Ekonomilerde istihdam

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Ekonomideki göstergelere ve gelişmelere şöyle bir göz attığımızda; yine bir hareketlenmenin var olduğunu ve beklentilerin tam anlamı ile karşılanamadığını görebilmek mümkün. Örneğin dün Fed yine bir faiz artırımı gerçekleştirdi. Fed Başkanı Janet Yellen, yapılan faiz artırımının ekonominin ilerleme kaydettiğini, önümüzdeki yıllarda ekonomide genişlemenin ılımlı hızda sürmesini tahmin ettiklerini belirtirken, enflasyonun toparlanmaya devam etmesini beklediklerini ve para politikalarının hedefler doğrultusunda genişlemeci olarak devam ettiğini vurguladı. ABD açısından, pozitif gelişmelerin olduğu ve beklenildiği yönünde bir yorum yapmak mümkün. Bu durumun küresel ekonomi açısından yine pozitif yansımalar yaratacağı düşünülebilir, fakat tam olarak etkilerini görmek için daha fazla zamana ihtiyaç var. Gelen bu açıklama, ülkemizdeki dolar kurunun hemen aşağı düşmesine neden oldu. Yani, biz neden Fed’in açıklamaları ile bu denli ilgileniyoruz veya bizler niye çokça değiniyoruz diye merak edenler için, kurdaki değişim güzel de bir açıklama getirmiş oluyor. Özellikle doların ülkemiz için son derece önemli bir para birimi olduğu hepimizin malumu. Dolayısı ile, gerek ekonomilerdeki gelişmeler, gerekse onlara doğrudan etki eden siyasi değişimler ve hareketlilikler, hem kurlar hem de enflasyon üzerinde önemli tesirler bırakıyorlar. Örneğin Fed Başkanı, bu yıl faiz artırımını sürdüreceklerini hatta 2018’de de devam edeceklerini belirtmiş. Bu resmi iyi okumalı ve ona göre pozisyon almalıyız.

Ülkemizde pek çok farklı gösterge kur ve faizleri önemli ölçüde etkileyebiliyor. Örneğin önceki gün açıklanan Aralık 2016’ya ait işsizlik oranlarının bir önceki yıla göre %1.9’luk bir artış göstermiş olması piyasalar üzerinde negatif etki bırakabilir. Aslında işsizlik, bugün pek çok gelişmiş ülkenin de sorunu haline gelmiş durumda. Sanayileşmede yeterli artış olmadığı sürece bu sorunun devam edeceği aşikar. Ülkemiz özelinde baktığımızda ise, özellikle katma değerli üretimin artmasının ne denli mühim olduğunu tekrar tekrar vurgulamak gerekiyor. Üretim sektörlerini cazip hale getirmemiz, bu alanda daha fazla teşviklerin oluşturulması ve hatta bölgesel kurumlar vergisi uygulamalarının devreye alınması artık kaçınılmaz. Son yıllarda elbette bu konuda çok fazla yeni uygulama devreye alındı ve alınmaya devam ediyor. Ancak, yeni nesillerin, üretime çok da sıcak bakmıyor olmaları ve hizmet sektörlerindeki gelişimin yanında üretimin aynı hız ve verimlilik ile gelişmiyor olması belki de 21. yüzyılın en temel sorunu. Ülkemizde de işsizlik sorununa yönelik önemli çalışmaların yapıldığını göze çarpmakta. Her ne kadar aralık verilerinin olumsuz çıktığını söylesek de, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu öncülüğünde yürütülen İstihdam Seferberliği kapsamındaki çalışmalarda geçen yıldan kalan 500 bin kişilik istihdam açığının kapandığı haberi elbette o mutluluk verici. Ancak Sayın Bakan’ın bir başka gündemi de ele alması gerektiğini düşünüyorum. İşsizlik sorununu çözmeye gayret ederken, iş mahkemelerindeki davaları da incelettirmesini; doğru ve etik hareket eden firmaların dahi bu davalarda hiçbir zaman haklı çıkamadıklarını, daha adil ve objektif kararların artık işveren kanadında beklenildiğinin altını çizmek istiyorum. Bu konudaki mağduriyetler işverenlerin hayatını her geçen gün zorlaştırıyor ve istihdam yaratan kuruluşları önemli ölçüde mağdur ediyor.

Her konu ve her sonuç birbiri ile öylesine ilgili ki. Bazen dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanan ekonomik bir çalkantı, bazen siyasi bir gelişme, bazen ülkeler arası yaşanılan gerginliklerin yaşamımızdaki etkisi son derece büyük olabilmekte. Ekonomilerin hareketliliği için insanların paraya, bunun için de bir işe ihtiyaçları olduğu gerçeği ise, istihdam ve işsizlik sorununun ne denli önemli olduğunu bize bir kez daha gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar