Ekonomiyi hatalı notlar değil yanlış politikalar yıkar

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Dünyanın önde gelen kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s Türkiye’nin kredi notunu güvenli yatırım yapılabilir düzeyden riskli-spekülatif düzeye düşürdü. Önümüzdeki döneme ilişkin kredi notunun olası değişim yönüne ilişkin tahmini ifade eden görünüm değerlendirmesini de “durağan” olarak açıkladı. Yani Moody’s Türkiye’nin kredi notunun kısa vadede yeniden yatırım yapılabilir seviyeye çıkmasını da, daha düşük düzeylere inmesini de beklemiyor. Türkiye’nin kredi notu uzunca bir süre spekülatif yatırım sınıfında kalmaya devam edecek.

Dünyanın önde gelen bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu olan Standard and Poor’s (S&P), Türkiye’nin notunu daha önce yatırım yapılabilir düzeyden spekülatif- riskli düzeye düşürmüştü. Böylece üç büyüklerden Fitch dışındaki ikisi Türkiye’yi spekülatif yatırım düzeyine indirmiş oldu.

Bunun teknik olarak önemi büyük. Çünkü uzun vadeli ve güvenli yatırım politikası izleyen emeklilik ve yatırım fonlarının genelde izlediği kural, bir ülkeye yatırım yapmak için o ülkenin en az iki kurumdan yatırım yapılabilir not almış olma şartıdır.

Şimdi güvenli yatırım stratejisi izleyen bu tür fonlar, kuralları gereği Türkiye’deki yatırımlarını satıp çıkmaya çalışacaklar. Bu durum, borsada düşüşe tahvil faizleri ile dövizde yükselişe yol açacaktır. Piyasanın bu yönde hareket edeceğini düşünen diğer oyuncuların da bu dalgaya katılmasıyla etki daha da büyüyebilir.

Ancak gerek global piyasalardaki ters rüzgarların etkisi ile gerekse Türkiye’nin artan ekonomik ve politik riskleri nedeniyle, güvenli yatırım politikası izleyen fonları, Türkiye’den esas olarak zaten çıkmış durumda. Sona kalanların piyasalarda yaratabileceği etki bu nedenle düşünüldüğü kadar sarsıcı olmayabilir. Öte yandan bu arada spekülatif oyunlarla para kazanmaya çalışan “akbaba fonlar”ın piyasaya girme ihtimali de var.

Fakat piyasalardaki sarsıntının çok sarsıcı olmaması veya kısa sürmesi de bizi yanıltmamalı. Çünkü Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeden çıkmasının asıl etkisi orta ve uzun vadede çıkacak. Çünkü güvenli yatırım politikasına sahip fonlar artık Türkiye’ye para yatırmayacaklar. Bu da Türkiye’ye girecek sıcak paranın daha da azalması demek.

Oysa Türkiye’nin kısa vadeli dış borçlarını çevirebilmesi ve cari açığı için yüklü miktarda yeni kaynak bulması zorunlu. Burada yaşanan her sıkıntı faizlerin, yani borçlanma maliyetinin artması anlamına; yeni kaynak bulmada ortaya çıkacak her tıkanıklık da ekonomide durma, finansal tıkanmalar ve iflaslar anlamına gelir.

Önümüzde duran yakıcı gerçek budur. Moody’s ve S&P’nin kararlarını düşmanca, politik amaçlı olduğu savlarıyla durumu geçiştirmeye kalkışmak sadece iç kamuoyunda bir yankı bulabilir. Ancak bu savların global sıcak para dünyasında bir yankı yaratma şansı yok.

Kaldı ki ekonominin dış dengelerinin son derece kırılgan olduğu, büyüme tarafında köklü sosyal, ekonomik ve politik yapısal sorunlar olduğu bir gerçek. Sıcak paranın politik istismarına dayalı hormonlu büyüme politikalarının yarattığı açmaz Türkiye’yi kırılgan bir noktaya getirmişti. Ekonomi politikasındaki bu yanlışların hasarı ortada dururken bunlara bir de içeride ve dışarıda izlenen yanlış politikaların yarattığı yığınla çözümsüz politik risk eklenince durum iyice bıçak sırtı bir hal aldı.

Evimiz sağlam olsa ne global fırtınalardan ne de notçuların attığı taştan korkardık. Evimizin her tarafı cam olduğu için Moody’s bir taş atınca, taş kafamıza düşecek, hatta bina başımıza yıkılacak korkusu yaşıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar