Elektrik kesintileri daha ne kadar sürer?
Türkiye’de iş dünyası ile halkın gündemi sık sık medya gündeminden çok farklı seyrediyor...
Geçen hafta da öyle bir dönemdi. Medyanın gündemi seçimler, Meclis'teki küfürleşmeler vs. idi. Bu hafta gündeme yolsuzluk soruşturmaları da eklendi tabii.
Ancak geçen hafta medya gündemi söylediğimiz gibi akarken, halkın gündemi elektrik kesintileriydi... İş dünyasının gündemi ise hem elektrik hem de doğalgaz kesintileri olarak öne çıktı. Bu gündemin gazetelere ne ölçüde yansıdığına, doğru şekilde yansıyıp yansımadığını arşivleri karıştırarak bir bakın isterseniz. Medyanın halini görün...
Her neyse, halkın ve iş dünyasının gündemine dönelim biz... Vatandaş evinde barkında üşüdü, karanlıkta kaldı. İş insanları ise ofisinde üşürken, fabrikalarındaki makineler stop etti.
Peki neden elektrik kesildi? En temelden başlayalım. Hava şartları... Sıcaklıklar mevsim normallerinin epey altında indiği için ısınma amaçlı doğalgaz ve elektrik talebi tavana vurdu.
Önce doğalgazdan başlayalım. Evlerde ısınma amaçlı kullanılan gaz, sanayide de kullanılıyor.
Türkiye'ye doğalgaz tedarik eden en önemli kurum BOTAŞ. Hakkını yemeyelim, bu kurum insan odaklı çalışıyor. Fabrikalar tıkır tıkır çalışırken vatandaşın evinde üşümeye terk edilmesi düşünülemezdi tabii.
Ama bir sorun var. İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burası.
Doğalgazın tüketicisi sadece evler ve fabrikalar değil. Türkiye'de elektriğin yüzde 40'tan fazlası da doğalgazdan üretiliyor. Vatandaş üşümesin diye evlere gaz verilirken, doğalgazla elektrik üreten santrallerin gazı kesiliyor. Bu da yetmezse, yüksek gaz tüketen sanayi kuruluşlarının doğalgazı kesiliyor ya da kısıtlanıyor. Elektrik talebi artarken santrallerin doğalgazının kesilmesi elektrik üretiminin de azalmasına yol açıyor.
Bu yüzden evinde üşümesin diye doğalgazı kesilmeyen vatandaş, karanlıkta kalmaya başlıyor.
Türkiye'de yüzbinlerce evde kombi cihazlarıyla ısınılıyor. Eğer jeneratör gibi başka bir elektrik tedariki mümkün değilse, bu evlerde yaşayanlar bu kez kombilerini de çalıştıramadıkları için karanlıkta soğukla baş başa kalıyor. Yani tabiri caizse bu durumdakiler tam anlamıyla ayazda kalıyor.
Gelelim doğalgazın neden yetmediğine... Rusya'dan, Azerbaycan'dan, İran'dan borularla, birçok ülkeden de tankerlerle sıvılaştırılmış şekilde (LNG) gaz alıyor Türkiye... Madem tüketim talebi artıyor, neden daha fazla gaz almıyor BOTAŞ? Para mı yok? Var var olmasına da boru hatlarının kapasitesi sınırlı. Belli bir miktarın üzerinde doğalgaz getiremiyorsunuz ülkeye. Gemilerle getirilen sıvılaştınılmış doğalgaz, LNG terminallerinde gazlaştırılarak boru hattı şebekesine gönderiliyor. Ama orada da bir kapasite sınırı var. Belli bir miktarın üzerinde gaz basamıyorsunuz şebekeye. Yeni doğalgaz depo yatırımları yolda. Ama Konya'daki projenin 2016-2017'den önce devreye girmesi de beklenmiyor...
Bu kadar ayrıntıyı anlattıktan sonra çözüm için de bir şey söylemek lazım değil mi? Haklısınız... Şimdi bir çözüm var mı bakalım?
Elektrikten başlayalım. Elektrik üretiminde doğalgaza bağımlılık azaltılmalı. Yani elektrik üretim altyapısının bileşenleri arasındaki denge değiştirilmeli. Bu da kömüre, jeotermale, rüzgâra, güneşe ve suya dayalı elektrik üretim tesislerinin artırılıp bir an önce devreye sokulmasını gerektiriyor.
Nükleer mi dediniz? Onu şimdilik unutun. Çünkü ilk nükleer santral olacak Akkuyu tesislerinin hayata geçirilmesi için her şey yolunda gitse bile en az 7-8 yıl beklemeniz lazım.
Peki yerli ve ithal kömüre dayalı santraller? Onların inşa süresi de 4-5 yılı buluyor.
Rüzgâr ve güneşe dayalı elektriği soracak olursanız, onlar da hem ölçek ekonomisi açısından hem de günün 24 saati aktif üretim yapamadığından kısa vadede Türkiye'nin yarasına merhem olacak cinsten değil.
Jeotermal kaynaklar da hızla devreye sokulmalı. Bu da yenilenebilir bir kaynak ama güneş ve rüzgâra göre daha kesintisiz elektrik üretilebiliyor.
Hidroelektrik santrallerini unutmuş değiliz. Evet, sayıları artıyor. Yapımı süren bazı büyük ölçekli HES'ler, elektrik üretim altyapısını güçlendirecek. Ancak yine de artan elektrik talebini, özellikle de böylesi dönemlerde karşılaması kolay değil.
Yani şimdi dönüp dolaşıp yine doğalgaz santrallerine geliyoruz? Elektrik üretimindeki bu doğalgaz bağımlılığını kısa sürede bertaraf edilmesi çok da kolay bir şey değil. O halde, mevcut doğalgaz santrallerinin ihtiyacını karşılamak üzere gaz tedarikini artırmayı deneyelim. Hem doğalgaz talebi, elektrik üretim amaçlı olmanın dışında da artmaya devam ediyor ve edecek zaten.
Türkiye'nin artan gaz ihtiyacını karşılayacak en önemli ve en yakın yeni proje Azerbaycan'dan Türkiye'ye doğalgaz taşıyacak TANAP projesi. TANAP’ın yapımına ilişkin nihai yatırım anlaşmaları önceki gün Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de imzalandı. Peki bu hattan Türkiye'ye gaz akışı ne zaman başlar? Söylenenlere bakılırsa en erken 2018-2019 yıllarında. Ya Irak gazı? Orada da işler karışık...
Başlıktaki soruya dönersek, Türkiye en az 4-5 yıl daha, kışın sert geçtiği zaman dilimlerinde, doğalgaz yetersizliğiyle ve elektrik kesintileri riskiyle karşı karşıyadır.