Ekonomik nedenlerle yapılan fesihlerin geçerliliğinin bağlı olduğu şartl
Av. Cihan AVCI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2009/27271 E. 2009/27272 K. sayılı 20.07.2009 tarihli kararında ekonomik kriz sebebiyle işyerlerinde gerçekleşen fesihlerin geçerliliği ile ilgili önemli kriterler ortaya koymuştur. Yargıtay bu kararı ile yasadaki ve doktrindeki esasları bir araya getirmiş ve işletmesel nedenle fesihte denilen ekonomik nedenlerle yapılan fesihlerin geçerliliğinin tespitinde hangi aşamalarda hareket edilmesi gerektiğini ve hangi somut olguların aranacağını ortaya koymuştur. Hiç şüphe yok ki bu karar iş güvencesi kapsamına giren ve ekonomik kriz nedeni ile işçi çıkaran işyerleri açısından bir rehber mahiyetindedir. Bu itibarla bu kararda gösterilen kriterlere riayet edilmesi ve gösterilen usül ve esaslara uyularak bir fesih yapıldığının ortaya konması büyük önem taşımaktadır.
İncelememize konu kararda, Davacı yan, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini, feshe son çare olarak bakılmadığını belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı işveren ise, iş akdinin feshinde geçerli neden olarak kabul edilen hallerden birisinin de işletmeye, işyerine ve işe ilişkin nedenler olduğunu, dünyada yaşanan ekonomik krizin etkilerinin özellikle otomotiv sektöründe etkisini gösterdiğini, kriz nedeniyle otomobil üreticilerinin siparişlerini önemli oranda azalttıklarını, iş akdinin geçerli bir nedenle feshedildiğini, diğer yöntemlerin denendiğini, işletmeye yeni işçi alınmadığını, işletmede mesai saatlerinin düşürülmüş olduğunu, mevcut fazla mesailerin işçilerin devamsızlıklarının tamamlanması ve makine ve ekipmanın tamiri için yapıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece seri olarak davalı şirket hakkında açılan davada işyerinde bütün hatlarda üretimin devam ettiği, davacının iş akdinin feshedildiği tarihten önce işyerine beş yeni işçi alımının yapıldığının belirlendiği, davalı şirketin satışlarında azalma olduğu, fakat zararın olmadığı, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı, işyerinin ve işin gereğinden kaynaklanan bir feshin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay temyiz üzerine önüne gelen dosyada öncelikle ekonomik nedenlerle yapılan fesihlerde ispat yükünü ortaya koymuştur. Buna göre, 4857 sayılı iş Kanunu'nun 20/2. maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verildiği belirtilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli ( veya haklı ) olduğunu kanıtlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uyguladığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır. İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli ( veya haklı ) olduğunu uygun delillerle inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, kanıt yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir.
Yargıtay devamla ekonomik nedenle yapılacak fesihlerin geçerliliğinin tespiti noktasında yapılacak denetim ve incelemeleri izah etmiştir. Buna göre feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri nedenleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı ( tutarlılık denetimi ), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı ( keyfilik denetimi ) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı ( ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi ) açıklığa kavuşturulmalıdır. İşverenin fesih dışında daha hafif bir önlemle amaca ulaşması olanaklı ve beklenebilir bir durumda ise, feshi geçerli kılan bir işletme, işyeri ve iş gereği yoktur. Feshin son çare olması ilkesine uygunluğu denetiminde, somut duruma uygun bir inceleme yapılmalı ve fesih yerine başvurulacak somut tedbirler araştırılmalı ve açıklanmalıdır.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihte, yargısal denetim yapılabilmesi için mutlaka bir işletmesel karar gerekir. İş sözleşmesinin iş, işyeri veya işletme gereklerine dayalı olarak feshi, işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmekte, fesih işlemi de işletmesel karar çerçevesinde değişen durumlara karşı işverene tepkisini oluşturmaktadır. Bu kararlar, işletme ve işyeri içinden kaynaklanan nedenlerden dolayı alınabileceği gibi, işyeri dışından kaynaklanan nedenlerden dolayı da alınabilir.
Yargıtay kararının devamında işletme dışından kaynaklanan nedenlerin iş akdinin feshi noktasında hangi şartlar altında etkili görülebileceği değerlendirilmiştir. İşçinin işletmedeki işyerinin kaybına, iş ilişkisinin feshine yol açan işletme dışı nedenleri, piyasa olayları belirler. İşletmenin doğrudan doğruya etkisinin olmadığı bütün nedenler, işletme dışı nedenlerdir. Siparişlerdeki azalma, pazarlama güçlükleri, satış ve sürümde azalma, hammadde yokluğu, enerji sıkıntısı, kamu işyerlerinde devlet bütçesinden kaldırılması, meteorolojik nedenler işletme dışı sebeplere örnek gösterilebilir. İşletme dışı nedenler, işletme gereklerine dayanan fesih için, ancak işyerinde işgücü fazlasına neden olmuşsa, önem arz eder. İşveren, işletme dışı sebeplerin zorunlu kıldığı işletmesel süreçteki yapısal değişimi somut olarak ortaya koyarak bunun belirli çalışma yerlerinde azalmaya yol açtığını göstermelidir. Bir başka anlatımla, işveren, fiili verileri, işçilerin karşı vakıalar ile itiraz edebileceği ve mahkemelerce de denetlenebilmesine imkân sağlayacak şekilde somut ve ayrıntılı olarak ortaya koymalıdır. İşletme dışı sebebin işletmedeki iş miktarına etki edip etmediği, ediyorsa ölçüsünü ve bu suretle işletmedeki işçi sayısına etki edip etmediği, ediyorsa ne kadarına etki ettiği yargısal denetim sonucu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Mahkemece daha önce yaşanan fesihler nedeni ile keşfe götürülen ve rapor alınan öğretim üyesi ve makine yüksek mühendisi-avukat ile mali müşavir olan aynı bilirkişiler, bu kez tek dosyada yapılan keşfe götürülmüş ve bu bilirkişilerden rapor alınmıştır. Hükme esas rapor 2008 yılı ortalarında ve daha önce yaşanan fesihlerde sunulan rapor ile aynı tespit ve gerekçeleri içermektedir. Bilirkişiler "işyerinde bütün ünitelerde üretimin devam ettiğini, 2008 yılı Kasım ayından önce Ekim ayında işyerine 5 yeni işçi alımının yapılmış olduğu, iş sözleşmesi feshedilen işçilerin seçiminde sosyal seçim kriterlerine uyulmadığının belirlendiği, satışlarda azalma olduğu, ancak zararının olmadığı, feshin son çare ilkesine uyulmadığı" tespitlerinde bulunmuşlardır. Ancak bu tespitler, Yargıtay tarafından yukarıda belirtilen kriterleri kapsamadığı gibi, yargısal denetim yapılması için gerekli yeterliliği ve açıklığı içermediği için yeterli görülmemiştir.
Yargıtay işverence ortaya konulan işlemleri yapılan fesih açısından yeterli görmüştür. Yargıtay, her şeyden önce 2008 yılı sonlarında ve 2009 yılı başlarında sadece ülkemizde değil, dünyada küresel olarak bir ekonomik krizin yaşandığı ve özellikle otomotiv sektörü gibi diğer tüm sektörlerin bundan etkilendiği bilinen bir gerçeklik olduğundan hareketle, otomotiv sektöründe faaliyet yürüten davalı işverenin de bundan etkilendiğini, Temmuz-Aralık 2008 ayları arasında %46, Ocak-Şubat 2009 tarihleri arası ise %80 oranında siparişlerin düştüğünü, öncelikle tasarruf tedbirleri uyguladığını, yetmeyince fazla mesailerin kaldırıldığını, vardiya sayısının 3'den 2'ye indirildiğini, yıllık izinlerin kullandırıldığını, ücretsiz izin uygulaması yapıldığını ve ücret zammının ertelendiğini, 13.01.2009 tarihinde kısa çalışma ödeneği için başvurulduğunu, işten çıkarmada da öncelikle evli eşlerden birinin tercih edildiğini, ortaya koymuş ve bilirkişilerin bu olguları değerlendirmediği için raporu eksik görmüştür.