Ekonomik büyümeden ekonomik krize doğru…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

► Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme,

► 2 trilyon dolar milli gelire ulaşma,

► Kişi başına milli geliri 25 bin dolara çıkarma,

► İhracatta 500 milyar dolar hedefe ulaşma,

► İşsizlik oranını yüzde 5’lere indirme,

► İstihdam sayısını 30 milyona çıkarma.

Bu hedefleri hatırlıyoruz galiba. Bundan 6-7 yıl kadar önce galiba 2011 yılı Ocak ayında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya konulmuş iddialı ekonomik hedeflerdi.

Söz konusu hedefler iddialı olabilirdi, belki de çok gerçekçi değildi. Ama vizyoner olma, ülkenin önünü görme ve ülkeyi belli hedeflere ulaştırma heyecanı vardı. Hani karıncanın hicaza yola çıkması gibiydi; belki hedefe ulaşılamayabilirdi ama o hedef uğrunda can verilebilirdi. Açıkçası bundan sadece birkaç yıl öncesine kadar, özellikle 17, 25 Aralık 2013 tarihi öncesinde Türkiye’nin siyasi istikrarına bağlı olarak ekonomik istikrarı vardı. Hükümet genelde olaylara ve konulara hakimdi; sokağın seyrini görüyordu, piyasaların nabzını tutuyordu. Yani hükümetin orta ve uzun vadeli hedefleri vardı. Bunların içinde, moda deyişle piyasaların satın aldığı, 2023 yılı hedefleri vardı.

Başta kronikleşen ve karmaşıklaşan Suriye krizi olmak üzere; Rus uçağının düşürülmesi, 2015 yılında yapılan iki seçimin toplumda yarattığı sallantı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yerini Binali Yıldırım’a bırakması, Hollanda ve Almanya ile restleşme, AB’nin Türkiye’ye karşı aldığı tutum nedeniyle artık 2023 hedefleri hayal olmuştu.

Zaten gerçekçi olmayan 2023 hedeflerini artık hükümet de telaffuz etmekten kaçınır hale gelmişti. Şimdi artık bu yeni koşullarda yeni ekonomik hedeflere ve özellikle onarım politikalarına ihtiyaç vardı. Nitekim hükümet bu noktada bazı önemli adımlar atmaya başlamıştı. Tam bu konulara bakılmak istenirken yeni krizlerimiz ortaya çıktı:

► Menfur 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yaşandı. Ülkenin adeta kimyası bozuldu.

► İçeride terörle mücadelede yok etmeye dönük yeni bir faza geçildi.

► Suriye krizi daha da derinleşince ve yeni uluslararası oyuncular ya da taraflar devreye girince konu operasyon sürecine dönüştü.

► Türkiye’nin kırmızıçizgisi ve hassas noktası konumundaki kürtlerin, Mesut Barzani liderliğinde Kuzey Irak’ta referanduma gitmesi bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümeti aynı noktaya geldi.

► Zaten Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ile diyalogsuzluk devam etti.

► Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de Amerika ile vize sorunu çıktı. Amerika, geçtiğimiz pazar akşamı Türkiye’nin misyon şefliklerinde göçmen olmayan Türklere verdiği vizeleri durdurduğunu açıkladı, Türkiye’de işin doğası gereği aynı söylemle karşılığını verdi. Dolayısıyla yeni bir sorunumuz daha oldu ki bu sorun da çok sıkıntı yaratacak bir konu niteliğine sahip.

Bütün bu gelişmeler sonucunda doğal olarak ekonominin seyri değişti. Ekonomide istikrarın ve gelişmenin yerini istikrarsızlık ve hatta endişe aldı. Şöyle ki;

► Bütçe açığı ciddi boyutlara ulaştı, 47 milyar lira bütçe açığı hedefi hayal olunca 83 milyar liraya çıkarılan iç borçlanma yetkisi Meclis’e sunuldu,

► Bu gelişmelerin de etkisiyle döviz kurları aldı başını gitti, son bir ayda dolar kuru yüzde 11-12 dolayında fırladı,

► Enflasyon iki haneye demir attı,

► İşsizlik de tüm tedbirlere rağmen artış yönünde seyrini sürdürdü,

► İhracatta bir artış olmasına rağmen hala eski hedeflere ulaşılamadı,

► Hazine’nin borçlanma ihtiyacı ortaya arttı,

► Faizler ciddi bir şekilde arttı, döviz cinsi yatırım kredileri faizleri bile yüzde 9-10 düzeyine yükseldi, Türk Lirası mevduat faizleri yüzde 14 bandına oturdu.

Son 6-7 yıl öncesine uzanan süreçte belirlenen ekonomideki hedefler ve istikrar artık yok. Ekonomide büyüme yerine krizlere çare arayışları var.

Krizden çıkışın ekonomik tedbirlerinin daha farklı olacağı açık. Vatandaştan daha çok fedakarlık isteneceği ortada. Zira krizlerden çıkışın bir yerlere çıkarılacak faturası olmak durumunda.

İşte bu noktada da çok uzun zaman kalmayan ve hatta baskın halinde gelmesi muhtemel 3 önemli seçim kaygısı gündeme geliyor. Nitekim sadece bütçeye gelir sağlamasını hedefleyen motorlu taşıtlar vergisi ile ilgili artışın engellenmesi de bu sinyalleri veriyor.

Sözün özü, artık bu farklı ve çok yoğun gündemde ekonomiyi öne çıkarmak çok zor. Çıkarılsa da süreci ve sonuçları çok kolay olmayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar