Ekonomik gerçekler ve siyasetçinin ikilemi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü


Prof. Dr. İhsan ERSAN - Ege Gübre yönetim kurulu üyesi

Geçenlerde ilginç bir rüya gördüm! Rüyamdaki ülke yılın ilk çeyreğinde %7,4 büyümüş, oldukça iyi bir performans! Yalnız ne var ki büyüme büyük ölçüde üretimden değil de parasal genişlemenin etkisiyle tüketimden kaynaklanmış. İthalattaki %15.6’lık artışa karşılık ihracat sadece %0.5 artmış. Cari açık rasyosu %6.2 gibi rekor bir düzeye ulaşmış! Büyüme sağlıklı ve sürdürülebilir mi? Pek değil! Yılın 3’üncü çeyreğinde eksi büyüme pek de şaşırtıcı olmayacak gibi! Bu zaten çift hanelerdeki işsizliğin daha da yükselmesi demek! Kur Merkez Bankası'nın son bir aydaki 500 baz puanlık faiz artışına karşın, artışlarının başladığı seviyenin üzerine çıkmış. Gelişen ülkeler ortalamasının yaklaşık dört katına ulaşan enflasyon konusunda neredeyse umutlar kesilmiş. Faizde durum daha da vahim! Tahvil faizleri son dokuz yılın zirvesine çıkarken, mevduat faizleri hızla yükselmiş, kredi bulabilen büyük şirketler %25’lere sevinir olmuşlar. Kredi derecelendirme kuruluşları art arda not düşürürken son olarak Moody’s 16 bankanın notunu kırarak sağlam bankacılık algısına gölge düşürmüş. Jeopolitik riskleri hep yüksek olan rüyamdaki ülke son dönemde geçirdiği seçim ve referandum maratonundan iyice bunalmış, geniş halk yığınlarında bezginlik ve umutsuzluk hakim olmuş!

Küresel uyarı sinyalleri mi?

Eski IMF baş ekonomisti Kenneth Rogoff rüyamdaki ülke ile beraber Arjantin’deki kur şoklarını yeni bir küresel krizin uyarıcı sinyalleri olarak değerlendiriyor. Adı sık sık krizlerle birlikte anılan, 1816 yılındaki bağımsızlığından beri tam sekiz kez borçlarını ödeyemeyip temerrüde düşen Arjantin Fed faizlerinin yükselmesi ile gelişen piyasalardan fon çıkışlarının hızlandığı konjonktürden olumsuz etkilenmiş, faizlerin rekor düzeydeki %40’lara yükseltilmesine, rezervlerin 10 milyar dolar erimesine karşın pesonun yılbaşından beri değerinin beşte birinden fazla değer yitirmesini önleyememiş, enflasyonun %25’lere fırlaması üzerine IMF’in kapısını çalmak zorunda kalmıştır. Halkın ciddi tepkisine karşın IMF ile 50 milyarlık bir stand-by anlaşması imzalayan Macri yönetimi 2001 krizi sonrası tabiri caizse ”teneke çalınarak” ülkeden kovulan Fon’dan medet umar hale gelmiştir!

Italy-exit

AB’nin üçüncü büyük ekonomisi İtalya da mart ayındaki seçimlerden sonra tam anlamıyla bir siyasal kaos ortamına girmiştir. “Beş Yıldız Hareketi”nin aşırı sağcı” Lig partisi” ile oluşturduğu koalisyonun Başkan Materelli tarafından veto edilmesi siyasal krize yol açsa da sonuçta iki parti güç bela anlaşmışlardır. Mecliste sadece 14 fazla sandalyeye sahip yeni hükümetin de özünde tek paraya karşı olduğu, kamu açıkları ve devalüasyonlara dayalı eski günlere özlem duyduğu söylenebilir. Galiba rüyamdaki ülke gibi İtalyanlarda zor ve karmaşık sorunlara kolaycı çözümleri seviyorlar. Öyle olmasaydı diz boyu skandallar ve yönetim hatalarına karşın hala Berlusconi’den medet umulur, AB, tek para ve göçmen karşıtı bu koalisyona şans tanınır mıydı? İtalya’da yaşanan ve AB’nin geleceği konusunda piyasaları endişelendiren bu son siyasal krizin kökeninin de ekonomik olduğu göz ardı edilmemelidir. Yıllardır büyüyemeyen, düşük verimlilik ve katı iş gücü piyasası ile ekonomik reformları savsaklayan ülkede işsizlik çift hanelerde, ulusal gelir ise 2008 krizi öncesinin %5 altında seyretmektedir. 2.23 trilyon euro ile en fazla borçlu ülkeler arasında yer alan İtalyan borcunun çevrilememe riski alacaklı Avrupa bankalarının ciddi endişe kaynağıdır.

Siyasetçinin ikilimi

Fed’in faiz artışları sonrası Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yıl sonunda tahvil alım programını bitirip, 2019 ortalarında faiz artırımlarına başlayacak olması, Trump’ın ısrarla sürdürdüğü ticaret savaşları ve de İtalya riski küresel ekonomide daralma ve zorlu koşullara işaret etmektedir.

Bu büyük resim ışığında bir an rüyamdaki ülkede seçim sürecinde siyasetçilerin havada uçuşan vaatleri aklıma geldi! Bir yanda bozulan makro ekonomik göstergeler, rafa kalkan yapısal reformlar, gelişen ülkeler ortalamasının yaklaşık dört katına ulaşan cari açık rasyosu, bir türlü dizginlenemeyen enflasyon ve yükselen faizler öte yanda bu yıl bulunması gereken yaklaşık 240 milyar dolar! Bir yanda tatlı vaatler ve umutlar öte yanda katı istikrar önlemleri, ”sıkılması gereken kemerler” ve de istenmez ama yıllar sonra ilişkileri kopardık diye övündüğümüz IMF’in çalınan kapısı! Tıpkı Arjantin gibi! Gel de bunu seçmene anlat! Gerçekten içinden çıkılması zor bir durum. Kan ter içinde uyandım, iyi ki siyasetçi değilim diye derin bir oh çektim!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar