Ekonominin nabzı nerede atıyor?
Ekonominin nabzı ‘borsa’dır dersek, bu yeterli bir tanım olmaz. Konu ekonomiyse eğer, sadece borsayla ifade etmek yetersiz kalacaktır. Bunu 2008 küresel krizinde bir kez daha öğrendik. ABD, pazar günü Türk vatandaşlarına vize uygulayacağını ilan etti. Çok geçmeden Türk Dışişleri’nden de misliyle aynı vize uygulamasına yönelik açıklama geldi. Ve tabii kıyamet koptu. Libya, Suriye gibi ülkelerle aynı kategoriye yerleştirilmiş olmak hepimize çok ağır geldi. Türk ulusunun bağımsızlığı, her zaman ve her şeyin önündedir. Bu nedenle uygulamanın bir an önce kaldırılması için her yolu denememiz gerekiyor. Bu arada, hiç vakit kaybetmeden mahşerin dört atlısı finans cephesinde harekete geçmişti. Borsa, döviz, altın, faiz ulusal finansal araçlarımızı küresel eşleniklerinden bir anda çekip kopardı. Ayrışıverdik. Haftanın ilk günü kapanışından sonra dolar/TL tezgah üstünde 3.74’ü gördü. Nihayet, taraflardan gelen karşılıklı açıklamalarla TL, dolar karşısında yeniden güç kazanabildi. 3.70’in altına geriledi. Ekonomilerin kendine has dinamikleri nevi şahıslarına münhasırdır. Güçlerini ve kırılganlıklarını ortaya koyar. Küresel rekabet eksenindeki yerlerini tanımlar. Bizim için de şu 6 temel dinamik öne çıkar:
a) Dış finansmana olan bağımlılık, b) Vasıflı insan gücü kapasitesi, bilgi toplumu entegrasyonu, c) Yüksek katma değerli ürün, teknoloji yoğun üretim ve hizmet potansiyeli, d) Bütçe disiplini, e) Birey ya da işletme hukuku, demokrasi, gelir dağılımı eşliği, bölgesel denklik, f) Jeopolitik ve ülkeler arası ilişkilerde sağlık.
Türkiye ekonomisinin küresel boyutlu yeri; ödemeler dengesi, genel bütçesi, IT yetenekleri, toplam borçluluğu ve araştırma geliştirme harcamalarıyla ortaya çıkar. Yıllık toplam cari açığımız yüzde 4 üzerindeki büyümenin sonucu artar. 2016 Temmuz’undan 2017 Temmuz’una 9 milyar dolar daha fazla açık veriyoruz. Fonlama, portföy yatırımları ve kaynağı belirsiz parayla sağlanabiliyor. Ağustos 2017 tablosunda bütçe, ne faiz dışı fazla veriyor ne de genel bütçe dengesindeki yüksek artışı kontrol edebiliyor. Sırasıyla yüzde 57 ve yüzde 67 kişisel bilgisayar ve internet kullanımı oranları küresel boyutta düşük kalıyor. Ar-Ge harcamamız milli gelirimizin sadece yüzde 1’i düzeyindedir. Toplam dış borcumuz 432 milyar dolar kadardır. Bunun 302 milyar dolarını (yüzde 70’ini) özel sektör üstlenir.
Ekonominin nabzı; işe göre yetişmiş vasıflı elemandır, dış finansman gereksiniminde bağımsızlıktır, sağlam eğitim yapısıdır, eşitliktir, ilişkilerde sürekliliği koruyabilmek ve tüm bunlarda uzun vadeli olabilmektir. Hz Muhammed, “insan dilinin altında gizlidir” demiyor mu? Tıpkı ülkelerin de kendi dinamiklerinde saklı oldukları gibi…