Ekonomide sil baştan

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Önemli ve bir o kadar hareketli geçen bir haftayı geride bırakmaya ve bayramı karşılamaya hazırlanıyoruz. Ramazan bay­ramı tatili de, 3 günlük süre idari izin kap­samına alınarak 9 güne çıktı. Pek çok olayın yaşandığı bu 10 günün ardından ortalık bir süre sakin kalacak görünüyor. Olayın siyasi değerlendirmesi veya hukuksal boyutu daha çok uzun süre tartışılacak şüphesiz, ancak ekonomi üzerindeki etkisi sadece konuşul­mayla kalmayacak, etkisini fazlasıyla gös­terecek.

Elbette akıllarda pek çok soru var; Merkez Bankası tarafından döviz kurların­daki ani artışın önüne geçebilmek için döviz rezervlerinin önemli bir kısmının piyasaya sürülmesi sonrası politikaların devam edip etmeyeceği, önümüzdeki dönemde kurlar­da nasıl bir değişimin olacağı, enflasyon ve para politikaları üzerindeki etkileri akla ilk gelenler.

Önceki gün Merkez Bankası Başkanı Fa­tih Karahan yaptığı bir konuşmada, piya­sa kuralları içinde gerekli adımları proaktif olarak aldıklarını ve almayı sürdürecekleri­ni, talep koşullarının dezenflasyon süreci­ni bozmasına izin vermeyeceklerini ve ka­rarlılıklarını sürdüreceklerini vurgularken, piyasalarda yaşanan gelişmelerin finansal varlıklarda değer kayıplarına neden olduğu­nu dile getirdi.

Karahan’ın, piyasaların istik­rarlı işleyişinin sürdürülmesi için çift yönlü iletişim kanallarının sürekli açık tutulacağı­nı ve fiyat istikrarını sağlamak için sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla sürdürü­leceğini belirtmesi, şu ana dek sürdürülen politikaların yok sayılarak sil baştan olma­sına izin vermemek amaçlı olduğunu anla­mak zor değil. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ise Merkez Bankası rezerv­lerinin yeterli seviyede olduğunu belirterek, yaşanan olaylar sonrasında kısmi etki söz konusu olabileceğini ve bütçede alınacak tedbirlerle telafi edilebileceğini dile getir­di.

Yılmaz, kısa vadeli dönemsel bir etkinin abartılarak yıllık bir etki gibi hesaplanması­nın da yanlış sonuçlara sebebiyet vereceğini belirterek ekonomiye neredeyse hiç de etki­si olmamış gibi bir tavırla konuya yaklaştığı­nı gösterdi.

Ekonomide son on gün

İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında, TL dolar karşısında 42 seviyelerini gördü. Merkez Bankası, dalgalanmayı kontrol altına almak için yaklaşık 25 milyar dolar rezerv sa­tışı yaptı ve dolar/TL kuru 38’e geriledi.

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi yüzde 8,72 dü­şüşle 9.860 puana geriledi. Ülke risk primini gösteren CDS oranları 380 seviyelerine ulaş­tı. En önemli etkilerden biriyse TL gecelik fa­iz oranlarındaki yükselişti. Yüzde 46 civarın­da görünürken, Takasbank para piyasasında yüzde 47-48 bandında seyrediyor. Döviz re­zervlerindeki azalmanın önemli etkilerin­den bir tanesi ise kredilerde oldu.

Ortaya çı­kan tablo kısa vadeli mevduat faizlerine ve daha da önemlisi iş dünyasının umutlanmaya başladığı kredi faiz oranlarına da hızla yansı­dı ve özellikle MB reeskont kredileri de şu an­da kullanılamaz seviyeye ulaştı. Nisan ayında MB’nın faiz kararının önceki aylara göre çok daha zor geçeceği kesin. Bu şartlar altında fa­iz indirimi olsa bile, gecelik faizlerin normal seyrine dönmeden yapılacak bir indirim pi­yasaya çok da geçmeyecektir.

Her şey yeniden mi başlayacak?

Sıkı para politikalarından vazgeçileceği­ni pek de tahmin etmiyoruz. Çok fazla açık­lamada bulunmasa da Mehmet Şimşek’in de politikaları sürdürme gayreti içerisin­de olacağını anlamak mümkün.

Ancak ne olursa olsun, piyasaların 19 Mart öncesine dönebilmesi zaman alacaktır. Önemli hu­suslardan bir tanesinin de yabancı portföy yatırımcılarının riskten kaçınma refleksi olduğunu atlamamak gerekiyor. Bu durum orta vadede yabancı sermayenin ülkede de­vamlılığı ve yeni gelecek yatırımların üze­rinde etki yaratabilir. Dış ticaret açısından bakıldığında ise ülkelerin vereceği tepkiler sonuçlara tesir edebilir. Gelinen noktada si­yasetle ekonominin ne denli içiçe geçtiğini, tüm verilere ne denli yansıdığını çok net gö­rebiliyoruz.

İktidar yahut muhalefet olma­larından bağımsız, siyasilerin alacakları her kararın daha sağduyulu ve ekonomiyi göz önünde bulundurarak atılmasının ne denli önemli olduğunu yaşadığımız günlerden ge­çiyoruz. Çabuk atlatmak ve dış dünyanın da güven duyduğu bir ülke olmamız en önemli arzumuz. Ancak dış dünyanın, dış ticaretin ve gelişmiş ülke olmanın gerekliliklerinin başında ekonomiden de çok iç huzur ve ba­rışın geldiğini de göz ardı etmemek son de­rece önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İkinci sezonun fragmanı 14 Şubat 2025
Ocak ayı dert ayı 07 Şubat 2025