Ekonomi yönetiminin maharetini gösterme zamanı

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Devlet, modern ekonomilerin tabiatı gereği az ya da çok bir ekonomik aktördür. Dev­letin bir tarafta harcamaları, bir tarafta da bun­ların finansmanı için gelirleri olur.

Devletin gelirlerinin büyük kısmını da vergiler oluştu­rur. Devlet tanımı gereği zor kullanma yetkisi­ne sahiptir. Vergi de devletin bu zor kullanma gücüne dayanarak ihdas edilir ve halktan topla­nır. Hal böyle olunca herhangi yeni bir verginin gelmesi ya da mevcut vergilerin artırılması du­rumunda doğal olarak bu vergiye muhatap olan kesimler tepki gösterirler. Bu grupların gücüne bağlı olarak da bu tepkilerin şiddeti belli olur, hatta istisnai de olsa salınması planlanan ver­giden geri adım atılır.

İşte hisse senedi işlem­leri üzerinden alınması planlanan vergi konu­sunda ülkemizde bu istisna yaşandı. Son dere­ce kötü yönetilmiş bir sürecin sonunda hisse senedi işlemlerinden alınması planlanan, son aşamaya gelmiş, on binde bir mi, iki mi olduğu konusunda sadece karar verilmesi kalmış olan vergi ileri bir tarihe ertelendi. Gerekçe de; “il­gili taraflardan gelen geri bildirimler”.

Mehmet Şimşek, en azından X hesabından gerekçenin bu olduğunu duyurdu. Halbuki bu iki haftalık süreçte gerek uluslararası haber ajanslarına fı­sıldayan “yetkili” kişiler, gerekse Sayın Bakan, hatta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yıl­maz bu verginin geleceğini söylemişlerdi. Böy­le önemli bir konuya karar verirken ilgili taraf­ların geri bildirimleri zaten alınmamış mıydı? Kararın etki analizleri yapılıp, toplam etkisinin ne olacağı kestirilip ona göre bu karar verilme­miş miydi? Demek ki öyle yapılmamış.

Süreç kötü yönetildi

Geçen yıl ikinci kere MTV alınması kararı sonucunda da çok büyük tepkiler yükselmişti ama karardan dönülmedi, akaryakıt üzerinde­ki ÖTV’nin artırılması aşamasında da tepkiler duymuştuk ama karar değişmemişti. Zaten gü­nün sonunda vergiyi çıkarmadan dedikodusu­nu yayarsanız illa ki o vergiye muhatap olacak tarafların itirazları olacaktır. Bu itirazlara gö­re de geri adım atacaksanız hiç yeni vergi sala­mazsınız. Devlet olmak; sessizce senaryo, etki analizlerini yapıp kararları almak, sonrasında da bu kararların arkasında durmayı gerektirir.

Bu tarafıyla hisse senedi işlemlerinden vergi alınması konusuna ilişkin süreç kötü yönetildi. Yeni ekonomi yönetiminin göreve geldiği gün­den beri yaptığı icraatları teraziye koyduğu­muzda olumlu tarafın çok ağır bastığını söyle­yebilirim. Fakat yolun biraz kolay kısmını koş­tuk. Yabancıların “low hanging fruit” dedikleri, ağacın alçak dallarındaki meyveleri topladık. İşler çetrefilleşmeye başlayacak bundan sonra. Dolayısıyla son yaşanan olaydaki gibi tökezle­me ihtimali de barındıran konular gelecek eko­nomi yönetiminin önüne. Asıl maharet o za­man ortaya çıkacak.

Yine geldik aynı konuya

Bir diğer husus da Sayın Cumhurbaşka­nı’nın İspanya ve İtalya ziyaretleri sonucu uçakta yaptığı faiz açıklaması. Açıklama şöy­le; “Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Ama bütün me­sele yine geliyor, faiz olayına dayanıyor. İn­şallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma ta­şımış olacağız.”

Sayın Erdoğan, bütün mese­lenin faiz olayına dayanması konusunda son derece haklı. Faizin yüksek olduğu yerde ne yatırım olur, ne uzun vadeli planlama, ne de finansman. Ama cümlenin devamı biraz sı­kıntılı. Şu anda bu kadar yüksek faize maruz kalmamızın ana sebebi enflasyonun yüksek olması. Son çeyrekte enflasyondaki düşüşün faiz indirimi için bir kapı aralayacağını dü­şünüyorum şahsen.

Fakat faizde atacağımız adımlarla enflasyonu daha olumlu bir konu­ma taşımış olmayacağız, enflasyonla mücade­le konusunda attığımız adımlar neticesinde faizi olumlu bir konuma taşımış olacağız. Kal­dı ki şu anda en son ihtiyacımız olan şey eko­nomi yönetiminde söz sahibi olanların faiz indirimlerinden bahsetmeleri. Ciddi bedeller ödenerek bir mücadele veriliyor, eğer prema­türe bir şekilde politikalar meyvelerini ver­meden geri dönüş yaparsak, bu bedelleri bo­şuna ödemiş oluruz. Herkese yazık olur.

Faiz konusunda genel seçimler sonrası ye­ni başkanla küçük bir tökezledik ve belki de tökezlemeseydik daha düşük bir faizle bu sı­kılaşma döngüsünü kapatacaktık. 2023 Hazi­ran’da 6.5 puan, Temmuz’da 2.5 puan ve Ağus­tos’ta 7.5 puan olarak yapılan faiz artırımla­rından bahsediyorum. Oradaki 2.5 puanlık kısa kalmış artırımın sonuçlarıyla muhteme­len hala yüzleşiyoruz. Kuyumcu hassasiyetin­de yönetmemiz gereken bir süreçte bundan sonra çok daha dikkatli olmalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Devrimin adı: Batarya (1) 27 Haziran 2024