Ekonomik belirsizlikler gölgesinde sürdürülebilirlik

Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER
Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER dilekleblebici.teker@dunya.com

Dünya çok karışık bir düzende seyredi­yor. Trump koltuğa gelirken savaşları bitireceği demecinin aksine, hem jeopolitik riskleri tırmandırıyor hem de ekonomilerde dalgalanmalara neden oluyor. Kararları sa­bit de değil. Bu nedenle çoğu tahmin ve stra­tejinin ömrü de epey kısalıyor. Dünya birkaç yıl aralıklarla önemli türbülanslara maruz kaldı. 2008 küresel kriz sonrasında yaşadı­ğımız pandemi, ardından Rusya-Ukrayna savaşı ile başlayan güvenlik temelli ekono­mik dalgalanmalar ve şimdi Trump öngörü­lemezliği gölgesinde ABD-Çin kaynaklı re­kabet; küresel düzende yeni bir döneme gi­rildiğine de işaret ediyor.

Küresel raporlar küresel ekonomide olumsuz bir senaryoya işaret ediyor

IMF en son raporunda, küresel büyüme ora­nı tahminini yüzde 3.3 olarak açıkladı ve bu öngörü tarihsel ortalama olan yüzde 3.7’nin al­tında kalmış oldu. JP Morgan da ABD temelli bir resesyonun yakın olduğunu vurguladı. Kü­resel Merkez Bankaları enflasyon riskinin al­tını çizdi. Özetle, küresel ekonomik görünüm zayıf seyrederken, sıcaklığını koruyan enflas­yon ve yüksek seyretmesi muhtemel faiz oran­ları, Dünya koşullarını zorlayıcı kılmakta. Ko­şullar böyleyken, güvenin düşük, belirsizliğin yüksek seyrettiği bu gibi dönemlerde şirketler de, günü kurtarma refleksiyle uzun vadeli he­deflerini ertelemeye devam ediyor.

Sürdürülebilirlik bu gündemde liste dışı kalır mı?

Sürdürülebilirlik kavramı çok konuşulu­yor. BM Kalkınma hedefleri gelecek nesilleri güvence altına almayı amaçlarken, AB Yeşil Mutabakatı ihracatçılar için yeni bir döneme işaret ediyor. Uluslararası Sermaye Piyasala­rı Birliği yeşil ve sürdürülebilir finans ürün­lerine yönelik tanımlamalar yapıyor. Dünya Ekonomik forumu en son birkaç yıldır top­lantılarında çevresel ve toplumsal sorunla­rın ekonomik sorunlardan daha büyük risk­ler oluşturduğunun altını çiziyor. Devletler çeşitli inisiyatifler ve rehberlerle sürdürüle­bilirlik olgusuna ışık tutuyor. Tüketim ve ya­tırım alışkanlıkları da yeşil ve sürdürülebilir şirketlere kayarken, konu artık bir lüks tercih ya da şirketlerin havalı görünme dürtüsünden öte, ekonomik dalgalanmadan çıkış ve kalıcı refahı temsil ediyor. Fakat, Dünya gündemi çoğunlukla fiyat istikrarı, büyüme, istihdam ve borçlanma gibi makro koşullara odaklanır­ken, uzun vadeli ekonomik ve toplumsal kal­kınmanın en temel taşı olan sürdürülebilirlik kavramı hak ettiği kadar konuşulmuyor.

Türkiye’de önemli adımlar atılıyor ama yol uzun

Türkiye de bu olumsuz küresel tablonun dı­şında değil. Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve gelir dağılımındaki bozulmaya bir de bizde­ki siyasi gerilimler eklendiğinde, bireyler temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken şirketler de olduğu kadarıyla işletme sermayelerini fi­nanse etmeye çalışıyor. Finansa erişim zor ve kısıtlı. Mesela bu Perşembe MB faiz kararı ge­lecek. MB bu şartlarda faiz indirimini şimdilik rafa kaldırmış olmalı. Özetle finansa erişim bir sorunken, şirketlerin ESG felsefesi ile inovatif düşünce refleksini geliştirmesi ve uzun vadeli projeksiyonlar yapması daha da zorlaşıyor.

Finans sektörünün önemi de eğitim ihtiyacı da artıyor

Sermayenin yönlendiği projeler inovas­yonun da nereye evrileceği konusunda bir ipucu veriyor. Yeşil, mavi ve sosyal tahviller, etik yatırım, ESG kriterlerine dayalı fonlar ve finans alanına son yıllarda girmiş bu ya­tırım araçları hak ettikleri kadar bilinmiyor. Devlet’lerin direktif ve teşvikleri önemli bir katalizör. Türkiye’de önemli adımlar atılıyor. SPK, BORSA ISTANBUL, BDDK işin finan­sal piyasalar tarafında önemli rehberler ya­yınlıyor. Ama yine de başka somut ihtiyaçlar ortada. Mesela, net sıfır karbon hedefi için yol haritasından, muhasebe meslek men­suplarının eğitimine, vergi düzenlemeleri­ne, ESG skorlamada somut derecelendirme faktörlerinden, şeffaf denetim mekanizma­sına ve raporlamaya kadar çoklu faktörlerin sürdürülebilirlik sistemine entegre edilmesi gerekiyor. Öte yandan, kamunun da harcama ve yatırımlarında yeşil dönüşüm ve döngüsel ekonomi kapsamında kendi attığı adımları­nın anlatılması, daha geniş kitlelerin özendi­rilmesi açısından da önem arz ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyah Kuğu 26 Mart 2025
Kripto baharı mı? 15 Ocak 2025