Ekonomik kalkınma ve refah devletindeki eğitim politikaları ve üniversiteler

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

 2024 üniversite sı­nav sonuçlarının açıklandığı bugünlerde ülkemizin yapısal so­runlardan olan üniver­site, eğitim, ekonomi, kalkınma ilişkisi üze­rine bir değerlendir­me yapmak istiyorum.

Günümüz dünyasın­da ekonomik kalkınma ve refah devleti kavramları, eği­tim politikalarının ve üniversite­lerin önemini vurgulamaktadır. Eğitim politikaları, insan kapasi­tesini artırarak ekonomik büyü­meyi desteklerken, üniversiteler ise bilgi ve inovasyon üretimiy­le kalkınmayı tetiklemektedir.

Ekonomik kalkınma, bir ülke­nin ekonomik büyüme ve refah düzeyini artırmaya odaklanır­ken, refah devleti ise vatandaşla­rın temel ihtiyaçlarına erişimini sağlayan sosyal politika önlem­lerini içermektedir. Bu iki kavra­mın birleşmesi, eğitim politikala­rı ve üniversitelerin rolünün orta­ya çıkmasını sağlar.

Hedefe ulaşmada üniversiteler kilit rolde

Ekonomik kalkınma ve büyü­me, bir ülkenin refah seviyesini artırmak ve toplumsal gelişimi sağlamak için temel hedeflerdir. Bu hedeflere ulaşmada eğitim po­litikaları ve üniversiteler kilit bir rol oynamaktadır. Ekonomik kal­kınma ve büyüme için eğitim poli­tikalarının ve üniversitelerin na­sıl bir etkileşim içinde olduğudur.

Eğitim politikalarının ekono­mik kalkınmaya etkisi eğitim po­litikaları, bir ülkenin ekonomik kalkınmasını doğrudan etkileyen stratejik araçlardır. Bu politikalar, insan sermayesinin geliştirilme­si, teknolojik ilerlemelerin hızlan­dırılması ve inovasyonun teşvik edilmesi gibi çeşitli yollarla eko­nomik büyümeye katkıda bulunur.

İnsan sermayesinin gelişti­rilmesi: Eğitim, bireylerin bil­gi ve becerilerini artırarak iş gü­cü piyasasında daha nitelikli hale gelmelerini sağlar. Yüksek nite­likli iş gücü, üretkenliği artırır ve ekonomik büyümeyi destekler.

Teknolojik ilerlemeler: Eği­tim politikaları, bilim ve teknolo­ji alanında eğitim veren kurumları destekleyerek teknolojik ilerleme­lerin hızlanmasına yardımcı olur. Bu, yenilikçi ürün ve hizmetlerin geliştirilmesine ve ekonomik de­ğer yaratılmasına olanak tanır.

İnovasyonun teşviki: Eğitim, bireylerin yaratıcı ve yenilikçi dü­şünme becerilerini geliştirir. İno­vasyon, ekonomik büyümenin iti­ci güçlerinden biridir ve eğitim politikaları, bu süreci teşvik eden bir ortam yaratır. Üniversitele­rin ekonomik kalkınmadaki rolü üniversiteler, eğitim politikaları­nın uygulandığı ve ekonomik kal­kınmaya doğrudan katkı sağlayan önemli kurumlardır. Üniversite­ler, araştırma ve geliştirme (Ar- Ge) faaliyetleri, bilgi transferi ve iş gücü yetiştirme gibi çeşitli yollar­la ekonomik kalkınmayı destekler. Eğitim politikaları, ekonomik kal­kınmanın anahtar bileşenlerin­den biridir.

İyi bir eğitim siste­mine sahip olan ülkeler, nitelikli işgücü yetiştirerek üretim süreç­lerini iyileştirirler. Bu da üretim verimliliğini artırır, rekabet gücü­nü yükseltir ve büyümeyi tetikler. Gelişmiş ülkeler, eğitim politika­ları ile insanların işgücü piyasa­sında yeteneklerini geliştirmele­rine olanak sağlamıştır. Örneğin, Finlandiya gibi ülkeler, yüksek nitelikli öğretmenlerin istihdam edildiği, öğrenci merkezli ve tek­noloji destekli eğitim sistemleri ile başarılı sonuçlar elde etmiştir.

Üniversiteler de ekonomik kal­kınma ve refah devletinde önem­li bir role sahiptir. Üniversiteler, bilgi üreten ve aktaran kurum­lardır. İyi bir üniversite sistemi, araştırma ve geliştirme faaliyet­lerini teşvik ederek inovasyo­nu artırır. Bunun sonucunda ye­ni teknoloji ve bilgi üretilir, yeni işletmeler kurulur ve ekonomik büyüme gerçekleşir. Örneğin, Silikon Vadisi gibi teknoloji yo­luyla zenginleşmiş bölgelerdeki üniversiteler, girişimciliği teşvik ederek ve öğrencilere geniş bir bilgi birikimi sunarak büyük bir etkiye sahiptir.

Eğitim politikaları ve üniver­siteler, aynı zamanda toplumsal refahı artırmak için önemli araç­lardır. Eğitim politikaları, sosyal eşitsizlikleri azaltarak toplumsal refahı artırır. Eğitim, yoksulluk sarmalından kurtulma, sağlık, istihdam ve demokrasiye erişim gibi birçok alanda fırsat eşitli­ği sağlar. Üniversiteler ise sosyal hareketlilik ve yaşam boyu öğ­renme fırsatları sunarak bireyle­rin refahını artırır.

Ülkemizde üniversite sanayi iş­birliğinin yetersizliği, ekonomi­nin ihtiyaç duyduğu kalifiye insan kaynakları ile üniversitelerin me­zun yapısındaki farklılık temel ya­pısal sorun olarak devam etmek­tedir. Unutulmamalıdır ki yüksek teknoloji ürün üretimi, katma de­ğerli ürün ihracatı konusundaki zaaflarımız eğitim sistemimizin ve yüksek öğretim yapımızın işlev­selliğinin artırılmasına bağlıdır.

Tüm bu ilişkiler sürecinde ül­kemizin uzun vadeli büyüme perspektifinin planlaması ile üniversite kontenjanları arasın­daki ilişkiyi canlandıramazsak, ihtiyaç duyulan yetkinliklerde insan kaynağı bulunamazken, ba­zı yetkinliklerde ise insan kayna­ğı fazlası olarak dengesiz bir ya­pıyı ortaya çıkaracaktır. Bu dö­nemde olduğu gibi…

Devlet yeterli kaynak ayırmalı

Bu süreçlerde tabi ki gözden uzak tutulmaması gereken konu­lardan biri de; ara eleman ihtiya­cının günümüzde geldiği nokta ve bu konuda yetersiz insan kay­nağı yaratılamamasıdır. Unutul­mamalıdır ki üniversite kantitatif bir kurumsal yapıdan çok kalita­tif özellikleri ile ekonomiye kat­kısı maksimize olur. Toplumun Ar- Ge, inovasyon ve otomasyon yönüyle gelişiminin paydaşı Üni­versiteler olacaksa bu konuda dev­let politikası ve özel sektörün te­şebbüs gücünü bu yönde kullanıl­ması ancak etkinlik yaratacaktır. Sonuç olarak, ekonomik kalkınma ve refah devleti hedefleri için eği­tim politikaları ve üniversitelerin önemi büyüktür.

Eğitim politika­ları, nitelikli işgücü yetiştirerek üretim süreçlerini iyileştirirken, üniversiteler ise bilgi ve inovas­yon üreten kurumlar olarak kal­kınmanın itici gücü olmaktadır. Bu nedenle, devletlerin eğitim po­litikalarına ve üniversitelere ye­terli kaynak ve destek sağlaması, ekonomik kalkınma ve toplumsal refahın başarısını sağlamak için önemlidir.

Son söz: Emretmeden yönete­biliyorsanız lidersiniz demektir. Lao Tzu

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomide senaryolar 02 Ekim 2024