Elektrikte tehlike çanları
Geçtiğimiz hafta serbest piyasadaki elektrik fiyatlarının düşmesinin olası sonuçlarına değinmiştik. Faturalara yansımadığı için yaygın tüketici kitlesini doğrudan ilgilendirmeyen bu konu, oldukça önemli.
Geçen yazımızda da değindiğimiz gibi, elektrik fiyatlarının düşük seyretmesi, uzun vadede istenmeyen sonuçlara yol açacak gibi görünüyor. Peki bu tehlike nereden kaynaklanıyor? Özetle şu: Fiyatların düşük seyretmesi, yeni elektrik üretim yatırımlarına yönelen girişimcileri caydıracak noktaya gelmiş durumda. Biz işin bu yanına geçen yazılarımızda da değinmiştik.
Şimdi fiyatların düşüşünün nedenlerine değineceğiz. Çünkü işin bu tarafında, anlaşılması zor bazı gelişmeler söz konusu.
Bir ürünün fiyatı neden düşer? Tabii ki satıcı sayısı ve/veya satılacak miktarı talepten düşükse, değil mi? Evet, bu genel olarak doğru. Ancak son bir haftadır bu konu sadece bizim gündemimizde değil, başkalarının da gündeminde.
Ancak mesele oldukça karışık. Elektrik fiyatlarını düşüren sadece üretimin talepten fazla olması değil. Fiyatların düşmesine yol açan faktörlerden biri yenilenebilir kaynaklara dayalı, yanı maliyeti daha düşük üretimin artması. Ama aslında son zamanlarda YEKDEM elektriği ucuza mal etmek bir yana yükseltici bir unsura dönüşmüş durumda. Çünkü YEKDEM kapsamındaki santrallere ödenen fiyat döviz bazında olduğu için son zamanlardaki kur artışları maliyetleri yükseltiyor. Ama iş bununla sınırlı değil. Devletin elektrik satış şirketinin, geçmişteki sözleşmelere dayalı olarak özel sektör tarafından kurulmuş bazı santrallere, devletin yükümlülükleri gereği, yüksek maliyetle elektrik ürettirmesi söz konusu.
İşte bu da sisteme verilen elektriğin üretim maliyetlerinin paçal olarak ciddi oranda yükselmesine yol açıyor. İyi de, bu nasıl oluyor?
Oluyor işte... Bu da gelecek yazılarımızın konusu olsun... Ama unutmayın, bu elektrik işleri çok karışık işler... Hangi uygulamanın ileride ne tür sonuçlara yol açabileceğini öngörmek çok zor.
Bir de şeffaflIk ile ilgili sıkıntılarınız varsa mesele iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Sonuç itibariyle, bu konu üzerinde gerek sektörün gerekse sektörü takip eden medya mensuplarının ciddi bir eğitime, bilgilenmeye ihtiyacı var.