Ekonomiye “son model” reçete

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Gözümüzü, kulağımızı FED’in kararlarından alamıyoruz, acaba ne yapacak faizleri indirecek mi, sabit mi tutacak. Nitekim Başkan Trump’ın indirilmesi yönündeki tavsiyesine rağmen, aksi bir uygulamayı tercih etti. Üzücü olan şu, tüm duyu organlarımız hep güçlü devletlerin tavırlarının üzerinde. Zira parası kuvvetli olan ülkelerin küçük hareketleri dahi bizi son derece etkileyebiliyor. Oysaki kendi ekonomimizi kuvvetli tutmayı başarmak ve bunu sürdürülebilir kılmak şüphesiz ana hedef olmalı. İşte bunun içindir ki, öncelikle borçluluğumuzu düşük seviyelere çekmeyi başarabilmek ve bu ülkelerin tavırlarından daha az etkilenmek, kendi ekonomimizi daha güçlü kılmaktan geçiyor. Bunun için de daha çok üretmeyi başarmalıyız. Ama evvela içeride sağlam ve cezbedici, aynı zamanda da istikrarlı vergi politikalarına sahip olabilmeyi başarabilmeliyiz.
Hep katma değerli ihracatı arttırmanın bizim almamız gereken aksiyonların en başında geldiğini söylerim. Bu kez sadece adını geçirmiş olayım, zira bugünkü yazımda hiç dış ticarete değinmeyip onun yerine içerideki vergi politikamız üzerine olan görüşlerimi dile getireceğim. Emin olun, on numara bir reçete çıkacak ortaya.

Evvela Sabancı Holding CEO'su Mehmet Göçmen’in görüşüne kısaca yer vermek isterim. Göçmen, yabancı fonlardan kaynak girişi olmadığı sürece içeride atılan adımların sonuç getirmeyeceğini söylemiş. Elbette bu görüş de son derece önemli ve isabetli. Ama yabancı sermayenin girişi de zaten yukarıda da söz ettiğim gibi ancak sağlıklı ve sürdürülebilir vergi politikaları ile ancak mümkün.

Peki neleri iyileştirmek, hangi vergi oranları veya maliyetlere dokunmak lazım, şimdi onlara bir göz gezdirelim. Madde madde sıralamaya çalışacağım:

1) Mevcutta %22 olan Kurumlar Vergisi oranımız mutlak surette aşağı çekilmeli ve %20 seviyesinin altına indirilmelidir. Ve hatta mümkün olabildiği ölçüde gelişme gösteren bölgelere ilişkin oranlar çok daha düşük seviyeye çekilmeli, yatırımların işsizliğin de yüksek olduğu bölgelerde yapılması daha fazla teşvik edilmelidir.

2) SSK primlerinin işveren maliyeti dahil toplam maliyeti mutlak surette %30’lar seviyesinin altına inmelidir. Mevcut oranların yüksekliği, istihdamın önüne geçmekte ve işsizliğin artmasına da neden olmaktadır. Mevcutta var olan SGK desteklerini olumlu bulduğumu belirtmeliyim. Ancak oranlardaki düşüş mutlak surette bu teşvikleri de destekleyecek ve işvereni de çalışanı da büyük ölçüde rahatlatacaktır.

3) Ücretten kesilen Gelir Vergisi oranları mevcutta %15 - %20 - %27 - %35 şeklindedir. Bu oranlardaki makasların açılarak mutlaka oranların da düşürülmesi gerekmekte. Çalışan da ücretli de rahatlamalı. %10 ile başlayıp, %30’lar seviyesinde bitmeli.

4) Geçici vergi oranları aynı gerçek kişilerde olduğu gibi, %22 seviyesinden %15 seviyesine çekilmelidir.

5) İhracatı arttırma ve özendirme amaçlı olarak, ihracattan elde edilen gelirlerin vergi oranlarında çok daha düşük seviyeler tercih edilmelidir. Serbest Bölge’lerde bulunan firmalara sağlanan imtiyazlar, Türkiye içerisindeki tüm firmalar için uygulanmalı, ihracat oranına bağlı olarak çeşitli vergi muafiyet ve ayrıcalıkları sağlanmalıdır.

Kısa vadede devletin vazgeçeceği bu gelirler, elbette bütçede bir açık yaratacaktır. Ancak söz konusu iyileştirmeler, orta ve uzun vadede yatırımcıyı ve girişimciyi daha fazla üretmeye ve Gayri Safi Milli Hasıla’yı büyütmeye yarayacak, kişi başına düşen gelir artacak, ekonomi canlanacaktır.
Tüm bunları yazarken, veri sistemleri konusunda son derece tecrübeli pek çok arkadaşımın da aynı düşüncede olduklarını gördüm ve test ettiğimi belirtmeliyim. Gelişmiş ülkelerin vergi politikalarını ve izledikleri yolları incelediğimizde de farklı gidiş yolları olmadığını görebilmek mümkün. Bu önlemler, vergi kaçırma eğilimini de azaltacak ve bir süre sonra ortadan tümü ile kaldıracak, şeffaflığa yarar sağlayacak ve en önemlisi kayıt dışı ekonomi kavramı lugatımızdan kalkacaktır. Tüm bunları sağladığımızda zaten yabancı sermaye gelir mi diye sormaya bile emin olun gerek kalmayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024