Elektronik haciz uygulaması sağlıklı çalışıyor mu?
Prof. Dr. Ersan ÖZ - PAÜ İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi
Elektronik haciz (e-haciz), devlete olan vergi veya Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borcunuzdan dolayı elektronik ortamda, maaş ya da banka hesabınızda bulunan para, altın, döviz gibi mal varlığınıza el konulması işlemidir. Bu işlem vergi daireleri veya SGK tarafından elektronik ortamda gerçekleştirildiğinden, mükellefin işleme veya rakama müdahale durumu sözkonusu değildir. Normal bir haciz işleminde alacaklı veya vekili ile borçlu genel de yüz yüze geldiklerinden sorunların dile getirilmesi veya çözümlenmesi daha olasıdır. Elektronik ortamdaki hacizlerde ise muhtemel şu haller gerçekleşebilmektedir;
a) Mükellefin 10 bin TL borcu varsa 10 bankada da parası varsa vergi dairesi/SGK 100 bin TL e-Haciz tahsilatı yapabilmektedir. Bu durum ticaret erbaplarında büyük mağduriyetlere yol açmaktadır. Oysa e-Haciz yazılımı güncellenerek mükellefin borcundan daha fazla parasına el konulmasının kolaylıkla önüne geçilebilir. Bu aynı zamanda elektronik uygulamalarda mükellef odaklı bir yaklaşımın “vergiye gönüllü uyum” sonucunu doğurmasıdır,
b) Mükellefin devletten olan alacağı için mahsup talebi varsa, mahsup fişi çıkana kadar mükellef borçlu görülmekte ve haksız e-haciz yapılmaktadır. Oysa yine e-haciz yazılımı güncellenerek kolaylıkla mükellefin mahsup talebinin olup olmadığı sorgulanabilir. Otomatik sorgulama imkanı getirilmesi varsa mahsubu otomatik yapacak, akabinde varsa iade veya ödeme net olarak ortaya çıkacaktır. Uygulama da böyle bir sorgulama manuel olarak yapıldığı için süreçlerdeki farklılık ve uzamalar nedeniyle mağduriyetler oluşmaktadır. Mükellef hem alacağını tahsil edememiş olmakta hem de aslında olmayan bir borcu için e-haciz işlemine tabi tutulmaktadır.
c) Mükellefin hesabına gelen her para kaynağına bakılmaksızın alınmaktadır. Oysa bazen emanet alınan değerler söz konusu olmaktadır. Mükellefin hesabına gelen paranın kaynağının emanet bir değer olduğunu ispatlıyor olması durumunda e-haciz işlemine tabi tutulmaması gerekir.
d) Devlet nakten iade işlemlerini çok geç yaparken borcun vadesi bir kaç gün geçti diye e-haciz yapmaktadır. Elektronik haciz işleminin uygulanabilmesi için hem belirli tutar limitlerinin getirilmesi hem de borcun vadesinden itibaren 3 ay geçmiş olması gibi bir süre de getirilmesi olumlu olacaktır.
Hangi borçlara e-Haciz uygulanabilir?
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, Veraset ve intikal vergisi, trafik para cezaları, nüfus para cezaları, tütün ve tütün mamullerine ilişkin cezalar, ecrimisiller, adli para cezaları, idari para cezalar, SGK borçları.
Vergi daireleri borçlu mükelleflere 6183 sayılı Kanunu'nun 55. maddesine uygun ödeme emri tebliğ etmeden e-Haciz uygulayamaz. Ancak uygulamada bu tebligatların hiç yapılmadığı da görülmektedir. Böyle bir tebligatı alan mükellef, bu ödeme emrine karşı 7 gün içerisinde mal beyanında bulunmalıdır. Aksi takdirde ödeme emri kesinleşecektir.
Peki, tebligat kendisine ulaşan mükellef ne yapabilir?
a) Ödeme,
b) Hata varsa düzeltilmesini isteme,
c) Mal beyanında bulunma,
d) Mahkemeye başvurup yürütmeyi durdurma talep etme,
e) Taksitlendirme talep etme,
f) Teminat göstererek mühlet isteme gibi yollara başvurabilir.
Mükellef haklarının en yüksek sesle ifade edildiği günümüzde, mağduriyetlerin minimize edilebilmesi adına e-Haciz sisteminin mükellef odaklı bir yaklaşımla gözden geçirilmesinde ve yazılımının güncellenmesinde büyük yarar bulunmaktadır.