Ekonominin siyasetinden, siyasetin ekonomisine…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Türkiye’de gerçekten ekonomi siyaseti uygulanıyor mu? Yoksa Türkiye biriktirdiklerini mi tüketiyor? Bir yandan dünyanın içinde bulunduğu konjonktür ve bir yandan da iç ve dış siyasetin hipnoz etkisi, Türkiye ekonomisini bir türlü sıçratamıyor. 

Onun için de kimi ekonomistler “orta gelir tuzağı” konusuna dikkat çekiyor. Özellikle hükümetin ekonomi yönetimi gibi kimileri de yetersiz tasarruf oranı üzerinde duruyor.

Ekonominin siyaseti…

Ekonomi bilimi, insanların sınırsız ihtiyaçları ile dünyanın sınırlı kaynakları arasında optimal dengeyi araştırır. Ekonominin temel hedefi bireyin mutluluğu ve toplumun refahıdır. Ekonomi, tek tek bireylerin mutluluğundan toplamda toplumun refahına giden yolları araştırır. 

Bunun için de “iradi” iktisat politikaları (ekonomi siyaseti) uygulanır. Artık klasik iktisat öğretisinin, her şeyi piyasa mekanizması içerisinde çözme tılsımı yoktur. Özellikle 1929-30 dünya ekonomik krizi ile birlikte ekonomiye müdahale edilmesi gereği ortaya çıkmış, son 2008 küresel kriz ile de bu müdahale, deyim yerinde ise “tavan” yapmıştır. 

Yine ekonomi yönetimleri, karar koyucular şu üç hedef veya amaç üzerinde çalışırlar. 

Ekonomik istikrarın sağlanması,

Ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi,

Gelir dağılımının iyileştirilmesi.

Ancak; bu hedeflerin veya amaçların da birbiriyle uyumlu olmadığı ve hatta birbiriyle çatışma içerisinde olduğu bilinerek ekonomi siyasetinin öncelikleri belirlenir. 

Yukarıda sıralanan ekonomik önceliklere göre de politika tedbirleri uygulanır. Bu politika tedbirleri de; para, maliye ve sosyal politikalar olarak adlandırılır. Ekonomi siyaseti her ülkede ve her zaman önemli görülür.

Siyasetin ekonomisi…

Ancak; son zamanlarda bizde ekonominin siyasetinin ıskalandığı görülüyor. Bu durumda ekonominin siyaseti yerine, siyasetin ekonomisi işin içine giriyor. 

Çünkü; Türkiye, birbiri ardı sıra yapılan ve yapılacak olan seçimlere endekslenmiş durumda. 
Gerçekten de daha yeni bir seçimi geride bıraktık. Yerel seçim olmasına rağmen, etkileri ve tadı genel seçim havasında geçti. 

Şimdi de 4 ay sonra ilk turu yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Üstelik Türk halkı ilk kez Cumhurbaşkanı'nı seçecek. İlk olmanın heyecanı ve belki de bazı hukuksal ve pratik sorunları yaşanacak. İlginç bir yarış olacak. Daha da önemlisi bu seçim, tamamen taktik ve stratejilere dayalı şekillenecek. 

Öte yandan yaklaşık 1 yılı aşkın bir süre sonra da genel seçimler olacak. Bu seçimler belki de vaktinden önce ve erken yapılacak. İbre onu gösteriyor. 

İşte böyle bir ortam olunca ekonominin siyaseti uygulanamaz hale geliyor. Yanİ; ekonomide beklenen yapısal reformlar doğal olarak erteleniyor. Daha günü birlik ve siyaset ağırlıklı ekonomi politikaları öne geçiyor. 

Aslında seçim dönemlerinde ekonomide radikal politikalar uygulamak zor ve hatta imkansız. Bu durumda siyasetin ekonomisi işin içine giriyor. Siyasetin ekonomisi olunca da piyasada canlılık oluyor, dolayısıyla iç tüketime bağlı bir büyüme bile sağlanabiliyor. Ama bu da kalıcı ve sağlıklı olmuyor. Hatta ötelenen veya ertelenen sorunlar, ileride daha büyük sorunlar olarak karşınıza çıkıyor. 

Zira; ekonomide mucizeler yok, gerçekler vardır!

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar