Ekonomide ‘zor yıl’ oldu

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ naki.bakir@dunya.com

Naki Bakır

Küresel ekonomik aktivite 2022’ye göre daha sönük geçse de birçok ülkenin yılın başında öngörülenden daha iyi performans sergilediği, enflasyonun çoğu ekonomide düşüş trendine girdiği 2023, Türkiye için ise ekonomi karnesindeki kırıkların yeterince düzeltilemediği ‘zor’ bir yıl oldu.

Enflasyonun ve kurların ateşinin yükseldiği, dış ticaret açığı ve kronik cari açık sorununun devam ettiği 2023 yılında, rekor tutarda artırılan ek vergilere rağmen bütçe açığı büyüdü. Şubat ayında yaşanan büyük depremlerin maliyeti ve genel seçimlerin kamu mali dengelerini bozucu etkisinin de yaşandığı 2023 yılında, özellikle ekonomide literatür dışı uygulamaların etkisiyle ilk yarıda makro ekonomik dengelerdeki bozulma arttı.

İkinci yarıda ise yeni ekonomi yönetiminin ‘rasyonal zemine’ çekmeye yönelik gittiği radikal politika değişikliğine rağmen toparlanma sınırlı kaldı. Yılın başında öngörülen makro hedefler büyük oranda saptı ve eylül ayında hazırlanan Orta Vadeli Program’la (OVP) önemli oranda revize edildi. Şu ana kadar alınan verilere göre olası yıllık gerçekleşmeler revize hedeflere uyumlu olsa bile yılın başındaki vizyonla tamamen zıt bir tablo oluştu.

Büyümede hedef küçüldü

Bu yıl GSYH büyüme oranı başlangıçta yüzde 5 olarak hedeflenmişti. İlk iki çeyreğin yüzde 4 ve yüzde 3,9’luk büyüme gerçekleşmelerinin belli olmasından sonra hazırlanan yeni OVP’de yıllık büyüme hedefi yüzde 4,4’e revize edildi. Geçen ay açıklanan 3’üncü çeyrek büyüme oranı ise yüzde 5,9 olarak gerçekleşti ve ilk dokuz aydaki milli gelir büyümesi yüzde 4,7 oldu. Yılın tümü için öngörülen büyüme hedefinin tutması için son çeyrek büyümesinin yüzde 3,8 olması yetiyor.

Son çeyrekte daha yüksek bir büyüme gelmesi durumunda ise yıllık hedef aşılacak. Ancak yılın ikinci yarısından itibaren başlatılan sıkı para politikası ile tüketimi kısıcı önlemler, esas olarak tüketime dayalı yaşanan büyümeyi baskılıyor. 2022’de 10 bin 659 dolar olan, bu yıl için başlangıçta 9 bin 485 dolar olarak öngörülen kişi başına milli gelir, revize hedefe göre 12 bin 415 dolar olarak öngörülüyor.

Başlangıçta 265 milyar dolar öngörülen yıllık ihracat hacmi, gidişata bakılarak OVP revizyonunda 255 milyar dolara çekilirken, 345 milyar dolar öngörülen ithalat da 367 milyar dolara yükseltilmiş, yıllık dış ticaret açığı
beklentisi 80 milyar dolardan 112 milyar dolara çıkmıştı.

Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre ilk on bir aylık gerçekleşmede ise ihracat 232,9 milyar, ithalat 332,8 milyar ve dış ticaret açığı 99,8 milyar dolar oldu. Başlangıçta yüzde 76,8 öngörülen, OVP’de yüzde 69,5’e revize edilen ihracatın ithalatı karşılama oranı da ilk on bir ay itibarıyla yüzde 70 düzeyinde gerçekleşti. Giderek dozu artan tüketimi kısıcı önlemlerin ithalatı baskılayıcı etkisi son aylarda sınırlı da olsa hissedilmeye başladı. Buna rağmen yılın tümünde açığın 100 milyar doları aşarak, OVP beklentileriyle uyumlu ancak başlangıç hedeflerinin üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor.

Cari açık sorunu devam ediyor

2022 yılında 48,4 milyar dolarla GSYH’nin yüzde 5,3’üne ulaşan cari işlemler açığının 2023’te 22 milyar dolarla yüzde 2,5’i düzeyine çekilmesi hedeflenmişti. OVP sürecine kadar olan gerçekleşme bununla uyumlu seyretmediği için eylül ayında yıllık cari açık hedefi 42,5 milyar dolara revize edilerek GSYH’nin yüzde 4’ü düzeyinde öngörüldü. Yılın ilk on ayına ilişkin alınan sonuçlara göre ise cari açık bu dönemde 40,7 milyar dolar oldu. İthalatta gerileme eğiliminin devam etmesi durumunda yıllık cari açığın revize hedefle uyumlu, ancak başlangıç hedefinin çok üzerinde gerçekleşeceği görülüyor.

Cari açığı büyüten faktörlerin başında enerji ve altın ithalatı geliyor. 2023’te 85 milyar dolardan 71 milyar dolara revize edilen yıllık enerji ithalatının ilk on ay itibarıyla 57,2 milyar; 17,5 milyar dolardan 15,2 milyar dolara revize edilen ‘net’ altın ithalatının ise aynı dönemde 17,3 milyar dolar olduğu görülüyor.

Bütçe hedefi

Bu yıl bütçe büyüklüğü başlangıçta 4 trilyon 469,6 milyar, bütçe gelirleri 3 milyar 810,2 milyar ve bütçe açığı 659,4 milyar lira olarak öngörülmüş, ancak şubat ayındaki depremlerin yol açtığı ek kaynak ihtiyacı dolayısıyla temmuzda çıkarılan ek bütçe ile ödenekler 1 trilyon 119,5 milyar lira artırılarak 5 trilyon 5891 milyar liraya; bütçe gelirleri de 1 trilyon 71,2 milyarı vergiden, 48,3 milyarı da diğer yollardan olmak üzere, aynı tutarda artırılarak 4 trilyon 929,7 milyar liraya yükseltilmişti.

Yeni OVP’de ise bu yıl ek bütçe ile oluşan toplam bütçe ödeneğinin de yetmeyeceği ve toplam bütçe harcamasının bu düzeyi 973,5 milyar lira aşarak 6 trilyon 562,6 milyar liraya ulaşacağı tahmin edildi. OVP tahmininde bütçe gelirleri için ek bütçe ile oluşan 4 trilyon 929,7 milyar liralık düzey ise değişmedi. Böylece ek bütçe ile oluşan büyüklüklere göre 659,4 miiyar lira olan bütçe açığının da bu hedefi 973,5 milyar lira aşarak 1 trilyon 632,9 milyar lira olacağı öngörüldü.

Ancak bu yıl ilk on bir ay itibarıyla bütçe gerçekleşmeleri ile OVP hedefleri arasında uyumsuzluk ortaya çıktı. On bir aylık bütçe geliri yüzde 83 artışla 4 trilyon 660,5 milyar liraya ulaşırken, bütçe harcamaları yüzde 102,2 artışla 5 milyar 193 milyar lira oldu. On bir aylık bütçe açığı geçen yılın aynı dönemine göre 25 katlık artışla 532,4 milyar liraya çıkmasına rağmen, OVP’de öngörülen yıllık 1,6 trilyon liralık açığa göre düşük kaldı. Yılın tümü için öngörülen tutarlara ulaşılması için aralık ayında 1 trilyon 369,6 milyar liralık bütçe harcaması yapılması, bütçe gelirlerinin 369,2 milyar lirada kalması ve bir ayda 1 trilyon 100,5 milyar liralık ekstra bir açık verilmesi gerekiyor.

Kurda sert dalgalanma

Israrla faizi baskılama yaklaşımının ters tepmesinin etkisiyle tasarruf sahiplerinin dövize yönelişi, ilk yarıda kurları yükseltti. Özellikle temmuz ayında yaşanan kur şoku ekonomide tüm dengeleri alt üst etti. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre yıla 18,7 TL’den başlayan dolar kuru, temmuzda 26 lirayı aştı. İzleyen aylarda artış ivmesi görece normalleşen kurlar eriştiği yüksek platodan aşağı gelmedi.

Yükseliş eğiliminin hız keserek devam ettiği ağustosta Merkez Bankası döviz alış kuruna göre dolar 27 lirayı, yeni bir yükseliş dalgası yaşanan ekimde 28 lirayı geçti, 27 Aralık itibarıyla 29,3 TL oldu. Geçen yılın ortalamasında 16,6 TL olan dolar kuru, bu yıl 1 Ocak-27 Aralık dönemi ortalamasında 23,7 TL düzeyinde oluştu. Bu da dolarda TL’ye karşı yıllık nominal bazda yüzde 42,8 değerlenme anlamına geliyor

Özel tüketime 2 sert fren

2022’de yüzde 17,8 olan ve bu yıl yüzde 10,9 düzeyinde beklenen özel tüketim artışının 2024’te yüzde 3,5’e düşürülmesi hedefleniyor. Kamunun tüketimi ile birlikte 2022’de yüzde 16,3 olan, bu yıl yüzde 10,3’e gerilemesi beklenen toplam tüketim artışının da 2024’te yüzde 3,6’ya düşmesi öngörülüyor. Sıkı para politikası ile tek haneli enflasyon yanında amaçlanan bir diğer sonuç da son iki yılda hızla büyüyerek ekonomik dengeleri sarsar hale gelen cari işlemler açığının küçülmesi. Bu yılın tümünde 42,5 milyar dolarla GSYH’nin yüzde 4’ü düzeyinde gerçekleşmesi beklenen cari açığın 2024’te 34,7 milyar dolarla yüzde 3,1’i düzeyine indirilmesi hedefleniyor.

2024 yılına ilişkin dış ticaret hedefleri ise yeterince iddia taşımıyor. 267 milyar dolarlık ihracat ve 372,8 milyar liralık ithalatla bu yıl beklenen tutarlara yakın hedefler ortaya konulurken, 105,8 milyar dolarla yüksek düzeyde dış ticaret açığı bekleniyor. Gelecek yıl enerji ithalatı 77,3 milyar dolarla yüksek düzeyini korurken, net altın ithalatının 12,5 milyar dolara düşmesi öngörülüyor. OVP’de 2023 için 1,6 trilyon lira öngörülen merkezi yönetim bütçe açığının 2024 yılında büyümeye devam ederek 2,7 trilyona çıkması bekleniyor.

Ekonomide 2024 vizyonu

Ekonomi yönetiminde haziran başında gerçekleşen değişim sonrası 2023’ün ikinci yarısında adeta fragmanı görülen ‘sıkı para’ esaslı radikal politikaların asıl 2024’de hayata geçeceği, ekonomi çevrelerinde hâkim görüş. Yeni ekonomi yönetimince hazırlanan ‘2026’da tek haneli enflasyon’ iddialı yeni OVP ile son yıllarda büyümenin ana kaynağı olan ve enflasyon ve cari açığı büyüten özel tüketime sert fren öngörülüyor. Öngörülen parasal sıkılaştırma önlemlerinin başında kredilere kısıtlama geliyor.

Ancak çeşitli sosyal kesimlerin beklentileri dolayısıyla yerel seçimler öncesi sıkılaştırıcı politikaların somut uygulamalarına düşük olasılık gözüyle bakılıyor. Sıkılaştırmaya yönelik politikaların 2024’ün kalan üç çeyreğine damgasını vurması bekleniyor. Bu yıl yüzde 65’e ulaşacağı beklenen TÜFE bazında enflasyonun 2024’te sert bir düşüşle yüzde 33’e indirilmesi hedefleniyor. Böylece ‘2026’da tek hane’ nihai hedefiyle çıkılan yolda, enflasyona karşı mücadelenin asıl Mart 2024’deki yerel seçim sonrasına sertleşmesi bekleniyor. 2024’te tüketimi frenleyici politikalar paralelinde yüzde 4’le önceki yıllara göre daha düşük bir büyüme hedefleniyor. GSYH’nin ilk kez 1 trilyon doları aşması beklenirken, TL ve dolar cinsi milli gelir hedefleri 2024’te öngörülen ortalama dolar kurunun 36,8 TL olduğunu gösteriyor. Kişi başına milli gelirin ise 12.875 dolara yükseleceği öngörülüyor

Enflasyonda yüksek ateş

2023-2025 dönemine ait bir önceki OVP’de 2023’te tüketici fiyatları (TÜFE) bazında enflasyon yüzde 24,9 olarak öngörülmüştü. Ancak enflasyonun seyri bununla uyumlu gitmedi. Eylülde açıklanan 2024-2026’e ait yeni OVP’de yıllık enflasyon hedefi yüzde 65’e revize edildi. Merkez Bankası da başlangıçta yüzde 22,3 olan yıllık enflasyon tahminini temmuzda yaptığı revizyonla 35,7 puan artırarak yüzde 58’e ve kasımda da 7 puan daha artırarak yüzde 65’e çıkardı.

Ocak-kasım döneminde TÜFE bazında kümülatif enflasyon yüzde 60,09’a ulaştı. 3 Ocak’ta açıklanacak aralık ayı gerçekleşmesine göre yılın tümündeki enflasyon belli olacak. Yüzde 65’lik OVP tahmininin tutması için aralıkta aylık artışın yüzde 3,07’de kalması yetiyor. Ancak revize hedef tutsa bile başlangıç hedefi büyük oranda sapmış ve Türkiye, 2023’ü oldukça yüksek bir enflasyonla kapamış olacak. Aralık aylık enflasyonu sıfır bile olsa yıllık oranın yüzde 60’ın üzerinde çıkacağı dikkati çekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kredilerde reel daralma 09 Temmuz 2024