Ekonomide yol ayrımı

Ülkemizde son günlerde yaşananla­rın ardından piyasa ve ekonomi ko­nuşmak gerçekten kolay değil, ancak Ata­türk’ün de dediği gibi vatanını en çok seven işini en iyi yapandır sözünden hareketle, biz de kendi konularımıza odaklanalım.

Ekonomide alınan her kararın arkasında bir siyasi irade vardır. Alınan ya da alınma­yan her kararın da etkileri olduğu gibi ilk planda tam olarak hesaplanamayan ya da arzu edilmeyen yan etkileri de bulunmak­tadır. Yılın ortasında asgari ücrete zam ya­pılmaması enflasyon ile mücadele nokta­sında bir tercihti, yılın sonuna doğru ge­lirken 2025 yılına dair zam oranına dair tartışmalar da bu açıdan önemli ve benzer bir karara imza atacak önemli bir gelişme şüphesiz. Bütçe tasarısında dikkat çeken unsur, asgari ücret artışına resmi tahmin­lere yakın bir oran atfedildiği.

Bilindi­ği üzere TCMB 2025 yılında %14 enflas­yon tahmini ile ilerliyor, daha sonra gelen OVP’de ise beklenen rakam %17.5 olarak dile getirildi. Açlık sınırının 20 bin TL sı­nırına dayandığı bir noktada ve daha 2025 yılına gelinmediği düşünüldüğünde hane halkı nezdinde oluşacak hoşnutsuzluğu öngörmek güç değil. Ayrıca normalde zam oranının geride bırakılan yılın enflasyon oranının üzerinde olduğu da unutulmama­lı. Bu yılı %44 civarı bir tüketici enflasyonu ile tamamlarsak, aradaki farkın çok yüksek olduğu aşikar. Dolayısıyla yazının başlığın­da belirtmeye çalıştığım yol ayrımı da bu­rada yatıyor.

Ya henüz seçimlere çok var, öncelik çalışanın alım gücü kaybını da göze alarak enflasyonla mücadele denecek ya da sosyal devlet olmanın gerekliliği yaşanabi­lir minimum bir geliri ücretlilere sunma­yı gerektirir bakış açısıyla %30-%40 ara­lığında bir zam yapılacak. Tabii ikinci yol tercih edildiği takdirde, yılın ilk aylarında gerçekleşecek enflasyon oranı yıl sonu tah­minlerini boşa çıkaracak. Peki çözüm ne, bazı kurumların raporlarında da dile getir­diği gibi düşük gelir grubuna maaş harici sosyal yardımlar ya da transfer harcamala­rı gerçekleştirmek. Kolay mı hiç değil, an­cak kolayı tercih ederek bir yere varamadı­ğımız da apaçık ortada herhalde.

Son olarak hafta içinde Ankara’da ger­çekleşen hain terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rah­met ve yaralılarımıza da acil şifalar dileye­rek yazıyı noktalamak istiyorum.