Ekonomimiz daha iyi durumda iken daha kötü etkilendik

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Avrupa Birliği'ndeki (AB) kriz yaygınlaşma emareleri gösteriyor. Bu sevimsiz gelişme ekonomimiz açısından önemli bir risk unsuru. Toparlanmaya başlayan üretim ve istihdam, AB'deki durum daha da kötüleşirse, yeniden azalma riski taşıyor. Yılın ikinci yarısı bu açıdan kritik geçecek. 2001 krizi sırasında yaşananlar ile küresel krizde yaşananları karşılaştırmak bu açıdan önemli ipuçları veriyor.

2001 krizi öncesindeki ekonomik durumumuz küresel krizin patlak vermesinden önceki duruma kıyasla çok daha kötü bir konumda olmasına karşın, o krizde işsizlik ve üretim açısından küresel krize kıyasla daha iyi bir performans gösterdik. AB'de işlerin kötüleşmesi halinde bu noktayı hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor.

2001 krizi öncesindeki durumumuzun çok daha kötü olduğu sanırım yeteri kadar açık. Yine de iki noktayı bir kez daha dikkatinize sunayım. Birincisi, kamu bütçesi o dönemde korkunç düzeyde bozuktu. Merkezi hükümetin bütçe açığının milli gelire oranı 2000 yılında 2007'ye kıyasla tam beş kat fazlaydı: GSYH'ye oran olarak 2000'de yüzde 7.9 iken 2007'de yüzde 1.6. Üstelik 2001'de bütçe açığının GSYH'ye oranı yüzde 11.9'a çıktı. Alınan borçlara ödenen faizin GSYH'ye oranı 2001 yılında yüzde 17.1 düzeyindeyken, bu oran 2007'de yüzde 5.8. Fazla rakama gerek yok; ek olarak o dönemde kamu borcu çok daha yüksek, üstelik vadesi de kısa.

İkinci temel bozukluk finansal sektördeydi. O dönemde bazı bankalar battı, bazılarına TMSF el koymak zorunda kaldı, bir kısmı birleştirildi. Bazı bankaların borçlarının vadesi o dönemde inanılmaz ölçüde kısaydı. Yine bankacılık sektörünün bir bütün olarak döviz cinsinden borçları ile döviz cinsinden alacakları arasında borçlar lehine büyük fark vardı. Üstüne üstelik bankaların açtıkları kredilerin önemli bir kısmı 'batık' düzeydeydi: 2001 sonunda batık oranı yüzde 25.2, 2007 sonunda sadece yüzde 3.6.

Şiddet açısından bakıldığında küresel krizde ekonomimizin performansının 2001'e kıyasla daha kötü olduğu görülüyor: Küresel krizde GSYH'nin düştüğü çukur (dip noktası) 2001'e kıyasla daha derin: Krizden önceki GSYH'nin zirve değerine kıyasla dip noktasındaki GSYH değeri, 2001 krizinde 11.7 oranında daha düşük bir düzeydeyken, son krizde bu oran yüzde 13.4 oldu. Keza şu anda işsizliğin ulaştığı düzey 2001 ve sonrasındakine kıyasla çok daha yüksek: Mesela 2002 sonunda yüzde 10.3 iken, 2009 sonunda yüzde 14.

Küresel krize girerken ekonomimizin içinde bulunduğu koşulların 2001'dekine kıyasla çok daha iyi olmasına rağmen, küresel krizde daha derinden etkilenmemizin temelde iki nedeni var: Bu krizde ihracat yaptığımız ülkelerin gelirleri düştüğü için ihracatımız hızla düştü. Oysa mal ve hizmet ihracatımızın reel değeri, 2001 krizinde, kriz öncesi değerinin altına hiç düşmemişti. Ufak dalgalanmalar göstermekle birlikte hep yukarıya doğru hareket etmişti. Bizim ihracatımızın yarıya yakını AB ülkelerine. Üstelik ihracatımızda artık dayanıklı tüketim mallarının ve yatırım mallarının ağırlığı daha fazla. Bu kalemlere yapılan harcama, gıda ya da tekstil malları için yapılan harcamalar gibi değil; gelir azalıp belirsizlik arttıkça bıçak gibi kesiliyorlar.

İkinci neden yurtdışından gelen sermaye ile ilgili. Her iki krizde de önemli miktarda sermaye çıkışı oldu. Ama şu temel farklılık var iki kriz arasında: Kriz öncesi yurda gelen yabancı kaynak miktarı ile kriz sırasında yurdu terk eden kaynak miktarı arasındaki fark dikkate alındığında, yani dış kaynak akışının yaptığı U-dönüşe odaklanıldığında, bu krizdeki dönüşün çok keskin olduğu görülüyor. Bankalar ve şirketler açısından 2001'deki U-dönüşü 17 milyar dolar iken, 2009'daki 41 milyar dolar.

Umarız AB'de işler daha kötüye gitmez. Ama giderse, hem dış kaynak bulmakta zorlanacağız, hem de ihracatımız olumsuz etkilenecek. Bunların yansıması ise üretim düşüşü ve işsizlik artışı şeklinde olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018