Ekonomik kırılganlık siyasi cüretkarlığı besliyor!..
Genelde güçlülerin, yönlendirilen finansal sermaye ve medyanın işaret ettiği yerlere bakarak ne olup bittiğini tam olarak anlayamayabiliriz. Geleceği öngörebilmek ve daha az hata yapmak adına, orta vadeli bir bakış açısı ile farklı gelişmeler arasındaki ilişkileri irdelemek önemli olabilir. Federal Reserve’nin parasal genişlemeyi kısmaya başlaması ve devamına ait söylemleri ile Orta Doğu ve Karadeniz coğrafyasında yaşanan jeopolitik gelişmeler arasında herhangi bir ilişki olmadığı ve tümüyle bağımsız geliştikleri iddia edilebilir mi ? ABD’nin başını çektiği gelişmişler ile çekirdeğini Rusya ve Çin ‘in oluşturduğu BRIC arasındaki yükselen tansiyonu görmezden gelmenin bir faydası olur mu? Belli ki çok ciddi bir kriz süreci harekete geçmiş ve birileri Yeni Dünya Düzeni konusunda belirleyici olmak, başkalarının çaresizlikleri veya tepkisizliğini kendi lehine avantaja çevirmek adına harekete geçmiş… Bu süreç küresel ölçekte kırılganlığın çok arttığını, riskten kaçınma yönlü dalgalanmaların birbirini izlemek durumunda kalabileceğini düşündürüyor.
1995 yılı sonrasındaki eğilimlere baktığımızda güçlülerin önceliklerinin ekonomik denge lehine değil siyasi olduğunu, yeni bir düzen kurulana kadar da bu keyfiyetin değişemeyeceğini görüyoruz. Hal böyle olunca geleceği öngörmek adına, finansal piyasa bağlantılı gelişmelerin ön planda tutulmasını doğru yorumlamak gerekiyor: Olduğundan farklı görünmek ve sinsice siyasi hedefl ere ulaşmaya çalışmak… Bu açıdan baktığınızda Orta Doğu ve Karadeniz Bölgelerinde yaşanan gelişmelerin çok dikkatle izlenmesi gerektiğini fark edebilir, belirsizlik ve kırılganlıktaki artışın olağandışılık kapsamında olduğunu görebilirsiniz.
Düşünün biraz: ABD yaptırım çıtasını yükselttikçe Rusya geri adım mı atar, yoksa tepkilerini çeşitlendirerek ve tüm Doğu Avrupa karıştırmaya kalkışarak üstüne gelenleri bölerek etkisizleştirmeye mi çalışır? Veya gelişmekte olan ekonomiler sarsılır ve ödeme sistemleri fonksiyonelliğini kaybeder iken ambargo tehditleri işe yarar ,İran ‘la kurulan diplomatik ilişkiler Orta Doğu’daki gelişmelere rağmen aynen devam edebilir mi?.. Bunlardan herhangi birinin kokusu, risk alma isteğini ve finansal piyasaları nasıl etkiler ?.. Kazananın olamayacağı kısır çıkar çatışmalarında, taraf olmak ve bir taraf lehine taşeronluk yapmak yaşayacağımız sıkıntıları azaltabilir mi?..
Ekonomi cephesi de kırılganlık küresel ölçekte artıyor, sorunlar ve dengesizlikler büyüyor; sadece işaret edilen yerlere bakarak robotlaştırılanlar bunu göremiyor veya konuşamıyor. Yeni Dünya Düzeni konusunda çıkar çatışması içinde olanlarında cüretkarlıkları artıyor ve bu durum jeopolitik riskler olarak karşımıza çıkıyor. Para ve maliye politikaları ile oynayarak belki kısa vade de bir kısım ihtiyaçlar karşılanabiliyor, fakat akıl körlüğü artar iken hareket yeteneği iyice daralıyor.
Görüntü ile iç pazarı kontrol altında tutmanın, yatırımcıları yönlendirebilmenin imkansızlaştığı bir dönem kapıyı çalmaya hazırlanıyor… Gücü temsil eden değişkenlerin süratle farklılaşacağını algılayamayanlar ,alarm zillerinin kendileri için çaldığını kavrayamıyor… Olduğundan farklı görünme döneminin nimetleri tükenir iken geleceğini belirleme hakkını başkalarına devreden bağımlıların av olma olasılığı güçleniyor!..