Ekonomide ilk 100 günün muhasebesi
Seçimlerin üzerinden bugün itibariyle tam 100 gün geçti. Dünyanın her yerinde yeni hükümetlerin ilk 100 günleri takip edilir ve bir durum değerlendirmesi yapılır.
Ekonomi alanında bu 100 gün içinde önceki dönemden oldukça farklı bir tablo çıktı karşımıza. Zaten resmin böyle olacağı Bakan Mehmet Şimşek’in devir teslim töreninde verdiği “rasyonelleşme” mesajından da belliydi. Sadece Şimşek değil, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da bu dönemde biraz da alanı gereği büyük ölçüde ekonomik konularla ilgilendi.
Birçok toplantılar yapıldı ve sorulan sorularda genelde “Orta Vadeli Program”a atıfta bulunuldu. Kaderin cilvesine bakın ki, hükümetin 100. günüyle OVP’nin açıklanması aynı güne denk geldi. Bu 100 gün içerisinde bizi en çok etkileyen unsurların başında hiç şüphesiz ki vergilerdeki artış yer alıyor.
Diğer taraftan başta krediler olmak üzere genel olarak ülkedeki faizlerin yükselmesi ve özellikle bireylerin seçim öncesinden çok farklı olarak krediye erişimlerinin sınırlı olması da önemli bir değişiklik oldu. KKM konusunun çözümlenmeye çalışılması ve bankacılık regülasyonlarındaki sadeleşme çabasını üçüncü sıraya koyabiliriz.
Merkez Bankası’nın 3 toplantıda 16.5 puan faiz artırması, yıl sonu tahminlerini daha gerçekçi seviyelere çekmesi, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının yüksek olmasına rağmen gerçeğe yakın olması gelecek adına umut veren unsurlar.
Zaten CDS’lerin de 700’lü seviyelerden 370’e gelmiş olması atılan adımların olumlu algılandığının bir yansıması.Fakat madalyonun diğer tarafında işler bana kalırsa olması gerektiği hızda gitmiyor. Türkiye bir türlü herhangi bir yöntemle yabancı yatırımcı çekmeyi beceremiyor. Körfez’e yapılan üst düzey ziyaretler, Şimşek’in yatırım bankacılarıyla görüşmeleri vs. şimdilik sonuç vermişe benzemiyor.
Doğrudan yatırım konusunda zaten beklentilerimiz çok yüksek değil ama sıcak para tarafında bile beklentilerin çok altındayız. Hisse piyasasına yabancı girişi sadece 1,5 – 2 milyar dolara seviyesinde gerçekleşti. Cari açık konusunda da enflasyonda olduğu gibi negatif görüntü devam ediyor. Uygulanan politikanın doğal sonucu olarak da reel sektörde şikâyetler artmaya başladı ve sürecektir de.
Ağustosun sıcak verileri
Bu kapsamda bu hafta ağustosa ait 4 taze veri açıklandı. Enflasyon, dış ticaret rakamları, PMI rakamları ve reel efektif döviz kuru. Aslına bakarsanız açıklanan 4 veri de birbirleriyle bağlantılı, neden sonuç ilişkileri de tek taraflı değil karşılıklı çalışıyor. Yani kurdaki reel değerlenme dış ticareti etkilerden, dış ticaret rakamları da kurdaki gelişmeleri etkiliyor. Aynı ilişki enflasyon-kurda da var.
PMI rakamlarının önemi, durumu en hızlı gösteren veri olmasından geliyor. Ağustos'ta PMI 49 olarak gerçekleşti. Temmuz’da da bu rakam 49.9’du. 50’nin eşik değer olduğunu ve 50 altındaki rakamlarda bir önceki aya göre imalat sektöründe kötüleşme olduğunu not edelim.
Hem Avrupa başta olmak üzere ihracat pazarlarımızda kötüleşen ekonomik ortam hem de içeride sıkılaştırıcı politikaların doğal bir sonucu olarak okuyabiliriz bu durumu. İSO’nun raporunda kötüleşmenin en önemli sebebi firmaların yeni sipariş almakta zorlandıkları ve yeni alınan işlerdeki düşüşün önceki döneme göre hızlandığı belirtiliyor. Bu sipariş düşüşünün en önemli sebebi olarak da güçlü fiyat baskıları gösterilmiş.
Ayrıca TL’nin hızlı değer kaybı ve işçi ücretlerindeki artış da maliyetleri artırıcı unsurlar. Sektörel olarak baktığımızda son dönemde en olumsuz performans gösteren sektörlerin tekstil, giyim ve deri ürünleri olduğunu görüyoruz. En iyi performans ise kara ve deniz taşıtlarında. Otomotiv sektörü ve tekstil sektörüyle yapılan röportajlar ve alınan raporlarda da bu ayrım çok net bir şekilde hissediliyor zaten. Ağustos TÜFE rakamı aylık %9.09, yıllık %58.94 geldi.
Seçim sonrası 3 ayda enflasyon rakamlarımız sırasıyla 3.92, 9.49 ve 9.09. Bu da birikimli 3 aylık %24’lük bir enflasyona işaret eder. Çok açık ki 3 ayda %24 enflasyon yiyen bir ülkenin ekonomisinin diğer hiçbir unsurunun iyi gitmesini beklemek mümkün değil. Reel efektif kur ise ağustosta TÜFE bazlı 52.50 oldu. Geçen ay bu rakam 48.70’ti. Seçim sonrasında ilk defa TL’nin reel olarak değerlendiğini görüyoruz.
Bu dış ticaret konusunda bir miktar sıkıntı yaratsa da enflasyonla mücadele ve dedolarizasyonun sağlanması için önemli bir gelişme. Dış ticaret açığımızsa ağustosta 8.9 mia USD geldi. Önceki aya göre düşüş olsa da bu büyüklükteki bir dış ticaret açığı sürdürülebilir değil. Gördüğünüz gibi temel makro rakamlarda gözle görülür bir iyileşme yok. İyi niyet beyanları var, atılan bazı olumlu adımlar var. Fakat ekonomide bazı kararların sonuçlarını görmek için biraz zaman gerekebiliyor. Bakan Şimşek de bu sebeple biraz daha sabredin diyor. Umarım bu sefer sabrettiğimize değer.