Ekonomide normale dönüş
Merkez Bankası'nın daraltıcı para politikalarının sonuçlarını kısmen görmeye başladık. Şubat ayı sanayi üretimi yılık bazda %13,9 artarken, aylık bazda takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış olarak %1,7 geriledi. Sanayinin büyüme hızındaki kısmi yavaşlamayı Merkez Bankası'nın politikalarının başarısı olarak görmek için henüz erken ancak ekonomik büyümede normale dönüşün işaretlerinin geldiği bir gerçek.
Dış ticaret miktar endeksi verileri de ekonomideki kısmi yavaşlamayı destekliyor. Şubat ayında ithalat miktar endeksi aylık bazda %7 düşerken ihracat miktar endeksi %2 yükseldi. Göreceli fiyatlardaki bozulma hacimlerdeki düzelmenin etkilerinin dış dengede hissedilmesini engelledi. Ama veriler büyüme hızının önümüzdeki dönemde makul seviyelere gerileyeceğini haber veriyor.
Ancak kredi verileri talep tarafında bir yavaşlama olduğunu tam olarak desteklemiyor. 25 Mart itibariyle BDDK verilerine göre mali kesim hariç Türk lirası kredilerinde büyüme sene başına göre (yıllıklandırılmış olarak) %23 seviyesinde. Söz konusu düzey ekonomi yönetimi tarafından verilen %20-%25 bandının içinde kalan kabul edilebilir hızda bir büyümeye işaret ediyor. Ancak kamu bankalarının kredilerindeki %15'lik büyümenin sektör rakamlarını aşağı çektiğini vurgulamakta fayda var.
BDDK tarafından açıklanan haftalık rakamlar alınan tedbirlere paralel ticari kredilerin büyümesinde bir yavaşlama başladığını buna karşı tüketici kredilerinin hızlı büyümeye devam ettiğini gösteriyor. Şirketler kesimine verilen kredilerin büyümesi Mart sonu itibariyle yıllıklaştırılmış olarak %21 civarına gerilemiş durumda, buna karşı tüketici kredilerinin ilk çeyrekteki büyümesi halen %34 gibi yüksek bir düzeyde. Söz konusu artış da başı %39 ile ihtiyaç kredilerinin çekmesi hafif rahatsızlık verici.
Ancak para politikasının etkilerinin gecikmeli olarak geleceği düşünüldüğünde toplam kredi büyümesi rakamlarının rahatsız edici olmadığı görülüyor. Merkez Bankası'nın Mart sonunda yaptığı munzam karşılıklardaki şok artışın etkileri Nisan ortasından itibaren görülmeye başlanacak. Karşılık oranlarındaki artış nedeniyle banka bilançolarından 15 Nisan tarihi itibariyle 19,1 milyar Türk lirası çekilecek. Merkez Bankasının APİ yoluyla bu ilave miktarın ne kadarını karşılayacağına bağlı olarak banka bilançolarındaki baskı artacak.
Kredi cephesindeki yavaşlama Nisan ayı sonunda daha net olarak görülecek. Ancak Türkiye'nin yapısal dinamiklerinin kredi büyümesinin yıllık %20'nin altına inmesini zorlaştıracağına inanıyoruz. Kamu kesiminin borçlanma ihtiyacındaki azalma, bankacılık sektörünün kaldıracının düşük olması ve hane halkının görece düşük borçlu oluşu kredi kanalıyla beslenen iç talep ağırlıklı yüksek büyüme için elverişli bir zemin hazırlıyor.
Faizlerin düştüğü bir ortamda net faiz marjlarındaki daralmaya karşı bankalar kredi hacimlerini artırarak karlılığını korumayı hedefliyor. Böyle bir ortamda kredi büyümesini kontrol ederek daraltıcı para politikası uygulamak kolay değil.