Ekonomimizdeki son durum hakkında bazı gözlemler
Son günlerde büyüme oranımız hakkında fikir veren önemli veriler açıklandı. Bunları topluca değerlendirmek istiyorum bugün. Tabloda bazı önemli göstergelere ilişkin bilgi veriliyor. Orada yer alan tüm veriler aylık olarak yayınlanıyor. Ama aylık hareketler çok fazla ‘gürültü’ içeriyor. Bu nedenle üçer aylık toplamlar ve bu toplamların bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasa yüzde ne kadar değiştikleri ile ilgiliyim.
Önce geçen hafta sonu açıklanan sanayi üretimine bakalım. Büyüme oranında belirgin bir aşağı düşüş eğilimi var. Bu yılın birinci çeyreğinin büyüme açısından oldukça kötü geçeceği zaten bekleniyordu; sürpriz yok. Kapasite kullanım oranı (KKO) ve reel kesim güven endeksi (RGE) verileri ise biraz daha güncel; nisan ayı rakamları mevcut. KKO ile sanayi üretimi, RGE ile de özel yatırım harcamaları arasında çok yakın ilişki var. Bu ilişkiler özellikle yıllık yüzde değişimlere bakılırsa çok net saptanıyor. Kapasite kullanım oranı geçen yılın ikinci yarısından itibaren, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla düşüyor. Nisan ayı ile biten son üç ayda da bu düşüşün sürdüğü gözleniyor. Benzer bir eğilim reel kesim güveni için de söz konusu.
Bu iki veri şunları ima ediyorlar: Özel yatırım harcamalarının yıllık artışı 2012-2014 döneminde zaten ortalamada azalmıştı. Bu azalışın bu yılın ilk yarısında da devam etmekte olması çok güçlü bir ihtimal. Öte yandan, sanayi üretiminde bu yılın ikinci çeyreğinde bir toparlanma beklememek gerekiyor.
Dolar son zamanlarda euro karşısında çok değer kazandı. İhracatımızın kabaca yarısını euro cinsinden yapıyoruz. İhracat rakamlarına bu nedenle dolar cinsinden bakmak hatalı yorumlara yol açabiliyor. Şöyle bir hesap yapmak mümkün. Euro cinsinden yaptığımız ihracatı, Ocak 2011-Mart 2015 arasındaki ortalama euro-dolar kurunu sabit tutarak dolar cinsinden hesaplamak mümkün. Böyle hesaplanan ihracattan, altın ihracatı çıkarılınca tabloda yer alan ihracat büyüme oranlarını belirlemek mümkün. Euro-dolar kurundaki oynamalardan bu yolla arındırılmış altın dışı ihracatımızın yılın ilk çeyreğinde düştüğü belirleniyor. Bu da yılın ilk yarısındaki büyüme oranımız açısından olumlu bir sinyal vermiyor.
Büyüme açısından bir ‘kıpırdanma’ ima eden tek gösterge euro-dolar paritesindeki oynamalardan arındırılmış altın ve enerji dışı ithalatımız. 2014’ün son çeyreği ile bu yılın ilk çeyreğinde bir artış belirleniyor. Bir fikir vermek için aynı biçimde ölçülen ortalama 2013 altın ve enerji dışı ithalat artışımızın yüzde 4.8 olduğunu belirteyim. Dolayısıyla o değerin altında bir ithalat artışı var; bu anlamda sadece ‘kıpırdanma’.
Son olarak dün açıklanan ödemeler dengesi rakamlarına bakmak gerekiyor. Bu yazı açısından ilginç olan elbette net sermaye girişinin ne düzeyde olduğu. Zira Türkiye, tasarruf oranı çok düşük olduğu için, yurtdışından borçlanmaya (net sermaye girişine) bağlı olarak büyüyor. 2014’ün ilk çeyreğinde yurtdışı piyasalar ve Türkiye siyaseti karışıktı; net sermaye çıkışı yaşanmıştı. Sonra, net sermaye girişi dalgalı bir seyir göstermekle birlikte artmıştı. Bu yılın ilk üç ayında çıkış yok ama girişte önemli bir azalma var. Zaten ilk üç aya değil de şubat-mart dönemine bakınca, belirgin bir sermaye çıkışı olduğunu saptamak mümkün. Bu durum, büyük ihtimalle nisan ve mayıs aylarında da sürdü. Bu gelişme de yılın ilk yarısındaki büyüme açısından olumlu değil.
Bunlar sadece mevcut duruma ilişkin yorumlar. Peki, seçim sonrası ne olur? Onu da gelecek yazıda ele alayım.