Ekonomik fiyatlar sunacak, havayolunun rakibi olacak

Kerim ÜLKER
Kerim ÜLKER Perde Arkası [email protected]

Kamil Koç Otobüs Firması'nı satın alarak Türkiye’ye adım atan Almanya merkezli FlixBus’ın kurucularından André Schwämmlein, “Filosunda 1.000’den fazla araç, 4 bine yakın çalışanı bulunan bir şirkete sahip olduk. İlk kez bu kadar köklü ve büyük bir markayı alıyoruz” dedi. ABD ve Avrupa pazarında var olan FlixBus’ın bu satın almayla Asya’ya da adım attığını bildiren Schwämmlein, “Bizim ABD’deki rakiplerimiz Delta ve Amerikan Airlines gibi şirketler oldu. Türkiye’de de havayolu taşımacılığı ile rekabete girme hedefindeyiz” diye ifade etti. Türkiye’nin karayolu taşımacılığında en önemli markası ve 93 yıllık geçmişi olan Kamil Koç, 2013 yılında fon şirketi Actera Grubu’na satılmıştı. Aradan geçen 6 yılın sonunda Kamil Koç Otobüsleri el değiştirdi ve Avrupa’nın karayolu taşımacılığında en önemli firmalarından FlixBus’a devredildi.

Filosunda 1.000’den fazla araç bulunan, 4 bine yakın çalışana sahip Kamil Koç markası Türkiye’nin hemen hemen her bölgesine yayılmış 60 şehirdeki 700 satış noktasıyla hizmet veriyor. Yılda 20 milyondan fazla yolcuyu taşıyan Kamil Koç’un satılması, son dönemde önemli bir kriz yaşayan şehirlerarası otobüs firmaları için de önemli bir adım oldu. Geçtiğimiz ay satış görüşmeleri tamamlayan FlixBus’ın devralındıktan sonra kurucularından André Schwämmlein ile bir araya geldik.

İmzaların henüz kurumadığı görüşmemizde FlixBus’ın Türkiye’ye yönelik beklentileri, hedefleri ve Kamil Koç markasının geleceğini konuştuk.

6 YILDA 100 MİLYON YOLCU TAŞIDI

Almanya’da şehirlerarası otobüs işletmeciliğinin serbestliği sonrasında faaliyete geçen FlixBus aslında oldukça yeni bir şirket. 2011’de Daniel Krauss, Jochen Engert ve André Schwämmlein isimli 3 genç girişimci tarafından kurulan FlixBus, operasyonlarına ise yasağın kaldırılmasının hemen ardından 6 yıl önce başladı.

Şu anda Avrupa ve Amerika kıtasında 30 ülkede faaliyet gösteriyor. Schwämmlein’in verdiği bilgilere göre 2 bin noktada 350 bin sefer yapan Flixbus 6 yıllık sürede 100 milyondan fazla yolcu taşıyor. Filosunda 2 binden fazla otobüs bulunan firmayı Schwämmlein, bir otobüs şirketinden daha çok bir teknoloji platformu olarak tanımlıyor. Kendine has programları ile mobilite temelinde kurulan FlixBus’ı Hollanda ve Belçika’da bulunduğum sırada deneyimleme şansı bulmuştum. Schwämmlein, deneyimlerimi sorduğunda öncelikle kaliteli hizmet verdiklerini ve ekonomik fiyatlarda bilet satışı gerçekleştirdiklerini söyledim. Türkiye’de de Kamil Koç ile benzer uygulamaları hayata geçireceklerini dile getiriyor.

“Kamil Koç ile ilk kez Asya pazarına girdik” diye söze başlayan Schwämmlein, “2-3 yıldır Türkiye pazarını yakından takip ediyorduk. Türkiye’de otobüs şirketleri kendilerini yenilemekte zorlanıyorlar” diyor.

“AVRUPA’DAKİ ALGIYI YIKTIK”

Müşterinin isteğine göre bir planlama yapacaklarını anlatan Schwämmlein, “Türkiye’deki yasal çerçeveler içerisinde bir fiyatlama politikamız olacak. Tıpkı Avrupa’da ve ABD’de yaptığımız gibi daha ekonomik satışlar ve kampanyaları devreye alacağız” diye konuşuyor.

Çünkü FlixBus’ın stratejisinde “erken alan az öder” önemli bir yere sahip. Avrupa ve ABD’de otobüs yolculuğunun birkaç yıldır düzenli ve organize olduğunu dile getiren Schwämmlein, “Avrupa’da bazı ülkelerde özellikle otobüs algısı Türkiye’den kötüydü. 7 yıl önce gençler otobüsle yolculuk etmekten çekiniyordu. Kaliteli ve güvenli değildi. Şimdilerde ise gençlerin neredeyse tamamı FlixBus’ı deneyimlediler. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız araştırmada yüzde 100’e yakın oranda marka bilinirliği var. Türkiye’de de benzer bir süreci yaşayacağız. Otobüsü tekrar sevdireceğiz” diyor.

Aldığımız en köklü ve büyük şirket

FlixBus’ın hedefi oldukça yüksek. ABD’de özellikle havayolu şirketleriyle rekabete girdiklerini anlatan Schwämmlein, “Bizim oradaki rakiplerimiz Delta ve Amerikan Airlines gibi şirketler oldu. Türkiye’de de havayolu taşımacılığı ile rekabete girme hedefindeyiz” diye ifade ediyor. Schwämmlein ile sohbetimiz Kamil Koç markasına geliyor. 1.5 yıldır bu sürecin başladığını vurgulayan Schwämmlein, “93 yıllık bir markayı almak kolay değil. Oldukça sevilen ve tutulan bir marka. Bundan sonra da bu algıyı artırarak sürdürmek istiyoruz. Bu kadar büyük bir satın alma daha önce yapmamıştık. Hem tarihi hem de yolcu kapasitesiyle bize önemli bir değer katacak” diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar