Ekonominin vaatlerinden vaatlerin ekonomisine…
24 Haziran 2018 seçimlerini hatırlatacak en ilginç yönlerden biri “vaatler” yarışının ortaya çıkmış olmasıdır. Frensiz, uçuk, kaçık, mesnetsiz vaatler birbirini izledi. Bu bize, geçmişte rahmetli Süleyman Demirel’in “kim ne veriyorsa, 5 lira fazlasını veriyorum” söylemini hatırlattı.
Atalarımız, yüzyılların birikiminden süzülmüş çok güzel sözler söylemişler: “El (yabancı) parasıyla hovardalık güzel!”, “borç yiyen, kesesinden yer”, “hayal eken, hüsran biçer”… daha niceleri.
Bu vaatlerin sonu, yine bu seçimlere damgasını vuran “yanılma” veya “yanıltma” (!)…
Malum devlet bütçesini, kişi veya şirket bütçelerinden ayıran husus, öngörülen ve zorunlu giderlere göre gelir tahmin etmek. Oysa kişi ve şirketler gelire göre bütçe yapar.
Gelir deyince de; artık para basmak mümkün olmadığına göre, akla iki kaynak geliyor. Birincisi; vergi toplamak, ikincisi de yurt içinden ve/veya yurt dışından borçlanmak.
Bugün Türkiye’de vergi adaletinin olduğunu ve sağlıklı vergi tahsilatı yapıldığını kim iddia edebilir? Sayısı 6’ya ulaşan vergide yeniden yapılandırma veya daha doğrusu aflar ile vergi düzeninin sağlıklı işlediğini kim söyleyebilir?
Açıkça ve net olarak söylemek gerekirse seçim sonrasının ve yakın geleceğin en önemli yapısal düzenlemelerinden birisi vergi konusunda yapılacaklar olmalıdır.
Gelelim borçlanma konusuna… Hazine’nin resmi sayfasındaki verilere göre merkezi yönetimin iç borçları 2002 sonunda 150 milyar lira iken 2018 yılının Nisan ayı itibariyle 553 milyar liraya yükselmiş. Yani 15 yılda kamu iç borcu 3.7 kat artmış. Öte yandan kamu ile birlikte bankaların ve özellikle reel sektörün dış borçları 453 milyar dolar sınırına dayanmış. Bu borçlar da ödeneceğine göre elimizin ne kadar rahat olup olmadığını düşünün artık.
Gelelim bol vaatlerden 2 önemlisine…
- Emeklilere ikramiye önerisi
12 milyon emekli sayısı dikkate alınacak olursa yaklaşık hesaplamaya göre Cumhurbaşkanı adayları R. Tayyip Erdoğan’ın 24 milyar lira, Muharrem İnce’nin 50 milyar lira ve Meral Akşener’in de 36 milyar lira yıllık maliyet çıkıyor. Yük olarak yine en makulü Tayyip Erdoğan’a ait.
- Öğretmen, polis ve bazılarına 3 600 ek gösterge önerisi
Bu öneri de tüm adayların ortak dili haline gelmiş durumda. Toplam 2.5 milyona yaklaşan memur sayısının eğitim, emniyet, din ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında olanların oranı yaklaşık yüzde 55-60 civarında. 3600 ek gösterge maaşlarda yüzde 20 artış sağlıyor. Bunların ortalama maaşlarının da 3 bin lira olduğu düşünülecek olursa söz konusu 3600 ek göstergenin maliyeti 10-11 milyar lira oluyor.
Liderlerin değişik zamanlarda ve perakende nitelikli vaatleriyle diğer ayrışan vaatleri çok ciddi bütçe maliyeti getirecek. Bakalım bu bütçe şartlarında nasıl olacak?...