‘Ekonomik sarmal’a girmeden, faiz artışı ve kuru dengeleme politikaları

Bekir Tamer GÖKALP
Bekir Tamer GÖKALP Parametre bekirtamer.gokalp@dunya.com

Bizim gibi gelişmekte olan ekono­milerde döviz kuru dalgalanma­ları ve enflasyon, makro ekonomik istikrarı doğrudan etkileyen faktör­lerdir. Merkez bankaları, enflasyo­nu kontrol altına almak ve döviz ku­runu dengelemek için genellikle faiz artışına başvurur.

Ancak faiz artışla­rı, yatırım ve büyüme üzerinde baskı oluşturabilir. Bundan dolayı önem­li olan Makro ekonomik istikrarın anahtarı olan faiz artışı ve döviz ku­runun, alınan önlemlerle bir ekono­mik sarmala dönüşmeden amacına ulaş­masıdır.

Özellikle enflasyonun yüksek olduğu bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde faiz artırımı, yerel para biriminin değer kay­bını önlemek için bir önlem olarak uygu­lanır. Ancak, faiz artışlarının ekonomik büyüme ve yatırım üzerinde bazı olum­suz etkileri unutulmamalıdır. Kur den­gesizliğini önlemek için merkez banka­ları faiz dışında farklı araçlar da kullana­bilir.

Bunlar arasında en yaygın olanları şunlardır: Döviz Rezervlerinin Kullanı­mı, Merkez bankaları, piyasaya döviz sa­tarak yerel para biriminin aşırı değer kaybetmesini önleyebilir. Ancak bu stra­teji sürdürülebilir değildir, çünkü döviz rezervlerinin tükenmesi riski vardır. Bir başka yöntem Sermaye Kontrolleridir ki yabancı yatırımcıların güvenini zede­leyebilme riski çok yüksektir. Bir diğer yöntem de Dış Ticaret Politikaları ile de İthalat vergileri veya ihracat teşvikleri gibi uygulamalar, döviz arz ve talebini et­kileyerek kur dengesini sağlayabilir.

Faiz artırımı ve kur dengeleme politi­kalarının bazı riskleri vardır:

-Ekonomik büyümenin yavaşlama­sı: Yüksek faiz oranları, kredi maliyet­lerini artırarak yatırımları azalmasına yol açar.

-İhracatın olumsuz etkilenmesi: Ye­rel para birimi değer kazandığında, ih­raç edilen malların fiyatı yükselir ve dış pazarda rekabet gücü düşebilir.

-Borçlanma maliyetlerinin artma­sı: Hem devlet hem de özel sektör için borçlanma maliyetlerini yükselir.

Bu nedenle faiz artışları ve kur denge­leme politikalarının, dikkatli bir şekilde uygulanması ve ekonomik sarmala dö­nüşmeden başka ekonomik önlemlerle desteklenmelidir.

Faiz artışı, döviz kuru dalgalanmaları­nı önlemede etkili bir araç olsa da, eko­nomik büyüme üzerindeki olumsuz et­kileri nedeniyle dikkatle yönetilmelidir. Kur dengeleme politikaları, faiz artışı­nın yan etkilerini azaltmak ve piyasala­ra güven vermek için tamamlayıcı ön­lemler içermelidir. Dengeli bir para ve maliye politikası ile enflasyon, kur dal­galanmaları ve büyüme arasındaki den­ge sağlanabilir.

Ekonomik sarmal nasıl oluşur?

Faiz artışları genellikle enflasyonu kontrol altına almak amacıyla uygulan­sa da, aşırı sıkı para politikaları ekono­miyi bir kısır döngüye sokabilir. Bu sar­mal şu şekilde işler:

Faizler artar Kredi kullanımı azalır

Yüksek faiz oranları, bireylerin ve şir­ketlerin borçlanmasını zorlaştırır. Özel­likle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), yüksek faizli kredileri öde­yemez hale gelir.

2 Tüketim ve yatırım azalır Eko­nomik büyüme yavaşlar

Daha az borçlanma, tüketimin ve yatı­rımın azalmasına neden olur. Bu da GS­YİH büyümesini yavaşlatır ve iş dünya­sında durgunluk yaratır.

3 İşsizlik artar Talep daha da dü­şer

Şirketler küçülmeye gider, işten çı­karmalar artar ve hane halkının geliri azalır. Bu da talebin daha da düşmesine sebep olur.

4 Üretim geriler Enflasyon ya­vaşlasa da ekonomik daralma de­rinleşir

Üretim düştüğünde, fiyatlar istikrara kavuşsa bile ekonomik büyüme yerini daralmaya bırakır.

5. Yatırımlar ve büyüme beklen­tileri düşer

Ekonomik belirsizlik arttıkça, ya­tırımcılar risk almaktan kaçınır ve ekonomik aktivite daha da yavaşlar.

Bu döngü devam ettikçe, faiz artış­larının beklenen olumlu etkileri sı­nırlı kalır ve ekonomi durgunluğa sü­rüklenebilir. Bu durum ekonomi sar­mala dönüşür.

Ekonomik sarmaldan çıkış yolları

Ekonomik sarmalın kırılması için dengeli bir para ve maliye politikası ge­reklidir. İşte bazı çıkış yolları:

1. Faiz politikalarında dengeli yak­laşım

Faiz artışları kontrollü ve kademeli yapılmalı, reel sektörün borçlanma ka­pasitesi göz önünde bulundurulmalıdır.

2. Üretime ve yatırımlara teşvikler

Devletin üretimi ve yatırımları teşvik edici politikalar uygulaması, eko­nominin yeniden büyüme trendine gir­mesine ve yardımcı olabilir.

3. İstihdam dostu ekonomi politi­kaları

İşsizlik oranlarını artırmamak için KOBİ’lere yönelik düşük faizli finans­man olanakları sağlanmalıdır.

4. Döviz kuru ve enflasyon denge­lemesi

Döviz kuru dalgalanmalarını kontrol etmek için döviz rezervlerinin etkin kul­lanımı ve makroekonomik istikrar poli­tikaları uygulanmalıdır.

5. Maliye politikaları ile destek

Vergi indirimleri ve kamu harca­malarının etkin kullanımıyla büyümeye destek olunmalıdır.

Faiz artışı, enflasyonu kontrol altına almak için önemli bir araçtır ancak eko­nomik büyümeyi yavaşlatarak istihdam ve yatırım üzerinde olumsuz etkiler ya­ratabilir. Aşırı sıkı para politikaları eko­nomiyi daha büyük sarmala sokabilir ve bu durum sürdürülebilir büyümeyi zorlaştırabilir. Dengeli bir faiz politika­sı, yatırım teşvikleri ve istihdam dostu ekonomik adımlarla bu kısır döngü kırı­labilir. Sonuç olarak, faiz artışları ve dö­viz müdahaleleri ekonomik istikrarı sağ­layacak şekilde planlanması, ekonomik sarmala dönüşmemesi ve sürdürülebilir büyüme için kritik öneme sahiptir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar