Ekonominin fendi kondisyonu yendi

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Baştan belirteyim, beni bu yazıyı yazmaya iten nefesleri kesen Şampiyonlar Ligi finali oldu. Uzatma dakikalarında Cristiano Ronaldo’nun kendi ceza sahasına kadar rakibini kovalayıp topu kazanmasından sonra maç sonu itibariyle her iki takımın koşu mesafelerine baktım. Finali uzatmalarda 4-1 kaybeden Atletico Madrid toplamda 148 bin 89 metre mesafe kat ederken, Real Madrid ise 147 bin 842 metre koşu mesafesine ulaşmıştı. Aradaki fark göz ardı edilebilecek kadar küçük. Oysa takım değerlerine bakıldığında Real Madrid’in karşısında 571 milyon euro rakamını görüyordunuz, Atletico’nun hanesinde ise 282 milyon. Bu dezavantaja rağmen 90 dakikanın dolmasına ve kupaya uzanmaya saniyeler kala yedikleri gol olmasa Atletico Madrid belki de bir rüyayı gerçekleştirecekti. Uzatmaya giden maçta ise motivasyon anlamında düşmüş muhaliflerin, “kralın takımı” karşısında pek şansları kalmamıştı. Beklenen oldu, Real Madrid farka koştu.

Bayern topu koşturuyor

Finallerden ya da eliminasyon maçlarından sıyrılacak olursak, acaba uzun lig maratonunda –istisnai sezonlar hariç– ekonomik büyüklük mü, yoksa çok koşup çok mücadele eden bir takım olmak mı hedeflere ulaşma konusunda daha belirleyicidir? Bu sorunun cevabını Bundesliga’da arayınca karşıma ilginç sonuçlar çıktı. Örneğin 2013-2014 sezonunun tamamını teşkil eden 34 hafta dikkate alındığında Bundesliga takımları bir maçta ortalama olarak 117.3 kilometre mesafe kat etmiş. Şampiyon Bayern München ise lig genelinde sahip olduğu 115.5 km koşu istatistiği ile 18 takım arasında kendisine ancak 16. sırada yer bulabiliyor. Tabi bu durumda Bayern’in yeni hocası Guardiola ile birlikte geçtiği “topu koşturmaya dayalı” oyun anlayışının da etkisi büyük. Bundesliga şampiyonu, ligde en çok mesafe kaydettiği maçı 18. haftada Mönchengladbach deplasmanında oynamış ve 121 bin 600 metreye ulaşmış. 23. haftada Allianz-Arena’da oynanan Schalke maçında ise 5-1’lik galibiyete 107.2 kilometre koşarak uzanmışlar. Peki, maç başı ortalamalar temel alındığında en çok koşan Bundesliga takımları ligi nerelerde bitirmişler? Tablo gerçekten ilginç.

Planlaması iyi olan kazanıyor

Ligin açık farkla en çok koşan ekibi Freiburg (ortalaması 121.6 km.) 34 hafta tamamlandığında kendisine ancak 14.sırada yer bulabilmiş. Ligde en çok mesafe kat eden takımlar arasında ilk beşe giren Nürnberg 17. olarak hayal kırıklığı yaratırken, bu alanda 10 takımı geride bırakan Braunschweig ise ligin dibinde yer almış. Bir an için koşu mesafesi istatistiğini bir kenara bırakalım ve takım değerlerine bakalım çünkü buradaki sıralama nihai puan durumuyla birlikte değerlendirildiğinde çok çarpıcı. Bundesliga’da 2013-2014 sezonu sonunda ilk altı takım tamamen ve hiç sıra şaşmadan takım değerlerine göre sıralandı. Ligin açık farkla en değerli takımı Bayern (534.5 milyon euro) ligi de şampiyon tamamladı. Takip eden ekiplerden Dortmund (323.6 milyon euro) ikinciliği, Schalke (191.8 milyon euro) üçüncülüğü aldı. Leverkusen, Wolfsburg ve Mönchengladbach da yine kadro değerlerine paralel olarak dördüncü, beşinci ve altıncı olarak sıralandılar. 

kondit.jpg

 

Futbolda ekonomik büyüklüğü ve kadro değerini direkt olarak “kalite” kelimesiyle özetleyebilmek mümkün. Elbette Rodrigo Tabata’ya 8 milyon euro ya da geçmişte Liverpool’un yaptığı gibi Andy Caroll’a 41 milyon euro ödemediğiniz şartlarda. Dünya futbolunun geldiği noktada görülüyor ki, kulüplerin ekonomik açıdan büyümeleri giderek eldeki kadronun antrene edilmesinden daha önemli hale geliyor. Antrenman teknikleri, fizik kondisyon, taktik seçimler ve teknik adam becerilerinin hala sonuçlar üzerinde etkili olduğunu kabul etsek de 34 haftalık bir yarışta kaliteli kadroların farkını bir şekilde hissettirebildiği açıkça görülüyor. Bu yüzdendir ki, artık kulüpler kâr amacı güden müesseseler olarak görülmeye başlandı. Yeni stadyumlar, yeni sponsorlar, giderek çeşitlenen resmi taraftar ürünleri, dallanıp budaklanan ve gittikçe sıkışan fikstür hep kulüplerin daha fazla ekonomik girdi sağlamaları için. Bu girdileri akılcı biçimde kullanmayı başaran kulüpler giderek pastadan daha fazla pay almaya başlarlarken, popülizm yolunda harcayanlar ise bir anda uçurumun eşiğine gelebiliyorlar.

Futbolun zenginlerin oyuncağı haline gelmesi tehlikeli

Aslına bakarsanız, UEFA Başkanı Michel Platini’nin uzun zamandır gösterdiği çaba; futbolda ekonomik gücün “birincil belirleyici değişken” olmasını engellemek adına. Çünkü zirveyi zorlayanlar en değerli kadrolar olunca, bunu sportif başarı kriterinin etrafından dolaşıp direkt kulüplere para enjekte ederek başarmaya çalışan oligarklar ve petrol şeyhleri sahne almakta fazla gecikmediler. Böylesi bir durumda da yüz milyonları peşinden koşturan bu sporun “zenginlerin oyuncağı” haline gelmesi gibi bir tehlike doğmuş durumda. Tabloya bu açıdan bakınca Türk kulüpleri için kat edilmesi gereken epey mesafe olduğu görülüyor. Şampiyonlar ligi baz alınacaksa; bizim takımlarımızın Real Madrid, Bayern, Barcelona, Chelsea, Paris Saint-Germain, Manchester City gibi kulüplerle ekonomik yarışa girmesi pek mümkün değil. Aradaki fark da çok koşarak kapanmıyor.

Zaten hem 120 dakikada 150 kilometreye yakın koşan hem de çok kaliteli bir ekipseniz otomatikman size “Avrupa’nın en büyüğü” diyorlar. 

Türkiye liglerinden haberler

- Süper Lig ekiplerinden Elazığspor’da kiralık olarak forma giyen Batuhan Karadeniz geleceğine dair açıklamalarda bulundu. Trabzonspor teknik heyetine bu konuda bildirimde bulunan Batuhan, “Takımda kalıp kendimi göstermek istiyorum” dedi. Batuhan’ın sezonun ikinci yarısında sergilediği performanstan memnun olan bordo-mavili takımın teknik heyetinin, Batuhan’a bir şans daha vermeyi düşündüğü öğrenildi.

- Eskişehir Kulübü Başkanı Mesut Hoşcan, UEFA’dan kulübe gelebilecek yaptırımlar ve ağır para cezasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Hoşcan, “Rahatsızız. Aldığımız ve yaptığımız incelemelerde 2 yıl kupadan men ve ağır para cezası ile karşı karşıyayız. Artık bu işlerin bitmesi lazım. Türk sporunda çok büyük bir sıkıntı içindeyiz. Bu 3 Temmuz sürecinin bir an evvel bitmesi ve bütün kulüp başkanları ve yönetimlerinin duyarlı olması lazım.” şeklinde konuştu.

- Galatasaray ile sözleşmesini uzatmayan ve Serie A ekiplerinden Juventus ile görüşmeler başlayan Didier Drogba’nın, Torino ekibi ile yaptığı pazarlıklar İtalyan basınına yansıdı. 36 yaşındaki yıldız golcünün, kulübün CEO’su Beppe Moratta ile bir araya geldiği ve 2 yıl için yıllık 3.5 milyon euroluk bir sözleşme talep ettiği kaydedildi. Juve’nin ise 1 yıllık ve 3 milyon euroluk bir kontrat önerisinde bulunduğu belirtildi.

- Bu sezon ligde hayal kırıklığı yaşatan ve 4 sezon ardından Avrupa kupalarına katılamayan Bursaspor’da yeni yönetim radikal kararlar alacak. Yıllık 1 milyon 100 bin euroya oynayan ve 2017 yılına kadar sözleşmesi bulunan Colin Kazım ile birlikte 2015 yılına kadar sözleşmesi bulunan, yıllık 480 bin euro alan Pinto için de kulüp arandığı öğrenildi. Frey, Civelli ve Taiwo gibi futbolcuların da kulüpten ayrılmalarına onay verileceği konuşuluyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016