Ekonomik durgunlaşmanın belirleyici olması önlenemiyor!
Gelişmiş ve gelişen tüm ekonomilerin para otoriteleri faiz düşürüyor. Olumsuz beklentileri geçici de olsa tersine çevirmek için her yol deneniyor; fakat olmuyor! Para otoritelerinin verebileceği ağrı kesicilerin, bu aşamadan sonra ağrıları dindirebileceğine itibar edenlerin sayısı hızla azalıyor.
Küresel kriz döneminden bu yana ilk kez tanık olmaya başladığımız veya tekrarlanma eğilimine girdiği için adını koyabildiğimiz eğilimler, geleceğe ilişkin algıları olumsuzlaştırıyor. Aşırı iyimser ve yapay piyasa eğilimleri, ekonomideki durgunlaşma yönlü beklentilerin yönünü değiştiremiyor; para politikasının gevşetileceği yönündeki mesajlar tüketim ve yatırım eğilimlerindeki gerilemeyi tersine çeviremiyor. Borç-alacak zincirinde kırılma riski arttıkça güven bunalımı derinleşiyor, sorunlar açığa çıkıyor ve yapay zorlamaların geri tepmesi olasılığı güçleniyor. İncelen korku duvarları, özellikle bazı gelişen ekonomileri hiç istenmeyen şekillerde sarsıyor ve küresel ölçekte sistemik kırılganlığın tahammül sınırlarını fazlası ile zorladığı gerçeğini ifşa ediyor!
Başka bir deyişle küreselleşme eğiliminin küresel pazarı genişlettiği dönemin koşulları ile bugünküler arasında dağlar kadar büyük farklar var! Küresel pazar genişlediği hızla daralıyor ve mevcut yaklaşımlar ile bunu terse çevirmek mümkün olamıyor. Oyun alanı hızlanarak daralmak durumunda kalıyor. Finansal eğilimler, artık ekonomik beklentiler üzerinde etkili olamıyor; kendi kendini besleyemeyen finansal zorlamalar geri tepiyor. Gelir ve servet dağılımlarındaki bozulma, aktarım mekanizmalarını felç ediyor. Ticaret savaşları ve yaptırımların bu sonuçlar üzerinde etkili olduğu kesin; fakat ortadan kalkmaları düzelmeye yardım edemiyor!
Gelişmiş ve gelişen tüm ekonomilerin para otoriteleri faiz düşürüyor. Olumsuz eğilim ve beklentileri geçici de olsa terse çevirmek için sözel veya eylemli her yol deneniyor; fakat olmuyor! Para otoritelerinin verebileceği ağrı kesicilerin, bu aşamadan sonra ağrıları dindirebileceğine itibar edenlerin sayısı hızla azalıyor ve bunun sonucu olarak Merkez Bankalarının araç bağımsızlığı konusu anlamını yitiriyor! Küreselleşmeciler tarafından tanımlanmış kurallı piyasa tanımının hareket alanı hızla daralıyor, önermeleri tutmuyor, destekçileri her şeylerini kaybetme yolunda hızla ilerliyor. Gelişen ekonomilerden başlayan sivil itaatsizlik dalgaları yaygınlaştıkça, söz konusu kesimlerin özgüven sorunları derinleşiyor.
Bu aşamadan sonra günü kurtarmak için maliye politikalarının daha aktif kullanımı, alternatifsiz seçenek olarak gündeme geliyor. Kamu harcamaları artırılmasa durgunlaşma hızlanacak ve gelişmeler kontrol dışına çıkacak! Enflasyon canavarını hortlatacak şekilde bütçe açıklarını büyütmek ise sistemik çöküşü hızlandırarak istikrarsızlığı besleyecek! Kamu açıklarını düşük tutmak için yeni vergiler salınması ise, ya sivil itaatsizliği veya sistemik güvensizliği patlatacak! Başak bir deyişle maliye politikası açısından, kurallı piyasa anlayışına uygun bir hareket alanı olmadığını söylemek kimsenin işine gelmiyor.
Sistemin çarkları artık olageldiği gibi dönemiyor. Riskten kaçınma eğilimini biraz daha ötelemenin, biraz daha zaman kazanmak adına uzatmaları zorlamanın giderek zorlaştığı gözleniyor. Radikal değişimden kaçınmak adına ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya çalışmanın biriktirdiği enerji, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını haykırıyor. ABD para otoritesinin eylem ve söylemleri ise çok kısa vade dışında tehlikenin büyümesini önleyemiyor!
Benzer çelişkilerin tetiklediği olumsuz baskıları, bizde kısmen yaşıyoruz! Umut ve heyecanımız azalırken korkularımız büyüyor; kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan çoğunluk açısından ise korku duvarları inceliyor! 2020 mali yılı için saptanmış büyüme hedefi ve diğer önlemler kimseye güven vermiyor; bu varsayıma göre çatılacak bütçe açığı hedefi de muhtemelen ciddiye alınmıyor. Fakat para otoritesi bu hedeflerin yakalanmasını mümkün kılacak bir para ve kur programı hazırlamak durumunda kalacak ve yıpranışı hızlanacak! Bu büyük belirsizliklerin farkında olanlar tüketim ve yatırımını kısacak, yabancılar ise muhtemelen ülkemizdeki risklerini azaltmaya çalışacak. Yapay piyasa eğilimleri, bu olumsuzluklara yenik düşecek ve birikmiş enerji ek sıkıntıların sebebi olabilecek!
Ayrıca dikkate alınması gereken bir konu daha var! Ekim ayı genelinde küresel ölçekte yaşanan sivil itaatsizlik kapsamına girebilecek bazı gelişmeler, hem kırılgan olarak bilinen ekonomileri zorluyor ve hem de küresel kırılganlığı daha önce görülmemiş seviyelere sıçratıyor. Küresel ekonominin daralmaya devam edeceği biliniyor, fakat beraberinde yaşanacakları kimse düşünmek bile istemiyor! Hayal tacirliği şebekesinin üyeleri, durumlarına uygun yeni ve inandırıcı masal üretemedikleri için iflasa koşuyor!