Elektrikte kablosuz dönemi
Elektrikli otomobiller otomotiv sanayiinde son üç yıla damgasını vurdu. Özellikle Avrupa’da çevreciliğe yönelik gerek hükümetlerin gerekse tüketicilerin yaptığı baskılar otomotiv şirketlerini bu alana biraz da zorunlu olarak çekti. Bu alanda Avrupa’da en çok sesi çıkan firma hiç şüphesiz Renault oldu. Japonlar ise daha çok hibrid modellerle ön plana çıkıyor.
Lakin bakıldığında otomobiller teker teker piyasaya çıksa da henüz altyapının yetersizliği buna paralel batarya ömründeki sorunlar elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasındaki en önemli engel olarak görünüyor.
Önümüzdeki dönemde bu iki sorunu çözecek üreticinin oldukça hızlı büyüyeceğini tahmin etmek oldukça kolay. Büyük firmalar, akü sorununa yönelirken daha küçük firmalar ise altyapı konusunda çözümler üretiyor. İlk adımda şarj istasyonları ön plana çıkarken, ABD’de yeni trend bu istasyonların yerini kablosuz şarj ünitelerinin alması yönünde gelişiyor. Deloitte tarafından yapılan bir araştırmada, tüketicilerin yüzde 96’sının elektrikli araçları düşünmediğini ortaya koymuş. Bunun ardında da bahsedilen iki ana sorun yatıyor. İşte kablosuz şarj fikri de buradan doğmuş olabilir. Autonews’da yer alan bir yazıda hali hazırda Nissan, Delphi, VW, Audi, Toyota, Mitsubishi ve bazı global yan sanayi firmalarının
kablosuz şarj üzerinde çalıştıkları belirtiliyor.
Bu sistem hayata geçtiği taktirde araçlar bir mat üzerinde durduklarında herhangi bir kabloya ihtiyaç kalmadan bataryalarını şarj edebilecekler.
Üzerinde çalışılan sistemlerin en önemli özelliklerinden bir tanesi de kablosuz olduğu kadar bataryayı hızlı bir şekilde doldurması olarak dikkat çekiyor.
Önemli üniversitelerden bir tanesi olan MIT’te yapılan deneylere ilişkin yapılan açıklamalarda, bir otomobili kablosuz sistemde dört saatte tam doldurabilecek teknolojinin geliştirildiği belirtildi.
Bu teknolojilerin gelişmesinin insanları elektrikli araçlara yöneltip yöneltmeyeceğine dair henüz net kanıtlar elimizde bulunmuyor. Renault Başkanı Carlos Ghosn’un 10 yıl sonrasına yönelik koyduğu toplam dünya üretiminin yüzde 10’u elektrikli olacak tahmini tutar mı orası biraz muallak. Zira, böyle bir hedefin tutabilmesi için altyapı yatırımlarının geometrik olarak büyümesi gerekiyor. Bugün verilen tüm teşviklere rağmen elektrikli otomobiller henüz beklenen satışları yakalayabilmiş değil. Evet bazı noktalarda kamunun yaptığı alımlar ya da koyduğu kısıtlar nedeniyle kullanım söz konusu fakat bu adetler de istenilen düzeyin çok altında. Geçtiğimiz günlerde Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Türkiye’de bir dönem gündemi meşgul eden Fluence Z.E satışlarının kendi tahminleri doğrultusunda olumlu seyrettiğini vurgulamıştı. Lakin, bu satışların “yeni ve ilk çıkan teknolojik oyuncaklara” olan meraktan kaynaklandığı konusunda da hemfikir olmuştuk.
Dolayısıyla elektrikli araçların yeni ve teknolojik oyuncaklıktan, çevre ve cebe katkı sağlayan, ihtiyacı karşılayan taşıma aracı sınıfına geçmesi için zamana ihtiyaç bulunuyor. O yüzden kablosuz belki lüks kaçabilir ama en azından diğer altyapılarn hazırlanması büyük önem taşıyor.