Eli işte, gözü nerede?
NOT DEFTERİ / Dr.Uğur Tandoğan [email protected] "Wisdom is the art of knowing what to overlook," (*) William James Yaptığı işe dikkatini vermeyen, odaklanmayan kişiler için kullandığımız bir deyiş vardır: "Eli işte, gözü oynaşta." (Belki yeni kuşak oynaş sözcüğünü bilmeyebilir. Türk Dil Kurumu, "oynaş" sözcüğünü şöyle tanımlıyor: "Aralarında toplumca hoş karşılanmayan ilişkiler bulunan kadın veya erkekten her biri") Bu eski bir deyiştir, ama geçerliliğini korumaktadır. Ancak zaman içinde bazı şeyler değişime uğramıştır. Dikkat dağılması için oynaş güçlü bir nedendir. Düşünün, kişi tam işini yaparken, oynaşı görüş alanına girmiş. Kişinin gözü ister istemez oynaşa kayacaktır. Ancak eskiden oynaşın fiziksel olarak kişinin görüş alanına girmesi gerekirdi. Ama günümüz dünyasında iletişim teknolojisi, fiziksellik zorunluluğu da ortadan kaldırmış durumda. Telefon, SMS, elektronik posta, anında ileti gibi iletişim araçları elinde işi olana musallat.. Cep telefonu ise tam bir püsküllü bela. Kişi bunu her yere götürüyor.. Hatta bazı kişilerde cep telefonu merakı fetişizme dönüşmüş durumda. Bazılarının yeni oynaşı cep telefonu. Değişen dünyada işler değişiyor. "Eli işte" derken, gerçekten de, o zamanlar kişi işi eliyle yapıyordu. Yeni dünyada ise "bilgi işçisi" (knowledge worker) diye bir kavram var. Bilgi işçileri beyinleri ile üretiyorlar, bilgi işliyorlar. Beyin ile çalışırken de çalışma alanı sınırı yok. Tek iş yapma yok. Örneğin, bugünün bilgi işçisi her üç dakikada bir işten öbürüne geçiyormuş. Beynin dikkatini dağıtacak çok sayıda "oynaş" var. Her bir değişik şey, beyin için bir oynaş. Beyin bir işle meşgulken, dikkatini bir yere toplamışken, gelen bir sinyalle hemen bu yeni oynaşa kolayca kayabiliyor. Dikkat, dağıtması kolay, ama toplaması zor bir şey. Bilgi işçisinin dikkati dağıldığında tekrar uğraştığı konuya dönmesi yarım saat alıyormuş. Kesintiler ve tekrar toparlanma için geçen süreler, bir çalışanın ortalama zamanının %28'i imiş. Maggie Jackson, dikkat konusunda bir kitap yazmış.: "Distracted: The Erosion of Attention and the Coming Dark Age" (Şaşkın: Dikkat Erozyonu ve Gelen Karanlık Çağ). Yazara göre dikkat öylesine erozyona uğramış ki, bu konuda bir Rönesans gerekiyor. Bilim adamları (neuroscientists) dikkat denklemini çözmeye başlamışlar. Dikkat konusunda "beceri üçlüsü" söz konusu: Farkındalık, odaklanma ve eylemci dikkat (Executive attention). Örneğin, güzel bir bahçede olduğunuzun farkına varırsınız. Sonra bir çiçeğe odaklanırsınız. Eylemci dikkat ise planlama ve karar verme becerisidir. Bu çiçekten nasıl yetiştireceğinizi planlar ve bu planınızı uygulama kararını verirsiniz. İnsanoğlu hep çevresinin farkında. Bu çevre kişilerin dikkatini dağıtıyor. Bu nedenle kişinin sürekli olarak yaptığı işe odaklanması gerekiyor. Maggie Jackson, eğitimle dikkatimi dağıtmamayı öğrendim diyor. (En azından dikkatini toplamasını bilerek söz konusu kitabı yazabilmiş (!)) Kesintilerin, dikkat dağıtıcıların, teknik oynaşların bu denli çoğaldığı bir dünyada, buna karşılık, derin düşünmeye büyük ihtiyaç var. Çünkü eskisine göre daha karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Konular, problemler daha zor ve karmaşık. Bu zor ve karmaşık sorunlarla başedebilmek için beynin daha yaratıcı olması gerekiyor. Beynin yaratıcı olabilmesi için de sakin, kesintisiz ve derin düşünmeye ihtiyacı var. Bilgi işçisi çalıştıran bazı firmalar, işin farkında. Çalışanlarının yaratıcı olmalarını sağlamak için oynaşlardan arıtılmış ortamlar ve zamanlar yaratıyorlarmuş. Örneğin, IBM'de "Düşünme Cumaları" (Think Fridays) konmuş. Çalışanlara, elektronik posta, toplantı ve her tür kesintilerden uzak gün yaratılmış. Bazı firmalar, iletişim araçlarının olamadığı sessiz odalar oluşturuyormuş. Amerika'da psikoloji araştırmasının babası sayılan William James "Bilgelik, neye dikkat etmemeyi bilme sanatıdır" demiş. Yıllar önce, çağın en önemli sorununun dikkatimizi neye tahsis edeceğimiz olduğunu söylemiş. Dikkatinizi bu yazıya tahsis ettiğiniz için teşekkür ederim. Umarım yararlı olmuştur. Eliniz işte miydi? (*) "Bilgelik, neye dikkat etmemeyi bilme sanatıdır"