Ekonomide yarının başarısı bugün verilen karar ve tercihlerdir

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

Yaz aylarına girdiğimiz bugünlerde açıklanan ekonomik göstergeler Tür­kiye’nin yavaşlayan bir eko­nomik sürece girdiğini gös­termektedir. Bu gösterge­lerle ilgili örnekleri aşağıda değerlendireceğim. Ancak burada bazı tespitleri yap­mak isterim.

a)Ekonomide yavaşlama­nın sonuçları toplumun tüm kesimlerinin paylaşımına tabi olmalıdır.

b)Alınan ve alınması beklenen kararlarda gecikme yaşanmakta­dır. (Vergi konusunda ve diğer pa­rasal araçlarla ilgili olarak genel bir programın açıklanmaması ve bu konulardaki spekülatif yorumların etkisiyle piyasalarda dalgalanma­nın yaşanması)

c) Mevcut uygulanan politikala­rın şu anda bile yönetilmeyen yan etkileri görülmeye başlanmıştır.

(ithalat artışı, ihracat fiyatlamasın zorlaşması, alt ve orta gelir grupla­rının bu döneme kadar ki faturanın tek sahibi olarak görülmesi…)

Gözüken temmuz ve ağustos ay­larında birçok uygulama, kural ve değer değişikliğinin olacağı yönün­dedir. Dolayısıyla yaz ayları ve son­rası ekonomide hissedilir yavaşla­ma görülecektir.

Bu değerlendirmeleri yapmam da etkili olan birkaç göstergeyi si­zinle paylaşmak istiyorum.

1- Sanayi üretimi (Tablo 1)

Büyümenin öncü göstergelerin­den olan sanayi üretimi yıllıkta-yüzde 0,07 küçülürken, aylıkta ise yüzde 4,9 küçülmüştür. Özellikle 2023 Nisan ayında küçülme oldu­ğu düşünülecek olursa küçülmenin seviyesi daha net gözükmektedir. Ayrıca alt sektörler itibariyle de­ğerlendirildiğinde de imalat sana­yinin aylıkta yüzde 5,3, yıllıkta ise yüzde 1,5 küçülmesi dikkat çekici­dir. Sanayi üretiminin bu gelişimi ihracat faaliyetlerinin de üretim de etkisinin sınırlı kaldığı ve ihracat fiyatlamasının yaşattığı olumsuz etkinin bir yansıması olarak görül­melidir.

2- İş gücü göstergeleri (Tablo 2)

Ekonominin belki de en perfor­manslı göstergesi olarak kabul ede­bileceğimiz işsizlik, nisan 2024’te yüzde 8,5 seviyesine indiğini gör­mekteyiz. Tabii burada konuyu de­ğerlendirirken iki yönlü bakmak gerekecektir a) 2021 Eylül’ünden beri istihdam temel hedef olmuş ancak sürdürülebilir kaynaklarla yapılamadığından enflasyon fatu­rası çıkmıştır. b) Manşette işsizlik yüzde 8,5 seviyesine düşmekle bir­likte alt başlıkları pozitif bir sonuç olarak değerlendirmeyi zorlaştır­maktadır.

İstihdam verisinin belki de man­şete taşınan işsizlik rakam kadar önemli olan iş gücüne dahil olma­yanların sayısıdır. Bu sayı işsizlik yüzde 0,1 seviyesinde düşerken atıl iş gücü oranı Nisan 2024’te yüzde 3,1 artarak yüzde 27,2 olmuştur.

3- Cari işlemler dengesi (Tablo 3)

Türkiye ekonomisinin en kritik ve döviz üzerindeki baskıyı yapan gösterge olması yönüyle önem ta­şımaktadır. 2024 Nisan sonu itiba­rıyla cari işlemle açığı eksi 16 mil­yar 125 milyon dolar olmuş, bu açık geçen seneye göre yüzde 55 azal­mıştır. Ancak yukarıda da belirt­tiğim gibi uygulanan ekonomi po­litikasının belki de en riskli tarafı değerlenen TL’nin ihracat fiyatla­masında getirdiği etki olmaktadır. Bunun sonucu olarak da aylık Ca­ri açık değerleri artmaya devam et­mektedir. Yaz aylarındaki turizm gelirleri bunu belli ölçüde denge­lese bile sonbahar ile kur etkisi ya­ratma potansiyeli taşımaktadır.

4- Açılan-kapanan şirket sayıları ve konkordato

Ekonomideki aktiviteyi göster­mesi açısından önemli bir gösterge olan açılan kapanan şirket sayıla­rında son üç yılın ocak-nisan döne­mi değerlendirildiğinde açılan sa­yıdaki azalış ve kapanan şirket sa­yısındaki artış dikkat çekmektedir. Burada temel etki işletmelerimizin işletme sermayesi ihtiyacını kre­di ile döndürme alışkanlıklarının kredi maliyetlerinin artması ile zorlaşması hatta ulaşılamaz olma­sının bir sonucunu görmekteyiz.

Tablo 4'te Mayıs 2024 sonu iti­barıyla konkordato ilan firmaların sektörel dağılımı görülmektedir. Özellikle İnşaat ve tekstil sektörü­nün konkordato ilanında dikkat çe­kici yönde önde olduğudur. Bu du­rumu değerlendirdiğimizde ihra­cat zorluğu, işletme sermayesi ile artan faizlerin talepte meydana ge­tirdiği etkinin sonuçları olarak de­ğerlendirebiliriz. Bugünkü göster­geler çerçevesinde firmalarımızın ve bireylerin daralan bir piyasa ile kredi ulaşılabilirliğinin zorlaşacağı bir finans yapısı ile daha fazla karşı karşıya kalacaklarıdır. Ancak eğer tüm bu süreçler ortak paydada top­lumsal paylaşım içinde karşılanırsa 2025 Haziran aylarında daha den­geli bir piyasa ile karşılaşacağımızı ifade edebilirim.

Son söz: Ön yargı; hayata kirli bir camdan bakıp, her şeyi kirli bilmek­tir. La Edri

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomide senaryolar 02 Ekim 2024