Elektrikte potansiyel performansa çevrilmeli
Türkiye 10-15 yıl önce arz güvenliği kaygılarıyla hareket ettiği elektrik alanında bugün farklı sorunlara odaklanmış durumda. Sektör paydaşları konuya farklı pencerelerden bakıyor. Burada uygun maliyet, kalite, verimlilik ve öngörülebilirlik anahtar kelimeler olarak öne çıkıyor. Konu, geçtiğimiz günlerde Sabancı Üniversitesi Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi IICEC’in düzenlediği Enerji Konferansı’nda da masaya yatırıldı. İçinden geldiği bu sektörü yakından izleyen IICEC Araştırma Direktörü Bora Şekip Güray DÜNYA’nın sorularını cevapladı:
● Dünyada elektrik sektörü nereye gidiyor?
Çok çarpıcı bir elektrifikasyon trendi var. Bunun en önemli itici gücü teknolojik gelişme ve dijitalleşme. Elektrik ısıtma e soğutmada, ulaştırmada, bazı sanayi kollarında, diğer enerji türlerini daha fazla ikame etmeye başlıyor. Elektrik talebinin büyüme eğrisi doğrusal artış gösteriyor.
● Bu alanda olumlu sayılabilecek gelişmeler neler sizce?
Yenilenebilir enerjide teknolojik gelişim hızı ve maliyet düşüşlerini not etmemiz gerekir. Teknolojinin enerji ekosistemini esnek ve verimli bir yapıya dönüştürücü rolü önemli. Bir diğeri de dünyada elektriğe ulaşamayan insan sayısı bu yıl ilk kez 1 milyarın altına düştü. Ancak hala her sekiz kişiden birinin elektrik erişimi yok.
● Türkiye’ye gelirsek?
Genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Medyan yaş 30 civarı. Kentleşme dinamiklerimizi, ulaştırmada büyüme potansiyelini de üst üste koyunca, elektrifikasyon sürecinin çarpıcı olacağını düşünüyorum.
● Peki elektrikte arz güvenliği ne durumda?
Genel olarak bugün için arz fazlası var. Bunun birkaç yıl daha süreceği söylenebilir. Bu iyi bir haber. Ama arz ve talebi her koşulda ve eşzamanlı buluşturabilmek için mevcut üretim portföyünün verimli kullanımı ve şebeke planlaması şart. Özellikle yenilebilir ve dağıtık üretimin sistemdeki ağırlığı arttıkça toplam üretim portföyünün ve şebekenin esnekliği daha önemli hale geliyor.
● Yenilenebilir konusunda neredeyiz ve nereye doğru nasıl gitmeliyiz?
Son 10 yılda yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 40’tan yüzde 50’ye, yenilenebilir kaynakların payı yüzde 30 seviyesine ulaştı. Rüzgar ve güneşin toplam payı bu yıl yüzde 10’a geldi ki bu ABD, Çin ve pek çok Avrupa ülkesinin üzerinde. Türkiye bu alanda ilerleme kaydediyor. Milli Enerji ve Maden Politikası bunları daha da ileriye taşıyabilmek için önemli bir baz oluşturuyor.
● Elektrikte başka neler yapmak lazım?
Teknoloji boyutunda fırsatlar var. YEKA modeli iyi bir örnek. Depolama, talep yönetimi, dijitalleşme gibi alanlarda önemli potansiyel görüyorum. İkinci boyut finansal, ki burası bugün için en kritik noktadır. Bugünü yönetirken sektörün geleceğe taşınabilmesi için anahtar sözcük öngörülebilirlik.
● Öngörülebilirlik kavramını biraz açar mısınız?
Elektrik sektörünün yaklaşık 50 milyar dolar borç stoku var. Dolayısıyla finansal sürdürülebilirlik sektörün en kritik konusu. Mevcut üretim ve şebeke bacaklarında operasyonlar sağlıklı sürdürülür ve borçlar ödenirken, büyüme alanları için de kaynak oluşturulabilmesi gerekiyor.
● Bunu yapabilmek için nelere ihtiyaç var?
Sermayenin yeniden yapılanması, nakit akımlarının iyileşmesi, piyasa mekanizmalarına öngörülebilirlik ve derinlik kazandırılması gibi konularda önemli adımların atılmasına ihtiyaç var. Zorlukları yönetirken potansiyeli artan oranda performansa çevirebildiğimiz noktada Türkiye elektrikte, dünyanın en önemli başarı hikayelerinden birini yazabilir.
Maliyetin altında fiyat, verimlilikten uzaklaştırır
Bora Şekip Güray, elektrikteki en önemli konulardan birinin de verimli tüketim olduğunu belirtti. “Çeşitli faktörlerin etkisiyle maliyetlerin altında bir enerji fiyatı ortaya çıkması, verimlilik yatırımlarını cazip olmaktan çıkarıyor” diyen Güray şöyle devam etti: “Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı bu konuda atılmış çok önemli bir adım. Şimdi yapmamız gereken, tüm değer zincirine, özellikle de tüketim tarafına daha fazla odaklanıp, enerji verimliliğinin getireceği nimetlerden ülke ekonomisi ve tüm paydaşlar olarak yararlanmak.”