Ekonomik kesimlerden imdat sesleri yükseliyor; duyana, duymak isteyene

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yıllar öncesiydi. Hani yolda yürürken yanınızdan geçenlerin birkaç kelimelik konuşmasına tanık olursunuz ya; benimki de öyle oldu. Bir kişi yanındakine, "İşportadan gömlek aldık, arızalı çıkmasa bari" diyordu. Çok sevdim "arızalı gömlek" tanımlamasını. Arızalı kelimesini o konuşmayı duyduktan sonra olur olmadık yerlerde ve biraz da özellikle kullanmaya başladım. 

7 Haziran'daki genel seçim için de örneğin. Ben bu seçim sonuçlarını "arızalı" diye niteliyorum, en azından birilerinin bu yargıya sahip olduklarını düşünüyorum. Arızalı seçimi onarmak da mümkün olamayacağına göre, yenisi için sandığa gidelim bari, diye düşünüldü. İşte bir ay sonrası için sandıklar hazırlanıyor, hazırlanmaya çalışılıyor. 

Geçen yıl yaklaşık dört ayda iki seçim, bu yıl ise yaklaşık beş ayda iki seçim; yani toplam bir buçuk yılda dört seçim... 

7 Haziran seçiminden sonra oluşturulabilecek hükümeti, bu seçimi "arızalı" saymayı tercih edip kurmaktan kaçınanlar her yönden büyük sorumluluk altında. Ne kadar hükümet kurulamamasına bağlıdır, ne kadar başka etkenler vardır; çok tartışılır elbette, yaşanan çatışmalar ve şehitler konusu apayrı. O konuya girmeyi hiç istemiyoruz. 

Değinmek istediğimiz 7 Haziran seçiminden sonra hükümet kurulamamasından sonra hızlanan ekonomik çöküş...

Son dönemde yaşananları bir ekonomik çöküş olarak nitelemek ağır mıdır, pek sanmıyoruz doğrusu. Çünkü; birincisi bu nitelemede bulunanlar ne muhalefet partilerinin temsilcileri, ne bazı akademisyenler, ne de medya. Bu görüşleri dile getirenler doğrudan iş alemi ve tüketiciler. İkincisi bu çalışmaları ortaya koyan da kamu kuruluşları. 

Yani bu görüşleri dile getirenler belli, bu görüşleri derleyip kamuoyuna sunanlar belli. 

Güven hiç bu kadar azalmamıştı 

TÜİK dün ekonomik güven endeksinin eylül durumunu açıkladı. Olumsuz anlamda iki rekor birden kırılmış durumda. 

İlk rekor, endeksin indiği düzey. 2012 yılı başından beri oluşturulmakta olan tüketici güven endeksi, eylüldeki 70.9 ile ilk kez böylesine gerilemiş durumda.

İkinci olumsuzluk rekoru ise bir ayda ortaya çıkan düşüşün oranı. Endeks, eylül ayında tam yüzde 16.7 oranında geriledi. 

Ekim ayını da muhtemelen olumsuz anlamda yeni bir rekorla geride bırakacağız. Çünkü eylülden ekime geçişte olumlu yönde değişen bir şey yok.

Otonom sinir sistemimiz çalışıyor

7 Haziran'ın sonuçları "arızalı" bulununca Türkiye ilk kez seçim hükümetiyle tanışmış oldu. Şimdi Türkiye'yi bir seçim hükümeti yönetiyor. Her ne kadar daha önce örneğini görmediğimiz, dolayısıyla çalışma şeklini bilme durumunda olmadığımız bir örnekse de, seçim hükümetine vücudun sinir sistemi benzetmesiyle yaklaşmak pek yanlış olmasa gerek. Vücudumuzda kontrolümüz dışında bir otonom sinir sistemimiz var. Kalbimizi, midemizi, diğer iç organlarımızı kontrol eder. İstesek de durduramayız kalbimizin, midemizin çalışmasını. Seçim hükümeti de biraz öyle. Devletin otonom sinir sistemi işlevi gören organları çalışıyor, kontrol edilebilir organlarının pek bir işlevi yok. Aslında olmaması da tuhaf sayılmalı, çünkü mevcut hükümet bir seçim hükümeti gibi görünüyorsa da, aslında bir AKP hükümeti. Hele hele HDP'li iki bakanın istifa etmesinden sonra.

Umut 1 Kasım sonrasında 

Eğer sandıktan tek parti, yani AKP çoğunluğu çıkmaması o seçimi "arızalı" sınıfına sokacaksa, mevcut duruma göre çok büyük olasılıkla 1 Kasım seçimini de arızalı bulacağız. Ama hoşumuza gitmeyen her seçimden sonra yeniden sandık koyamayacağımıza göre, bu tabloya alışmak durumundayız. Dolayısıyla, bu seçimden sonraya, yine dört partili Meclise, tek partinin iktidar olamayacağı gerçeğine kendimizi hazırlamakta yarar var.

O yüzden 1 Kasım sonrası için karamsar olmamak gerektiğini düşünüyoruz. Hükümet mutlaka kurulacaktır, Türkiye'nin başka şansı yoktur. O hükümet uzun soluklu olabilir mi, Meclis'teki muhalefet partilerinin atacakları AKP'yi rahatsız edecekleri özellikle yolsuzlukla ilgili adımlara hükümet ortağı parti de katılır ve bu durum hükümeti sarsar mı, bunu zaman gösterecek. Ama bugünlerde görülen, 1 Kasım'ın Türkiye'yi kısa süreliğine de olsa sıkıntıdan kurtaracak bir tarih olduğudur. Hem zaten bu fırsat da kullanılamazsa, Türkiye yıllar yılı çıkamayacağı bir sorunlar yumağının ortasında sıkışıp kalacak demektir; ekonomide de, siyasette de, dış politikada da, güvenlikte de... 

aktas-graf-1.jpg

aktas-graf-2.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar