Ekonomiyi satarken vatanı savunmak
ANKARA'DAN / Taylan ERTEN [email protected] Neyin cilvesidir bu: Tarihin mi, küresel talan çağının mı, kolektif ahmaklaştırılmanın mı, kör ezberle odunlaşmış beyinlerin mi; ulusu ulus, yurttaşı yurttaş, bireyi birey, toprağı toprak, Cumhuriyeti Cumhuriyet eden değerlerin, sadakat duygularının birer birer eriyip, "eritilip", yitip gitmesinin mi? Bu aziz vatanın 3 veya 10 bin farketmez; ama kesinlikle "has" er, erbaş, astsubay, subay evladı göğüs kafesinde yüreği, canı, kanı, sevdiklerinin özlemi; sırtında 40 kiloluk teçhizatıyla; vatanın varlığına, toprak bütünlüğüne, ulusal bekasına, birliğine umutlarına, geleceğine, huzuruna göz dikmiş dıştan destekli, içten ihanetli Kürtçü bölücü, ayrılıkçı PKK terör çetelerine karşı vatanı savunmak için bir kez daha Irak'ın kuzeyindeki dağlara, sınır ötelerine doğru yola düşmüşken... Harekatın başladığı güne kadar bu ülkenin ekonomik gücünü ve varlıklarını: bankalarına, limanlarına, Telekom'una, sanayi şirketlerine, tarımına varıncaya kadar bu İngiliz'e, şu Fransız'a, o İtalyan'a, Amerikalı'ya, falanca Lübnanlı'ya, Arap şeyhine, filanca Suudi prensine, Rus'a, Kazak'a, Tatar'a; kara mı, ak mı, rengi belirsiz, "nesebi gayri sahih" yabancı fonlara üçe, beşe satan bazı vatan evlatları da yeni bir "sınır ötesi" özelleştirme harekatını sonuçlandırdılar. 5 dakikalık ihale Binlerce çiftçinin geçim kaynağı, hayat bağı; vergisiyle, katma değeriyle, istihdamıyla, 70 yıllık güçlü devlet tütün tekeli; yani milli kurtuluş bilincinin Fransız'ların "kapitülasyon" Reji'sinden çekip aldığı TEKEL Ankara Hilton Oteli'nin bir salonunda 5 dakika süren üç turlu ihaleyle İngiliz BAT'a 1 milyar 720 milyon dolara satılıverdi. Hem de 3 bin çalışanı, 6 fabrikası, tüm markaları ve 2 yıllık tütün stokuyla birlikte... BAT'çılara TEKEL'i satanlar, ihaleden sonra foto muhabirlerine "sevinç tokalaşmalarıyla" poz verdiler. Ne ki, dramatik rastlantı şuydu: Ankara'da o pozların verildiği gün Irak sınırının kuzey ötesindeki askerden de ilk acı haber gündeme düştü: 5 şehit! Türkiye'nin ulusal varlığını, dirliğini korumak uğruna ödenen can bedelinin bu kadarla kalmasını dileyelim ve soralım: Bu neyin, ne yaman bir "cilvesidir" ki, TEKEL "sınır ötesindeki" İngiliz BAT'a 5 dakikada satılırken, Irak sınırının ötesindeki vatan savunmasında ilk ağızda 5 şehit verilir. İkisi de aynı günde yaşanır. İlki satanlarla alanları sevindirirken, ikincisi milleti kahreder?! Sıradakiler... Vatan, elbette sonuna kadar savunulacak. "Düşman" kim olursa olsun savunulacak, Bunda tereddüt yok! Peki, yabancılaştırılarak "ulusal kimyası" bozulan, konrolü hızla elden çıkmakta olan ekonomiyi sınır içinde ve ötesinde savunmak, korumak, kollamak gibi bir mecburiyet yok mu? Yahut, vardı da, kalmadı mı? Bunun "fuzuli" bir soru olduğunu bilerek, satış listesinde sıra bekleyenleri hatırlatalım: Bankacılık sektöründe Halk Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası sırada. İktidar ve Özelleştirme İdaresi özellikle Halk ile Ziraat'i yabancılara satmakta kararlı. Arkadan otoyollar ile köprüler geliyor. Hangi köprüler? İstanbul'un Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri. Belki, yapımı planlanan üçüncü köprü de... Sonra, otoyollar geliyor. Kanadalılar, Amerikalılar, Japonlar, İspanyollar, Avusturalyalılar kolları sıvamışlar. Artık doğrudan mı olur yoksa "yerli paravanıyla" mı alırlar, orası şimdilik belirsiz. Gelinen durumun özeti mi? Bankacılık, sigortacılık, finansçılık, sanayicilik, Telekom, limanlar, şirketler yabancılara... Ekonomisi yabancılaştırılmış vatanın taşı toprağı bize... Acaba? Onu bile bırakmak istemeyenler var. TEKEL'in satıldığı gün 5 şehit bu yüzden verildi!