Elektrikli otoda kim kazanacak!

Paris Otomobil Fuarı'na damgasını vuran elektrikli otomobiller üzerinden yapılan tartışmalar kolay kolay son bulacağa benzemiyor. Bir dönem çevre tekeli, hibrid araçlar aracılığı ile Japonlar'ın elindeydi.

Bugün Toyota ve Honda'nın yollardaki düşük emisyonlu hibridlerinin toplamı milyonu geçti. Diğer üreticiler de Japonların bu alandaki öncülüğünü takip ediyor ve yeşil geleceğin bu teknoloji üzerinde şekilleneceği düşünülüyordu.

Otomotiv dünyası bu modellerin gelişimine odaklanmışken, Renault Nissan CEO'su Carlos Ghosn'un elektrikli çıkışı bir anda otomotiv dünyasındaki tüm dengeleri değiştirdi. Otomotiv çevrelerinde kumar olarak adlandırılan 4 milyar Euro'luk yatırımıyla Renault, otomotiv dünyasında tam seri elektrikli araç üretimine geçen ilk firma oldu. Renault'nun bu başarısının ardında Nissan'ın elektrikli araç üretimi için start verdiği çalışmaların 20 yıl öncesine dayanmasının büyük payı bulunuyor.

Ancak, Ghosn otomotiv dünyasında e-cephenin lideri olarak gerek vatandaşı PSA'yı, gerekse Avrupa'nın en büyük üreticisi VW AG'yi geride bırakmış durumda. Zira, aralarında Bursa'da üretilen Fluence'nin de bulunduğu Renault'nun tüm serisi 2011 yılında pazara çıkmaya hazırlanıyor.

Renault'nun yaptığı bu atağın kumar olarak nitelendirilmesinde yatan en önemli neden ise markanın emisyon konusundaki tüm kurşunlarını ecephede kullanmış olması. Nitekim, Renault'nun sıfır emisyon araçlarını saymazsak, ürün gamındaki motorların emisyon oranları rakiplerinin gerisinde kalıyor. Bir başka deyişle hibrid'i ıskalayan Renault, açığını elektrikle kapatmaya çalışıyor. Renault, bu atağı yaparken PSA Grubu da hem Citroen hem de Peugeot tarafında yıl bitmeden ilk modellerini piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Ancak, PSA'yı Renault'dan ayıran Peugeot ailesinin hibridleri yok saymaması.

PSA bir yanda elektrikli araçları üretirken, diğer yanda ise 3008 modelinde dünyanın ilk dizel-elektrikli modelini de imal etmiş durumda. Avrupa'nın en büyük üreticisi VW ise e-cepheye, kontrollü yaklaşıyor. Her ne kadar VW AG CEO'su Martin Winterkorn "elektrikli araçlarda 2018 yılında lider" olacağız yorumunu yapsa da VW'nin kısa dönemli büyüme stratejisi "blue motion" üzerine kurulmuş durumda.

Ford ve Fiat temkinli

Renault, PSA ve VW'de bu gelişmeler yaşanırken Ford ve Fiat, yeşile biraz uzak duruşlarıyla da dikkat çekiyorlar. Ford CEO'su Alan Mulally ile yaptığımız görüşmede elektrikle araçların gelecekte yaygınlaşacağını ancak bugünün konusu olmadığını söylemesi dikkat çekiciydi. Benzer bir şekilde Fiat da elektrikli araçlarla temkinli bir mesafe koymuş durumda. Her iki üretici de "Biz de yapabiliriz" diyebilmek için sadece bir iki modelin versiyonunu üretiyor.

AB'nin baskısı zorluyor

Otomotiv şirketlerinin en iyi yaptıkları işlerden bir tanesi de halkla ilişkiler olduğu herkesin malumu. Hatta pazarlama biliminin bile otomotivden doğduğu söylenir. Böyle bir ortamda elektrikli araçlar üzerinden kopartılan fırtına aslında geri plandaki ana kaygıyı perdelemek için de kullanılıyor. Bu kaygı ise AB'nin uygulamaya koyacağı emisyon standartları. Önümüzdeki yıl otomotiv üreticilerinin yeşille imtihanı bulunuyor.

Zira, AB 2012 yılında yeni modellerin en az yüzde 65'inin emisyon ortalamasının 130 co2/km olması şartını getiriyor. Bunu biraz açmak gerekirse, 2012 yılında bir firmanın sattığı yeni araçların emisyon oranlarının ortalaması 130 co2/km ya da altında olmak zorunda. Yani AB gelecek, satılan en büyük, en lüks, en yüksek hacimli araçtan başlayarak en küçük araca kadar tüm modellerin emisyonlarını toplayacak ve ortalamasını alacak. Eğer filonuzun yüzde 65'i bu hedefi tutuyorsa sorun yok.

Ama iş bununla da bitmiyor, 2015'e gelindiğinde ise yüzde 65 oranı da kalkacak ve tüm filo ortalamasının 130 ya da altında olmasını istenecek. Yapılan araştırmalarda önümüzdeki yıl 130 co2/km olması istenen oranın halen 145.9 seviyesinde seyrettiği ortaya çıkmış durumda. İşte bu nedenle tüm üreticiler ortalamayı aşağı çekebilmek adına filolarına sıfır emisyon araçları serpiştirmeye başladı bile. Hatta BMW ve Daimler bir adım ileri giderek Paris'te önümüzdeki dönemde satışa sunacakları e-motosikletleri tanıttılar.

Yapılan tahminler önümüzdeki dönemde toplam satışların yüzde 2-10 arasındaki bölümünün fişe takılan otombillerden oluşacağı yönünde. Dolayısıyla filonuzun yüzde 10'u sıfırda kalırsa, diğer yüzde 90'ın kömür yaksa bile çevre kıstasını tutturabilme şanısınız artıyor. Bununla birlikte çekimserlerin batarya teknolojisi henüz gelişmedi yorumları da elektrikli araçlara yönelik kaygıları artırıyor.

Sonuç olarak Carlos Ghosn'un dört milyar euroluk restini henüz net bir şekilde gören yok. Ama kimin haklı olduğunu önümüzdeki iki yıl belirleyecek. Ghosn elektrik akımına mı kapılacak yoksa onun attığı iki yıllık fark rakipleriyle arasını geometrik olarak mı açacak? Bu soruların cevabını önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Fakat, ortada kesin olan bir konu var ki o da otomotivcilerin elektriğe hazır olmalarına rağmen, devletlerin gerekli altyapıyı henüz sağlayamamış olması. Bu durum ehareketin şimdilik ampute olmasına yol açıyor.

Renault Fluence 21 bin 300 Euro

Elektrikli otomobil konusunda hacim otomobilleri üretiminde bir adım önde olan Renault, Fluence modelinin fiyatını da açıkladı. 21 bin 300 Euro'ya Fransa'da satılacak aracı alanlar ayda 79 Euro da batarya kirası ödeyecek. Otomobili 100 kilometre götürebilecek şarj için ise 2 Euro ödenecek. Bugünkü vergilerle hesaplanırsa otomobilin Türkiye satış fiyatı batarya hariç 25 bin Euro düzeyinde olacak ki bu rakam oldukça yüksek olarak nitelendirilebilir. Nitekim Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da elektrikli araçların vergi avantajı ile desteklenmesi halinde, otomobillerin sıra yazacağının bunun da Türkiye'yi önemli bir üs haline getireceğini vurguladı.