Ekonomik gidişattan kimse hoşnut değil
Aslında zaten şu koşullarda gerek tüketici kesim, gerek üreticiler yani reel kesim “Aman ne güzel, ekonomide her şey yolunda gidiyor” deseydi, bu tuhaf olurdu.
Ekonomide tüm kesimlerin kendine göre bir dizi sorunu var; ama ortak ses aynı:
“Gidişat iyi değil ve bu ekonomik tablo bizi karamsarlığa sürüklüyor.”
Geçtiğimiz hafta içinde tüketici güven endeksi, sektörel güven endeksleri ve reel kesim güven endeksi açıklandı. Kasım ayına ilişkin bu endekslerin hiçbirinde mi önceki aya göre iyiye gidiş olmaz; olmamış! Tüm endekslerde ortaya konulan tablo gidişatın olumsuz yönde olduğunu gösteriyor.
Birkaç gün önce yazdık; tüketici güven endeksi kasım ayında 65.2 ile bu yılın en düşük düzeyine indi. Tüketici güveni, darbe girişiminin yaşandığı geçen yılın temmuz ayından bile daha aşağıda bulunuyor.
Tüketici güven endeksi kasımda ekime göre yüzde 3.2 geriledi. Endeksi oluşturan alt endekslerde de genel olarak olumsuz bir gidişat var.
Hanelerin maddi durum beklentisi yüzde 2.8 kötüleşti. Genel ekonomik durum beklentisindeki kötüleşmenin oranı yüzde 3.7. İşsizlikle ilgili beklenti endeksi kasımda ekimle aynı düzeyde kaldı, kötüye gitmeyen tek gösterge bu oldu. Tasarruf etme ihtimaline ilişkin endekste ise ekime göre tam yüzde 14.4’lük bir gerileme gözlendi.
Tüketicinin ekonomiye bakışı böyle. Hatırlatmakta yarar var; eğer endeks 100’e ulaşırsa tüketici kötümserlikten kurtulmuş ve iyimserliğe adım atma noktasına gelmiş olacak. Ama kasımda 65.2 olan endeksin yüzde 53 arttığı takdirde 100’e ulaşılabileceğini de unutmayalım. Yani 100 düzeyindeki endeks, çok ama çok uzağımızda. Dolayısıyla vatandaşın kötümserlikten kurtulabileceğini beklemek de çok “iyimser” bir düşünce...
Reel kesimin bakışı
Merkez Bankası’nın açıkladığı reel kesim güven endeksinin ortaya koyduğu tablo da pek parlak değil. Reel kesim güven endeksi kasım ayında 106.3’e geriledi. 106.3’lük endeks, şubattan sonraki en düşük düzeye işaret ediyor.
Reel kesimin ekonomiye bakışı kasımda nasıl mı oluştu, biraz detaylı aktaralım.
Kasım endeksinin ekim endeksine göre değişimi olarak mevcut durumdaki sipariş miktarı 0.3 puan, gelecek üç aydaki üretim hacmi ve yine gelecek üç aydaki toplam istihdam 6.4 ve 4.7 puan, son üç aydaki toplam sipariş miktarı 10.1 puan, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı 4.2 puan, genel gidişat endeksi ise 4 puan geriledi.
Artış gösteren tek kalem 2.5 puanla sabit sermaye yatırım harcamasına ilişkin endeks. Mamul mal stok miktarı endeksi de 1.4 puan arttı ama bu artış olumlu değil, tersine olumsuz bir gidişat anlamına geliyor.
Ya sektörel endeksler
TÜİK tarafından açıklanan sektörel güven endeksleri de olumlu bir gidişata işaret etmiyor. Aksine, bu endekslerde de gerileme var.
Ekim ayında 101.1 düzeyinde bulunan hizmet sektörü güven endeksi kasımda 99.7’ye, perakende ticaret sektörü güven endeksi 104’ten 99.9’a, inşaat sektörü güven endeksi ise 84.2’den 82.4’e indi.
Bu endeksleri oluşturan alt kalemlerde de genel olarak gerileme yönünde bir eğilim dikkati çekiyor.
Örneğin perakende ticaret sektörü güven endeksi kapsamında son üç aydaki iş hacmi ve satışlarda ekime göre yüzde 10’luk bir gerileme söz konusu. Aynı endeks kapsamında stokların da yüzde 2.4 arttığı görülüyor.
Hizmet sektörü güven endeksi kapsamında son üç aydaki talep yüzde 2.5 düşmüş, yine son üç aylık dönemdeki iş durumu yüzde 1.8 oranında gerileme göstermiş.
Üç maymunu oynayanlar var
Devletin resmi verileri ortada. Hiçbir ekleme yapmadan tabloyu olduğu gibi ortaya koyuyoruz. Ama devletin ürettiği resmi verilere bile siyasi kaygılarla akılları sıra “sansür” uygulayan “kraldan çok kralcılar” var.
Merkez Bankası, TÜİK ya da bir başka kuruluş pek hoşa gitmeyecek bir veri mi açıkladı; kafalarda başlıyor bir çatışma, bir iç hesaplaşma.
“Bunun haber değeri yok ki...”
Ama epey azalmış olsa da serde gazetecilik var. İç ses itiraz ediyor: “Olmaz olur mu canım, baksana resmi bir veri, bu haber yapılmaz mı, yapılır aslında da!”
“Ama bunu haber yaparsak tepki çekeriz.”
“Yapmazsak da tepki çekeriz de o tepkiyi verecekler kimin umurunda ki.”
“Öyleyse yasak savarcasına küçücük koyalım haberi, olsun bitsin...”
Ne güneş balçıkla sıvanıyor, ne gerçekler birileri görmezden geliyor diye yok oluyor...