Eleman seçiminde Jack Welch’in bakışı-1
"Kazanma olayında hiçbir şey, sahadaki "doğru insan" dan daha önemli değildir. Dünyanın en akıllı stratejileri, en gelişmiş teknolojileri bunları uygulamaya koyacak insan olmadan hiçbir işe yaramaz." Bu sözler Jack Welch’in "Kazanma" (Winning) adlı kitabından. Bilmeyenler için söyleyeyim; Jack Welch, General Electric (GE) firmasının ünlü yöneticisi idi. Bu kitabında Welch,
yöneticilik deneyimlerini paylaşıyor.
Jack Welch, başarısını kanıtlamış birisi. Onun zamanında GE altın devrini yaşadı. İnsan kaynağına ve insan kaynağı yönetimine verdiği önem de herkesçe bilinir. Bu nedenle sözlerine kulak vermek gerekir. Bu haftadan başlayarak Jack Welch’in insan kaynağı yönetimi ile ilgili bazı düşüncelerini paylaşacağım ve kendi yorumlarımı vereceğim. Yukarıdaki sözleri Jack Welch’in kitabındaki eleman seçimi bölümünden aldım. Welch, "Eleman seçerken neler önemlidir?" sorunun cevabı için üç süzgeç veriyor. Bu hafta seçme işleminin ilk süzgecinden söz edeceğim.
Süzgeç-1: Turnusol kağıdı
Elemede birinci süzgeç olarak, olmazsa olmaz, üç özelliğe bakılmalı diyor Welch. Bunlar: Doğruluk ve dürüstlük, zeka, ve olgunluk
Doğruluk ve dürüstlük
"Böyle kişiler her zaman doğruyu söylerler ve sözlerini tutarlar. Geçmişteki eylemlerinde sorumluluk üstlenirler, yanlışlarını kabul ederler ve düzeltirler. Ülkelerinin, sektörlerinin ve şirketlerinin yasa ve yönetmeliklerini bilirler; kurallara uyarlar. Oyunu kurallarına göre oynayarak kazanmasını bilirler."
İlişkide olduğumuz kişilerin doğru ve dürüst olmasını bekleriz. İş yaptığımız firmaların doğru ve dürüst olmasını isteriz. Kimse, doğruyu söylemeyen, çürük mal satan, sözünde durmayan bir firma ile çalışmak istemez. Peki firmayı kimler oluşturur? İnsanlar. O zaman her şeyden önce firmada çalışan insanların doğru ve dürüst olması gerekir. İşe alacağımız kimselerin doğru ve dürüst
olup olmadıklarını nasıl değerlendiririz? İnsanları nasıl seçeriz? Doğruluk ve dürüstlük karakteri sabit boya gibidir, kolayına değişmez. Kişilerin geçmişleri onların bu karakteri hakkında fikir verir.
Zeka
"Bu karmaşık dünyada, zeki insanlarla çalışmak ve onları yönetebilmek için kişinin belli seviyede bilgi ve yüksek dozda meraka sahip olması gerekir. Bazen insanlar zeka ile eğitimi birbirine karıştırıyorlar. Zeki insanların ille de tanınmış belli okullardan mezunu olması gerekmiyor."
Zor ve karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Karşılaştığımız sorunlar çok yönlü ve zor sorunlar. Böyle bir dünya ile baş edebilmek için donanımlı olmak gerekiyor. Dünyayı algılayabilmek ve ona tepki gösterebilmek için belli seviyede bir zekaya ve bilgi birikimine ihtiyaç var. Bu seviyeye erişebilmek için de Welch’in çok haklı olarak işaret ettiği, merak sahibi olmak gerekiyor. Bilgi küplerinizi
doldurmak için merak şarttır. Çok iyi okulları bitiren birisi, eğer meraklı değilse sadece okulda öğretilenle kalabilir. Halbuki çevremiz öğrenilecek, keşfedilecek nice gizemlerle doludur.
Olgunluk
"Olgunluğun yaşla çok ilgisi yoktur. Genç insanlar olgun olabileceği gibi, yaşlı insanlar arasında hâlâ olgunluğa erişememiş kişilere de rastlamak mümkündür. Olgunluk testi belli için belli göstergelere bakılabilir. Örneğin, kişi stresi ve yenilgileri kaldırabilmelidir. Buna karşılık, başarıları da alçakgönüllülükle karşılayabilmelidir. Olgun insanlar, başkalarının duygularına saygı gösterebilir; kendilerine güvenirler, ama küstah değillerdir."
Şirketler, çocuk bahçesi değildir. Çünkü şirketler piyasa denen kurtlar sofrasında savaş verirler. Bu kurtlar sofrasında savaşırken çok zorlu sorunlarla karşılaşırsınız. Bu nedenle, bu arenada savaş verecek cengaverlerin belli bir olgunluk seviyesine erişmiş olması gerekir. Olgun insan, ruhsal dünyası dengeli, kişiliği oturmuş kişi demektir. Bir sorunla karşılaştığında tırsan, çocuk gibi
içine kapanan kişilerle konuşmak istemezsiniz.
Olgunlaşmamanın bir başka göstergesi de şımarmaktır. Çocuklar şımarır. Bir başarı karşısında şımaran, olgunlukla davranmayan kişi çevresindekileri rahatsız eder.
Sonuç
Yukarıdaki özelliklere baktığımızda acaba Welch siyasetçilerimizden kaçını işe alırdı? Ne dersiniz?