El tezgahından fabrikaya fabrikadan alışveriş merkezine
OLAYLARIN İÇİNDEN / Tevfik Güngör 1972 yılında İstanbul'un Bağcılar semtinde kurulan 2005 yılında Trakya'ya taşınan Edip İplik Fabrikası'nın yerine alışveriş merkezi ve rezidans yapılıyor. Alışveriş merkezinin 230 bin metrekare kapalı alanı olacak. 39 katlı rezidans binasındaki dairelerin toplam alanı ise 100 bin metrekare. 2009 yılında tamamlanması planlanan projeye 300 milyon dolar harcanacak. Bu projeyi gerçekleştirecek olan Nuri Akın, tekstilci (rahmetli) Rüştü Akın'ın oğlu. Dededen/babadan tekstilci. Ve de 1972 yılında bu arsada Edip İplik Fabrikası'nı kuran kişi. Ne oldu da, tekstil yerine gayrimenkule yatırıma yönelen tekstilciler kervanına Nuri Akın da katıldı? Temel atma töreninde konuşan Nuri Akın, "Doların bu kadar aşağıya gitmesi, enerji ve işçi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle Türkiye'nin tekstil sektöründeki rekabet şansı giderek azalıyor. Biz Akın Tekstil ve Edip İplik olarak niş ürünler üreterek devam ediyoruz. Fakat daha ne kadar gideriz bilemiyorum" demiş. Ve de alışveriş merkezlerine yurtdışından büyük talep olduğunu, yabancıların yatırım yapmak ya da mevcut yatırımlara ortak olmak için sıraya girdiklerini söylemiş. (Akşam, 20.1.2008 sayfa 8) El tezgahından fabrikaya Nuri Akın'ın babası Rüştü Akın 1928 yılında Buldan'da ise başladığında dedesinin 75 adet el dokuma tezgahı varmış. Rüştü Akın tezgah sayısını 250'ye çıkarmış. Buldan'da herkes 70 kurusa satılan peştamal dokurken, o tezgahlarında Alman Has Boya kullanarak kaliteli peştamal dokuyup 250 kurusa satmaya başlamış. Bunda başarılı da olmuş. İşte o zamandan sonra sanayide, kaliteli, "butik" imalata önem vererek başarı sağlamış. Kıyafet kanunu çıkıp, halk şalvar, peştamal kullanmaz olunca Buldan dokuma tezgahları durmuş. Mallar elde kalmış. İsler bozulmuş. Rüştü Akın da, Buldan'dan yola çıkıp İstanbul'a gelmiş. Kapalıçarşı'da manifatura dükkanı açmış. 1941 yılında harp sırasında uzun yollardan İngiltere'ye gitmiş. Oradan ithalata başlamış. Harp bitince 1947 yılında gene uzun yollardan Amerika'ya uçmuş. Orada hem çalışıp hem lisan öğrenmiş. Dönüşte, 1950'li yılların basında bakmış ki, Türk halkı renkli basma ve pazene meraklı ama mevcut fabrikalar sadece ham bez dokuyor, baskı yapamıyor. Ham bezleri almış götürmüş, Macaristan'da baskı yaptırmış. Tekrar Türkiye'ye getirdiği basmalar, pazenler "Avrupa Mali" baskı diye büyük taleple karsılaşmış. Rüştü Akın bu isten kazandığı para ile 1955 yılında İstanbul'da Akın Tekstil Fabrikası'nı kurmuş, Akın Tekstil'de kardeşi Haydar Akın ile ortak olmuş. Fabrikadan gayrimenkule Oğlu Nuri Akın büyümüş. Almanya'da yüksek eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönmüş. O yıllar Türkiye'de Turgut Özal rüzgarı esiyormuş. Turgut Özal tekstil yatırımlarını özellikle teşvik ediyormuş. Nuri Akın, Edirne'de 25 bin iğlik bir iplik fabrikası kurmak için teşvik belgesi almış. Sonra bu fabrikayı İstanbul'da yapmanın daha iyi olacağını düşünerek Turgut Özal'ın kapısını çalmış. Turgut Özal, 25 bin iğlik yerine 50 bin iğlik fabrika kurması şartı ile fabrikanın Edirne yerine İstanbul'da yapılmasına izin vermiş. Nuri Akın 1972 yılında 26 yaşında iken, babasının desteği ile Bayrampaşa'da şimdilerde üzerine alışveriş merkezi yapılacak arsanın üzerine halka açık Edip İplik Fabrikasını kurmuş. Fabrikada bin 400 işçi çalışıyormuş. 2005 yılında Edip İplik Fabrikası, Akın Tekstil'in diğer tesislerinin yanına Trakya'ya taşınmış. Bu hikayeyi uzun uzun anlatmamın bir nedeni var. Bu hikaye Türkiye'de "dededen tekstilci" bir ailenin el dokumasından, makineli dokumaya, makineli dokumadan, fabrikaya, iç pazardan ihracata geçişinin hikayesidir. Sonra da ihracatı köstekleyen yanlış politikalar sonucu kaynaklarını "dede mesleği"nden gayrimenkule yönlendirmek zorunda kalmasının hikayesidir.