Ekonomik kararları etkileyen ekonomi dışı güçler "Davranışsal Ekonomi"

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Nobel Ekonomi Ödülü, Amerikalı ekonomist Richard Thaler'e verildi.

Thaler, “Davranışsal ekonomi” olarak adlandırılan çalışmalarında, insanların ekonomi ile ilgili kararlarında farkında olmadan, ekonomi dışı güçlerden etkilendiği sistemin gücünü tartışmaya açan ekonomist.

Davranışsal ekonomi anlatımı bütün dünyada ve bizde yeni, yeni gündeme gelen bir ekonomi disiplini.

Dünyada olan biteni izleyen az sayıdaki ekonomistimizin “davranışsal ekonomi” ile ilgili yayınları bugüne kadar ilgi görmedi.

Nobel Ödülü sayesinde daha önceki çalışmalar hatırlandı.

-Thaler’in, arkadaşı Coss R.Sunstein ile yazdığı ve davranışsal ekonominin esaslarını açıkladığı “Nudge” isimli kitabını 2013 yılında Enver Günsel “Dürtme” başlığı ile Türkçeleştirmiş. Kitabı Pegasus yayınevi yayınlamıştı. (20 TL.)

-Ekonomist Mahfi Eğilmez, 27 Kasım 2015’de yazdığı makalede, davranışsal ekonominin ne olduğu uzun, uzun anlatmıştı.

Mahfi Eğilmez 4 yıl önceki yazısında, “davranışsal ekonomi” ile klasik ekonomik kabuller arasındaki farkı anlatmıştı.

Mahfi eğilmez diyordu ki, ”Günümüzde genel kabul görmüş ekonomi teorisi, kapitalizmin ilkeleri üzerine oturur. Genel kabule göre:

(1) İnsanlar rasyoneldir. Ekonomi ile ilgili kararlarında, en doğruyu ve kendilerine en fazla yararlı olanı seçerler.

(2) Piyasa sistemi, ekonomide yararlı olanın öne çıkmasına yol açar.

(3) Piyasa sistemi, ekonomide bütün dengeleri en iyi düzeyde oluşturur. (Buna görünmez el teorisi deniliyor.)

(4) Karşılıklı ticaret, herkesin refahını artırır. (Bu da Ricardo’nun, Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi.)

Davranışsal ekonomi, işte bu kabulleri sorguluyor.

İnsanlar gerçekten rasyonel mi? Bütün kararlarını kendilerine en fazla yararlı olanı tercih ederek mi alırlar? Piyasa sistemi, en yararlı olanın öne çıkmasını sağlar mı? Ekonomideki dengeler, kendiliğinden en iyi biçimde kurulur mu? Ticaret gerçekten herkesin refahını artırır mı? Kapitalist sistemin sürekli içine düştüğü krizlerin nedeni ne? Eğer ekonomi bilimi ideolojiden soyutlanmışsa bu krizler neden önlenemiyor?

Bugün bu soruların yanıtını ekonomi bilimi tek başına veremiyor. O nedenle her geçen gün psikoloji, ekonomi bilimine ve özellikle mikro ekonomiye daha fazla giriyor.

İşte bunun sonucu ayrı bir ekonomi yaklaşımı ortaya çıktı: Buna da “Davranışsal Ekonomi” deniliyor.

Davranışsal ekonomi, beyindeki ekonomik karar alma mekanizmalarının sosyal ve duygusal ön yargılardan nasıl etkilendiğini anlatmaya çalışıyor. En önemli araştırmalar, finans kararlarında insan psikolojisinin etkisi üzerine.

Klasik iktisatçılara göre, insan menfaatlerini korur. Parasını en doğru şekilde harcar. Ama işin içine “Davranışsal Ekonomi” girince, insan, çevrenin baskısına, hırslarına, korkularına, sosyal konumuna bağlı olarak rasyonel olmayan kararlar alabiliyor.

Örneğin; satacağı bir varlığı, fiyatların en yüksek olduğu dönemde, varlığının daha çok değer taşıdığını düşünerek satmıyor. Varlıkların en düşük değere satıldığı ortamda bu varlıkların değerinin daha düşük olduğunu düşünerek ihtiyacı olduğu halde alım yapamıyor.

Bir mal ve hizmeti satın alırken, satın alacağı mal ve hizmetlerin aynı olduğunu bilmesine rağmen, markanın cazibesi ile daha yüksek ödeme yapabiliyor.

İnsanlar ekonomi ve finans konusunda karar verirken yapacakları değerlemelerde, çok kere psikolojik değerlemeler, ekonomik değerlemelerin önüne geçiyor.

Kolay kazanılan paranın harcanması ile zor kazanılan paranın harcanması arasında fark oluyor. Zor kazananlar, kısa ve uzun vadeli risk tehlikesinden çok daha fazla etkilendiklerinden, ekonomideki dalgalanmalarda harcamalarını hemen kısıyor.

Günümüzde insanlar, devamlı olarak farklı ekonomik ve finansal “dürtme”lerin etkisini yaşıyor. İnsanların, eğer bir durup da düşünme imkanları olsa, ‘davranışsal ekonomi’nin olumsuz etkisinden kurtulabilecekler. Ne var ki durup düşünmek insanların çok nadiren yaptığı bir şey. İşte bu yüzden “davranış ekonomisi” öğretisi önem taşıyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018