Ekonomide yol ayrımı büyüme mi enflasyon mu?

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

Ekonomi yönetiminin ve en son OVP’nin hedefleri değerlendirildiğinde özellikle 2024 yılında büyüme ile enflasyon arasında bir tercihte bulunmak gerekecektir.

Umarım bu konuda enflasyonu düşürmeye yönelik sözlü ifade edilen politikaların önceliği devam eder. Ancak elbette ki bu konuda bir fatura karşımıza çıkacaktır. Buna göre de fırsatlar ve tehditler olacaktır.

2024 yılına yönelik fırsatlar ve tehditler Riskler:

OVP’nin temel riski siyasetin 2024 mart seçimlerinden sonra dezenflasyon politikasına devam edip Ortodoks ekonomi politikaları ile süreci yönetilmesinde göstereceği irade olacaktır. Bu konuda test seçim sonrası mevcut programın revize edilmesi ile gerçek bir sıkı para politikası uygulanması ve enflasyon düşürücü tercihlerin büyüme önceliğinin önüne geçmesi ile ölçülecektir.

Ayrıca ekonomi yönetiminin devamlılığı da bir diğer parametredir. Programın riskleri olarak yabancı sermaye kaynaklı finansmanın büyümeyi karşılarken enflasyon ve cari açığın düşmesini sağlayacak olması bu konuyu riskli hale getirmektedir.

Yabancı sermaye girişi programın oturduğu temellerden biri olarak karşımızdadır. Burada ülkemizin CDS primi ve rating notu da belirleyici olacaktır. İhracat konusu sadece kur politikası olarak değil dış pazarların etkinliği açısından da önem taşımaktadır. 2024 yılı global piyasalarda büyüme hedeflerinin aşağı yönlü revize ve durgunluk beklentileri yönüyle bir diğer programın riskini oluşturmaktadır.

Fırsatlar: Program başlı başına yerli ve yabancı ekonomi aktörleri gözünde bazı düzeltici uygulama ihtiyacı bir yana fırsat yaratmaktadır. Global piyasalarda hala risk iştahı ile yatırım fırsat arayışları devam etmektedir. Özellikle gelişmiş ekonomilerde faiz artışı sonlandığında arayışlar gelişmekte ekonomilere dönecek Türkiye içinde fırsatlar daha reel hale gelecektir.

 Bölgenin enerji merkezi olması yönüyle ve Lojistik aktarım süreçlerinin yaratacağı ek fırsatlarla oluşacak döviz arzının fırsatları büyümenin finansmanına destek olacaktır. Ayrıca bu süreçte kazananlar ve kaybedenler olarak değerlendirirsek, Öngörülen politikalar devam edeceği varsayımında 2024 yılında kazananlar ve kaybedenler.

Kaybedenler: İthalatçılar, iç talep ağırlıklı satış yapanlar, sürekli kredi ile finansmanını yapan firmalar, ciroyu arttırmayı nakit yetersizliğine tercih eden firmalar, yatırımlarını ağırlıklı yabancı kaynakla finanse eden firmalar, düşük ve orta gelirli toplum kesimleri…

Kazananlar: İhracatçılar, ithal girdi ağırlığı düşük faaliyette bulunan sektörler, öz kaynak ağırlıklı faaliyetlerini finanse eden firmalar, nakit performansı yüksek firmalar, sermaye kazancı ağırlıklı olan toplum kesimleri…

Büyüme ve enflasyon dilemması

Büyüme ve enflasyon arasındaki ilişki, ekonomik aktivite düzeyindeki değişikliklerin fiyatlar üzerindeki etkilerinin bir sonucudur. Türkiye'de büyüme arttıkça enflasyon da artar. İthalat bağımlılığı ve düşük katma değerli dış ticaret yapısı ile arz talep dengesizliği ve kamu finansman sorunu enflasyonda belirleyicidir. Son yıllarda Türkiye’de hızlı bir şekilde büyüme yaşanmıştır ancak aynı zamanda enflasyon da yüksek seviyelerde kalmıştır. Bunun bir nedeni, yüksek büyüme oranlarının talebi artırması ve bu da fiyatları yükseltmesidir.

Ayrıca, Türkiye’de döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji fiyatlarındaki artışlar ve vergi artışları da enflasyonu etkileyen diğer faktörler arasında yer almaktadır. Bu nedenlerle, Türkiye ekonomisi için enflasyonla mücadele etmek ve büyümeyi sürdürmek için ekonomik politikaların doğru bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.

Merkez Bankası faiz oranlarını düzenleyerek enflasyonu kontrol altına almaya çalışırken, hükümet de bütçe politikaları ve yapısal reformlarla büyümeyi desteklemelidir. 2024 yılının açmazı. Doğru bir para politikası uygulanması, ekonomik büyümeyi desteklemek için önemlidir. Bu, faiz oranlarının ve para arzının ekonomik büyüme hedeflerine uygun bir şekilde ayarlanması anlamına gelir. Bu nedenle, merkez bankaları, enflasyonu kontrol altında tutmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek için para politikalarını ayarlayabilirler.

Ayrıca, para politikasının yönetimi, ekonomik büyümenin öngörülen hedeflere uygun bir şekilde gerçekleşmesi için de önemlidir. Bu nedenle, para politikası düzenli olarak gözden geçirilmeli ve gerektiğinde düzenlenmelidir. Sonuç olarak, doğru para politikası yönetimi, ekonomik büyümeyi destekleyerek ve kontrol altına alarak ekonomik istikrarı sağlar.

Bu nedenle, hem merkez bankalarının (bağımsız politikalarla) hem de siyasi otoritelerin, para politikasını objektif kriterlerle popülist olmayan yöntemlerle ve düzenli olarak gözden geçirmeleri gerekir.

Son söz: Ekonomide bedelsiz sefa olmaz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomide senaryolar 02 Ekim 2024