dünyada döner kavşağın içinde eğer bir otomobil var ise kural, söz konusu otomobilin geçiş üstünlüğüne sahip olduğunu söyler. Yani kısaca, kavşağa giren, kavşaktaki otomobil çıkışını beklemek zorundadır.
Bizde ise bu kural diğer araç sürücüsüyle göz göze gelinir ve kim kimi ikna ederse o geçiş üstünlüğünü alır.
İnsan jestlerinin trafikte kullanılması sadece bizim gibi primitif koşullarda geçerli değil, daha medeni ülkelerde trafiğin en önemli parçası olan yayalar ve bisikletlilerin jestleri de oldukça önemli.
El ve göz mimikleriyle yol alan, duran kişilerin bu reaksiyonlarının otonom sürüşe nasıl ekleneceği büyük bir soru işareti olarak duruyor…
İşte otomotiv sektörü bu seviyelerde gezerken, biz kendi pazarımızda 1 milyon hesapları yapıyoruz. Çok şükür oldukça popülist bir yaklaşım olan “Yerli otomobil” tartışması şimdilik sona ermiş durumda. Zira, adamların 100 yıl önce durdukları yere gidebilmeyi, hedef olarak koymak bence oldukça büyük bir hata olurdu.
O yüzden Türkiye’nin yapması gereken, diğer ülkelerin varacakları durağı önceden tahmin edip, yarışa o noktadan katılmak olmalı.
Bunun yolu da bilim ve teknolojiye yatırım yapmaktan geçiyor.
Tekrardan Şenol Güneş’e dönersek, hocanın dediği gibi durursak geçilmeyiz. Bizim hedef olarak koyduğumuz noktada durduğumuz taktirde, bırakın geçilmeyi en az 30 tur falan yeriz.