Ekonomide normalleşme süreci bedelsiz olmaz ama bedeli kim öder?
Öncelikle 30 Ağustos Zafer bayramımızı kutlar ve Mustafa Kemal ATATÜRK ile Silah arkadaşlarını minnetle anarım.
Yaşadığımız ekonomik gelişmeler özellikle son Merkez Bankası’nın faiz artırımı ile girmiş olduğu yol beklentilerin daha netleşmesini sağlamaktadır. Tabi ki belirsiz noktalar olmakla birlikte daha görünür bir Merkez Bankası ve faiz aracının yönetimsel etkisi rasyonel politikalar geçişi sağlayacaktır.
Faiz, bir borçlunun borcunu geri ödemesi için ödemek zorunda olduğu ekstra bir maliyettir. Ya da en bilinen ifadesiyle paranın kirasıdır. Faiz oranları, Merkez Bankası politikalarının bir parçasıdır ve ekonomiyi yönetmek için kullanılan bir araçtır. Merkez Bankası, faiz oranlarını artırarak veya azaltarak para arzını kontrol eder.
Faiz oranlarının artırılması, tasarrufların artmasına ve borçlanmanın azalmasına neden olabilir. Böylece talep azalır ve enflasyon düşer. Faiz oranlarının düşürülmesi, borçlanmayı artırarak tüketimi harekete geçirir, talebi artırır ve ekonomiyi canlandırır. Merkez Bankası politikaları, ekonomik istikrarı korumak için faiz oranlarının uygun şekilde ayarlanmasına odaklanır.
Faiz oranları, enflasyonu kontrol etmek ve işsizlik oranını düşük tutmak gibi ekonomik hedeflere ulaşmak için kullanılır. Özetle, faiz oranları Merkez Bankası politikalarının önemli bir parçasıdır ve ekonomik istikrarın sağlanmasında kritik bir rol oynar. Merkez Bankası faiz politikası, genellikle Ortodoks ekonomik politikaların bir parçası olarak görülmektedir.
Ortodoks ekonomi politikaları, ülkenin para arzını kontrol etmek, enflasyonu düşürmek ve ekonomik büyümeyi desteklemek için para politikası, maliye politikası ve dış ticaret politikalarının belirlenmesini içerir. Merkez Bankası faiz politikası, para politikası aracı olarak kullanılan bir araçtır. Merkez bankaları, faiz oranlarını artırarak veya azaltarak para arzını düzenler ve ekonomiyi yönlendirir.
Faiz oranlarının artırılması, kredi faizlerinin yükselmesine ve borçlanma maliyetlerinin artmasına yol açabilir. Bu da tüketici ve işletmelerin harcama ve yatırım yapma eğilimlerini azaltabilir, enflasyonu düşürebilir ve ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Ortodoks politikaların birçok eleştirisi vardır ve bunlar arasında ekonomik eşitsizlik, sosyal adaletsizlik ve sürdürülemez büyüme yer alır. Alt ve orta gelirli toplumsal kesimler bu bedeli öder. Bu sürece alternatif politika önerilerini teşvik etmektedir.
Bunlar arasında Heterodoks ekonomik politikalar, yeşil ekonomi ve sosyal demokrat politikalar gibi yaklaşımlar yer alır. Burada özellikle maliye politikası ve vergi aracının kullanımı buradaki olumsuz semptomların düzeltilmesi için kullanılmalıdır. Türkiye ekonomisi geçmiş uygulamalarında ne yazık ki bu düzeltici politikaları uygulamamış veya uygulayamamıştır.
Enflasyon faiz ilişkisi
Enflasyon ve faiz arasındaki ilişki, ekonomi politikaları için önemli bir konudur. Enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda faizler arttırılırken, düşük bir enflasyon ortamında faiz ler genellikle düşürülür.
Bu nedenle, ekonomi politikaları genellikle enflasyonu kontrol etmek için faiz oranlarını ayarlamaya çalışır. Yeni ekonomi yönetimi de bu amaçla politika tercihinde bulunmaktadır. Umarım bu da devam eder. Bununla birlikte, enflasyon ve faiz arasındaki ilişki kestirilemez bir şekilde işlememektedir.
Faiz oranları arttığında, tüketiciler ve firmalar borçlanma maliyetlerinin arttığını fark ederler. Bu durumda tüketicilerin harcama eğilimleri ve firmaların yatırım eğilimleri değişebilir ve bu, talebin azalmasına neden olabilir.
Bu durumda, talepteki azalma, hizmet ve mal fiyatlarının düşmesine neden olur ve enflasyon oranı düşer. Faiz oranlarının düşürülmesi durumunda ise tüketiciler ve firmaların borçlanma maliyetleri düşer, bu durum da harcama ve yatırım eğilimlerini artırabilir. Bu durumda talep artar ve fiyatlar yükselir, yani enflasyon oranı artar.
Ekonomi politikaları, enflasyon ve faiz arasındaki bu ilişkiyi dikkate alarak, enflasyon ve ekonomik istikrar arasında bir denge kurmaya çalışır. Bu nedenle, ekonomi politikaları genellikle merkez bankalarının faiz oranları ve para politikalarını ayarlamakla görevlidir.
Bu politikaların etkisi, ülkeler arasında ve zaman içinde farklılık gösterebilir, ancak enflasyon ve faiz arasındaki ilişki, ekonomik politikalar için önemli bir kavram olarak kalmaya devam edecektir. Bu politikanın iki senaryosu olacaktır. Seçim öncesi ve sonrası olarak ama her halükarda 2023 yılsonuna kadar faizler artacak (politika faizi %35), enflasyon artacak (%60-65) kur artışı stabilite olacaktır (yılsonu dolar 29,5-30 TL).
Son söz: Toplumlar tercihlerinin sonucu ile vazgeçişlerinin maliyeti arasında sonuçlara katlanır.