Elektronik devrimin tanığı olmak (2)

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

 

 

Şans mı elektronik devrimin tanığı olmak, yoksa geçen yazımda anlattığım gül ağacından yapılmış Aga marka radyodan "Ajans Saati"ni, "Arkası Yarın"ları, "Radyo Tiyatrosu"nu dinlediğimiz günler mi daha güzel?

Ne o, ne o...
Ben, son derece hızlı akıp giden, her ânı yeni buluşlara gebe bu yarım yüzyıllık geçiş dönemini yaşamaktan son derece memnunum... O çocukluk günlerimi anımsadıkça artı ve eksi kutuplarını dilimize değdirerek doluluğunu tahmin etmeye çalıştığımız 4,5 voltluk yassı pillerden ağzımıza sızan ekşi tat belleğimde beliriyor, ister istemez yüzümü ekşitiyorum; nasıl kazınmış her yanıma!
Onlar, harika ânlardı...
O senelerdeki küçük deneylerden sonra kâşif olamadım, ama elektronik aletlerin her türüyle onlara sahip olmaya çalışarak ilgilenmeye devam ettim... İlk bilgisayarım, 1982 yılında piyasaya sürülmüş 16 kilobayt ram'lı Sinclair ZX Spectrum'un başlangıç modeliydi. Şimdi bu yazıyı yazarken tam 30 sene sonra 4 gigabayt ram'lı, bilmem kaç megahertz hızında MacBook Pro kullanıyorum. Hemen yanımdaki Samsung Galaxy Note telefonum aynı zamanda müzikçalarım. Grieg'in "Peer Gynt"ünü bluetooth'la bağladığım kaliteli bir amfi ve hoparlörlerden dinliyorum...
Halbuki kasetli Philips teybimden bir Sony walkman'e "terfi ettiğim" zaman ne kadar sevinmiştim... Daha 80'lerin ilk yıllarıydı... Hiçbir zaman Nakamichi bir teybim olamayacaktı, ama son derece kaliteli kayıtlar yapan kasetlerini ne yapıp edip buluyor, satın alıyordum...
Bu arada Dual marka HS 130 serisi bir pikap sahibi de olmuştum... Plaklarımı büyük bir özenle saklıyor, çalmadan önce özel bezlerle siliyor, çıtırtıların azalması için her türlü önlemi almaya çalışıyordum... Sony'nin son derece yüksek hassasiyetle kayıt yapabilen walkman'leri, kaliteli mikrofonlar da ilgi alanım içindeydi artık...

90'lı yıllara gelindiğinde çıkan ilk dijital fotoğraf makinesi olan Apple Quicktake 100'ü satın alamamıştım, ama Amerika'dan getirdiğim Apple uyumlu bir quickcam'le ilk dijital görüntü çekme denemelerine başlamıştım. Arkadan Canon PowerShot 600 geldi... 0.3 megapiksel miydi neydi? Ama çektiğim görüntüleri gazetede basabiliyorduk. Bugün, 12 megapikselden aşağı bir kameraya dönüp bakmıyorum bile!..
Spectrum'dan yeterince yararlanamadım... Bilgisayar kullanmanın keyfini ilk kez Macintosh dizüstü bilgisayarımla çıkarmaya başlayabildim.
Ancak, yazılarımı gazeteye ulaştırabilmem için bir modeme de ihtiyacım vardı. Bu arada ilk mail adresimi de almıştım: [email protected]... Yazılarımı hışırtılar içinde bağlanmaya çalışan modemle gazeteye yolluyor, daha teknolojinin yaygınlaşmadığı ve pahalı olduğu bir dönemde, dijital hayatın ayrıcalıklarını yaşıyordum...

Dijital fotoğraf makinelerinin yeni modelleri çıktıkça, Macintosh laptopların daha güçlü olanları geldikçe eskisini veriyor, yenisini alıyordum...
İşte o yıllarda, yani yine 90'ların içinde ilk kez PDA sözcüğünü duydum... Apple'ın ürettiği Newton MessagePad cihazı için kullanılmıştı. Daha sonra Palm tarafından 1996'da piyasaya sürülen PalmPilot geldi. Benim bütçem, ancak Casio'ya yetiyordu. Onu, telefon ve adres defteri; tabii ki hesap makinesi olarak da kullanıyordum. Daha sonraki yıllarda Palm'im ve Sony'lerim de oldu PDA'larım arasında...
Ve cep telefonları... Hantal bir Pioneer'den bugüne denediğim epey bir model var geride kalan yıllarda...
2000'lerin başında iPod'larla tanıştım, Amerika seyahatlerinde yeni modellerini, aksesuarlarını alma uğraşı verdim...

Plaklar yerlerini çoktan kasetlere, kasetler ise CD'lere bırakmıştı... Müzik parçaları birer MP3'e dönüşmüşlerdü... Beta, VHS video kasetlerin karşılığı ise DVD'lerdi... CD walkmenleri, DVD walkmanleri gırla gidiyordu...
Sıra iPad'lerde, tablet bilgisayarlardaydı... HD gösteren LED televizyonlar, HD çeken kameralar da hayatımıza girdi... Onlara ulaşma öykümü de anlatmaya kalkacak olursam!..
Bu yazı alanına sığmayacak denli çok hızlı gelişmeler yaşandı son on-on beş yılda... Bilgisayarımda, kütüphanemdekiler kadar olmasa da çok sayıda elektronik kitap var... Şimdilerde Note2'yi bekliyorum heyecanla... MacBook Air'den son derece memnunum, ama Sonyler, Asuslar, HP'ler, LG'ler, HTC'ler.. burada sayamayacağım onca markanın ürettikleri, elektronik devrime kattıkları beni çok heyecanlandırıyor... Hepsini izlemeye çalışıyorum. Bütün bunları yaşadığım için de kendimi çok, ama çok şanslı hissediyorum...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar