Eleştirmek kolaydır: Ranga Guru hikayesi
Muhammed Satılmış
İnsanlar, aileler, kurumlar ve toplumlar ilerlemek için yeni bir şeyler geliştirirler ve uygulamaya geçirirler. Bu, bir adım öteye gitmenin, bir basamak yükselmenin en önemli aracıdır. Peki, neden farklılıklar oluşur, kimileri gelişirken kimileri geri kalır veya az gelişir. Bunun bir nedeni üzerinde duracağım, “sadece eleştirmek”.
Size bir çalışanınız, saatlerce belki de günlerce çalışıp hazırladığı raporunu sunduğunda, bir takım hataları varsa, olumsuz bir atmosferde, çatık kaşlarla eleştirmek, çalışanın motivasyonu ve gelişimi için çok büyük engel oluşturur.
Bir hanımefendinin, bin bir güçlükle ve heyecanla hazırladığı yemeğin tadına bakan eşinin gözlerine bakarken, mimiklerini takip ederken, eşinin hoşuna gitmeyen bir durum için yüzünü ekşitmesi, daha kötüsü bir takım eleştirilerde bulunmasının hanımefendi üzerindeki etkisini düşünün. 8 yaşındaki bir çocuğun, övgü bekleyerek yaptığı bir şeyi anlatırken öğretmenin, annenin veya babanın kayıtsız kalması veya “olmamış” demesi. Yaşadığım bir örneği anlatayım. Yıllar önce bir projede görev almıştım. Sorumluluğumda olan bir konuyla ilgili çalışmamı proje liderine sunmak üzere hazırlık yaptım, ancak bazı eksikler vardı. Bu çekinceyle proje liderinin odasına girdim, konuşmamı “çalışmanın bir takım eksikleri olduğundan” bahsederek girmeye çalışırken, proje lideri gözüyle elimdeki dosyayı işaret ederek, “sen bir şeyler düşünmüşsün, hazırlık yapmışsın, yazılı hale getirmişsin, ne olursa olsun çok kıymetli olduğuna inanıyorum” diyerek sözümü kesti. O anda yaşadığım rahatlamayı ve mutluluğu hala hissederim.
İşte “sadece eleştirmek” kişiler, aileler, kurumlar ve toplumlar arasındaki farkın önemli bir nedeni olmaktadır. Peki, eleştirmeyecek miyiz? Elbette eleştiri olmalıdır, ancak nasıl eleştiri yapmalıyız öğrendikten sonra. Eleştirmek kolaydır. Bir şeyler yapmak kolay mıdır? Ranga Guru’nun hikayesi ile meseleyi noktalayalım:
Hindistan’da 'Renklerin Ustası' anlamına gelen Ranga Guru adında bir ressam varmış. Bu ünlü ressamın bir öğrencisi eğitimini tamamlamış, son resmini yapıp hocası Ranga Guru’ya götürmüş ve resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru resme bakmış ve şöyle demiş: “Sen artık büyük bir ressamsın. Resmini halk değerlendirsin. Bu resmi al, şehrin kalabalık bir meydanına as. Yanına da bir kırmızı kalem ile şu yazıyı bırak: “Lütfen beğenmediğiniz yerlere çarpı koyunuz.”
Öğrenci söyleneni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, emeğini ve yüreğini ortaya koyarak yaptığı tablo, kırmızı çarpılarla doldurulmuş. Öğrenci buna çok üzülmüş. Tabloyu almış ve hocasına götürmüş.
Ranga Guru, öğrencisine üzülmemesini söylemiş ve aynı resmi yeniden yapıp yanına da yağlı boya ve fırça ile birlikte şu yazıyı bırakmasını söylemiş: “Lütfen beğenmediğiniz yerleri düzeltiniz.”
Öğrenci birkaç gün sonra gidip bakmış, tabloya kimse dokunmamış. Bu duruma çok sevinerek durumu hocasına anlatmış. Ranga Guru şöyle demiş: “Sen ilk seferde belki de hayatında hiç resim yapamayan insanlara fırsat verdin ve acımasız eleştiriler ile karşılaştın. Bu duruma çok üzüldün. İkinci sefer ise hataların düzeltilmesini istedin. Oysa kimse konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Çarpı koymak, beğenmemek, karalamak, kolaydır. İnsanoğlu başkalarında kusur aramada pek aceleci ve pek acımasızdır…”