Eli sopalı yöneticiler
Bir olay
Bir yönetici grubuna eğitim veriyordum. Delegasyon konusunu işleyecektim. Delegasyona inanmayan, her işi kendi yapmaya kalkan yöneticiler çok yorulurlar. Bunu bildiğim için, konuya yorgunluktan gireyim demiştim. Sordum: “Bir yönetici olarak kendinizi yorgun hissediyor musunuz?” Koro halinde “Evet” sesi geldi. “Peki, ne kadar yorgun hissediyorsunuz? Böyle mi?” deyip bir hamalın resmini gösterdim. Hamalın sırtında, boyu kadar bir yük vardı; yükün altında ezilmişti. Hemen ikinci resmi koydum. Bu kez resimde daha ağır yük taşıyan bir adam vardı. Gruptan sesler geldi “Evet, işte bu.” Hemen üçüncü olarak bir at arabası resmi koydum. At arabası öyle yüklenmişti ki, araba arkaya çökmüş ve arabaya bağlı at havada asılı kalkmıştı. Salondan neşeli haykırışlar yükseldi.
Sıra, esas vuruşa gelmişti. “Evet, bir yönetici olarak yoruluyorsunuz. Bu resimlerdekiler gibi hissediyorsunuz. Ama bir yöneticiyi en iyi tanımlayacak doğru resim bu olmalı” deyip son resmi gösterdim. Bu, elinde batonu ile bir orkestra şefinin resmi idi. Sonra da sordum. “Bu resmin size söylediği şey nedir?” Katılımcı yöneticilerden birisi şöyle bir yorumda bulundu: “Yöneticinin elinde muhakkak sopası olmalı.” Gülüştük. Başka bir katılımcı hemen itiraz etti. “Aman, şakası bile hoş değil. Hiç eli sopalı yöneticinin altında çalıştınız mı? Ben çalıştım; felaket bir şeydi” dedi.
Sonra da devam etti “Adam tam bir psikopattı. Adeta elinde bir sopa ile dolaşırdı. Dili bir sopa idi ve bu sopa herkese uzanırdı. Hani ergenlik çağına yeni girmiş mahalle kabadayıları olur ya; her fırsatta sözde erkekliklerini göstermek için herkese efelik taslarlar, itiraz edeni dövmeye kalkarlar. İşte bizim yönetici aynen böyle davranırdı. Yalnız bize değil, diğer bölümlerin yöneticilerine de laf yetiştirirdi. Ama patronlara bir şekilde kendini sevdirmişti. Gözü kara idi. Gözlerinin içine baka baka onlara yalan da söylerdi. Ben fazla dayanamadım. O firmayı terk ettim. Benden sonra başkaları da terk etti. Patronlar bu yöneticiye destek vermeye devam ettiler. Ama sonunda patronlardan birine de efelik taslamaya kalkmış. Yöneticinin bir sahtekarlığı da ortaya çıkınca onu işten çıkardılar.”
Havuç ve sopa meselesi
Çalışanları harekete geçirmek için yöneticiler yerine göre iki araçtan birisini kullanır: Sopa ve havuç (Stick and carrot.) (Burada ifade edilen sopa ve havuç, mecazidir; sopa ve havucun kendisi değildir.) Bu bir tarz meselesidir. Ben şahsen havucun daha etkili bir yol olduğuna inanırım. Eğer insana saygımız varsa sopayı tercih etmememiz gerekir, diye düşünürüm.
Neden hep sopa?
Yerine göre sopa, yerine göre havuç dedim. Ama sopayı elinden hiç düşürmeyen yöneticiler de vardır. Onlara “eli sopalı yöneticiler” diyelim. Bu eli sopalı yöneticilerin sorunu nedir? Bu kişiler şiddet yanlısıdır. Şiddet yanlısı olmak, psikolojik bir bozukluktur. Şiddetten, başkalarını rahatsız etmekten, başkalarına eziyet etmekten zevk alırlar. Çoğu kez bu kişilerin bozukluğu çocukluk devirlerinden kaynaklanır. Çocukluklarında uğradıkları şiddet onların psikolojisini bozmuş olur.
Eli sopalı yöneticiler, kaba kuvvete inanır. Fikirlerini normal yollardan kabul ettiremeyecekleri, kişileri ikna edemeyecekleri için böyle davranırlar. Bu nedenle, herkesi sindirerek yollarını bulmak isterler. Eleştiriye, karşı görüşe tahammülleri yoktur. Dağarcıklarında “hoşgörü” sözcüğüne rastlanmaz. Eleştiriyi, kişiliklerine saldırı olarak alırlar. Kişilikleri sağlam zemine oturmadığı için de eleştirilere şiddetle karşılık verirler.
Yukardaki olayda görüldüğü gibi, eli sopalı yöneticilerin çoğu kez de saklayacakları bir şeyleri vardır. Yanlışlıklarını örtmek için, kişilerin sorularını önlemek için çevrelerini şiddetle bastırırlar; ortalığı terörize ederler.
Sonuç
Nerede eli sopalı bir yönetici görürseniz iki neden arayınız. Ya psikolojik bozukluğu vardır. Ya da örtbas etmek istediği bir yamukluğu. Bazen iki neden de olabilir. O zaman durum daha da vahimdir.