Elektriği iklim değişikliği kestirdi

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ [email protected]

Mart 2015 sonunda iletim şebekesindeki çökme (black out) sonucu tüm ülkede elektrikler kesilmişti. TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır da sorumluluğu üstüne alıp görevinden istifa etmişti.

Önceki gece de, Türkiye’de yaygın bir elektrik kesintisi yaşandı. 25’e yakın il merkezi ile ilçelerine aynı zaman diliminde, yaklaşık 45 dakika süreyle elektrik verilemedi.

Tüketicilerin ilk muhatabı dağıtım şirketleri, yani EDAŞ’lar oldu. Onlardan gelen açıklamalarda “Kesinti bizden kaynaklanmıyor, iletim şebekesinden (TEİAŞ) elektrik alamıyoruz” deniliyordu.

TEİAŞ’tan bir ses çıktı mı göremedim. Gözümüzden kaçmıştır diyeceğim ama bu kadar yaygın bir kesinti, kendi yönetimi altındaki iletim şebekesine dayandırılıyorsa TEİAŞ’ın da yüksek sesle bir şeyler söylemesi beklenirdi. Söyleselerdi görürdüm diye düşünüyorum.

Her neyse, açıklayıcı bir duyuru, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan geldi.

Buna göre Orta ve Batı Karadeniz’deki fırtına ve aşırı yağışlar sonucu iletim hatlarında arızalar oluştuğu için 45 dakika süreyle yüzde 15 (bunu yaygınlık olarak mı yoksa karşılanamayan elektrik talebi miktarı mı anlaşılmıyor) oranında kesinti yaşandı.

Şimdi bu son elektrik kesintinin aklımıza getirdiklerini paylaşmak istiyorum. Bunu da kesintinin nedenleri üzerinden yapmaya çalışacağım. Genelden ayrıntıya doğru giderek…

Aslında elektrik kesintisinin arkasında, sera gazı salımının artmasından kaynaklanan küresel ısınma, daha genel bir ifadeyle iklim değişikliği var. Çünkü kesintiye yol açan iletim şebekesi arızasının nedeni şiddetli yağış ve fırtına. Aslında şiddetli yağış ve fırtına eskiden beri yaşanageliyor ama bu tür anormal meteorolojik olayların gözle görülür bir şekilde arttığına ve şiddetinin de yükseldiğine kuşku yok. Dolayısıyla son elektrik kesintisinin aşırı karbondioksit salımıyla bir bağlantısı olduğunu söylemekte sakınca yok.

Aklımıza gelen bir konu da elektrik şebekelerinin sağlığı. Madem ülkemizde anormal atmosferik olayların sayısı ve sıklığı artıyor, elektrik şebekelerinin fiziki olarak daha dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Yüksek gerilim hatlarındaki direklerin ve bunların arasına çekilen tellerin statik hesaplamalarını gözden geçirip standartlarını değiştirmekte yarar var.

Elektrik kesintilerinin akla getirdiği bir başka konu da akıllı şebekeler. Teknoloji, yerel yönetimler, altyapı hizmetleri konusunda son zamanlarda en çok öne çıkan kavramlardan biri de bu. Kesintisiz hizmet için altyapı şebekeleri (yol, su, elektrik, doğalgaz, telefon, internet vs.) daha iyi yönetilebilir olmalı. İyi yönetişimin yolu ise şebekeleri akıllandırmaktan geçiyor. Böylece, fiziki dış faktörlerin etkisiyle arıza çıkarabilecek ekipmanları önceden tespit edip onarmak ya da değiştirmek mümkün.

Ayrıca akıllı şebekelerin nihai hedefi olan kesintisiz hizmet için aklın işe yaraması fiziki altyapının buna göre dizayn edilmesini gerekli kılıyor. İletim şebekesinin coğrafi şekillenmesi, tüm elektrik üretim santrallerinin potansiyelinin ülke çapında kesintisiz hizmet için kullanılmasına hizmet edecek şekilde tasarlanmalı. Buna hizmet edebilecek yeni iletim güzergahları oluşturulmalı.

Bir önemli nokta daha… Tüm dünya, en iyi enerjinin çevreye zarar vermeden, atmosferi kirletmeden üretilen ve olabildiğince üretildiği noktada tüketilen enerji olduğunu kabul ediyor. Bu durumda Türkiye’de yeni elektrik üretim santrallerine izin verilirken, tüketim noktalarıyla senkronu da dikkate alınmalı. Nasıl olsa iletim şebekemiz var, Edirne’de üretilen elektrik Ardahan’da da tüketebiliyor kolaycılığına kapılmamak lazım. Bu yüzden bölgesel dengesizliklere yol açabilecek noktalarda santral kurulmasına izin verilirken, iki kere düşünmek bile işe yarayabilir.

Hazır yerinde üretim-yerinde tüketim demişken, yenilenebilir kaynaklardan, özellikle güneş enerjisinden elektrik üretim tesislerine değinmemek olmaz. Şebekenin olmadığı yerlerde bile birkaç panel ve depolama ünitesiyle bir evin 24 saat süreyle elektrik ihtiyacı karşılanabiliyor. Şebekenin olduğu yerlerdeki fark ise depolama ünitesine ihtiyaç duyulmaması. Demek ki güneş başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklara dayalı dağıtık üretim tesisleri şebekeye ihtiyacı tamamen ortadan kaldırmasa da, iletim ve dağıtım arızalarından kaynaklanabilecek kesintilerin süresini azaltabilir, etki alanını da daraltabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar