Elimizdeki mermiler neden çok önemli?
Büyük Durgunluk Eylül 2008'den başlayarak sistemik nitelik kazandığında küresel boyuta uzanmış Avrupa borç krizine dönüşecek bulaşmayı tetiklemişti. FED faiz artışının ilk fişeğini 22 Mayıs 2013’te ateşlediğinden beri ise, yeni maliyetlere bankacılığını ve reel sektörünü uydurmaya çalışan bir gelişmekte olan ülke (GOÜ) gerçeğiyle karşıyayız. Düşen petrol fiyatlarının, olumlu etkilediği birkaç ülkeden birisiyiz. Şubat 2015 ham petrol ithalatımız yıllık bazlı 53 milyar dolara karşılık geliyor. Büyük Durgunluk güncel tanımıyla derin, uzun soluklu bir kriz kişiliğine (secular stagnation) konu oluyor.
FED’in faiz artışına dek geçecek sürede, dolar tüm para birimleri karşısındaki değer artışını sürecektir. Bu artış dalgalı olacaktır. Bu dönemde veri bağımlısı olduğunun altını çizen FED, Euro bölgesindeki Yunanistan meselesinden de kayıplar görmeyi ihmal etmeyecek.
FED’in toplam bilanço büyüklüğü Büyük Durgunluğun ilk günlerinde 925 iken, 2015’in ilk çeyreğinde 4,450 milyar düzeyindedir. Artış oldukça büyüktür. Böylesine yüklüce bir artışa miktarsal gevşetmeler (QE) eşlik eder. Bu krizde, merkez bankaları temel olarak üç farklı yöntemle krizden çıkışı hedeflediler. a) miktarsal gevşetme, b) tahvil alımları ve c) sözlü müdahaleler.
Enflasyon neden oluşmuyor?
Türkiye’yi enflasyon resminin dışında tutarsak, oluşturulan likiditenin enflasyona dönüşmüyor olduğuna uzun süredir tanık oluyoruz. Normal şartlarda parasal genişlemeler enflasyona neden olurlar. Milton Freidman ve sonrasındaki klasik görüş, her yeni krizde Keynes politikaları kadar önemli oldu. Büyük Durgunluk koşullarını bir tarafa koyarsak, M0 parasal genişlemesi sıradan bir regresyonla bile ortaya konulacak türden enflasyonla etkileşimine tabiidir. M0 parasal büyüklüğündeki yüzde 1’lik artış yüzde 0.54 kadar enflasyon yaratmalıdır. FED’in bilançosu çok daha fazla artmış olsa da Aralık 2008 ile Aralık 2013 arasındaki dönemin M0 artışı yüzde 40.29 ile sınırlıdır. Bu en likit para arzı ölçütü MO, normal koşullarla öngörüldüğünde enflasyona %21.75 geçiş sunmalıdır. Oysa bu dönemde ABD, yok denecek kadar düşük bir enflasyon yaşamaktadır. Neden?
Krizi böylesine karmaşık kılan, ekonomik davranışlarımızdaki paradoks ve koordinasyonsuzluktur. Bu nedenle de parasallaşmaya inat oluşturulamayan enflasyon, çoklu bir etkileşim mekanizmasına dayanabilir.
i. Atıl kapasite. Üretimdeki güncel gerçek potansiyel çıktıya erişemeyip hep bir negatif çıktı açığı oluşturmaktadır. Bu durum, fiyatlar üzerinde önemli bir talep baskısı oluşturuyor.
ii. FED’in pompaladığı para bankalarca tutulup, sisteme kredi olarak yansımıyor. Çünkü bankalar kendi yaralarını sarmaya ağırlık veriyorlar.
iii. FED enflasyon bekleyişlerini kontrol etmek yönünde proaktif davranıyor. Yapısal, finansal ve sözlü müdahalelerden kaçınmıyor.
Belki de Japonya benzeri likidite tuzağı ABD için de bir kuramdan öte gerçeğe
dönüşecektir. FED muhtemelen rezerv avantajına rağmen faiz silahını istediği etkinlikte kullanamayacak, küresel ekonomiyse fırtınalı havada tek kürekle kıyıdan kıyıdan ilerlemeye çalıştığı bu günleri mumla arayabilecektir.
Kaynak: Claudio Bario “International monetary vand financial system” ve Arias, Wen “Liquidity trap”