Ekonomi yönetiminin maharetini gösterme zamanı
Devlet, modern ekonomilerin tabiatı gereği az ya da çok bir ekonomik aktördür. Devletin bir tarafta harcamaları, bir tarafta da bunların finansmanı için gelirleri olur.
Devletin gelirlerinin büyük kısmını da vergiler oluşturur. Devlet tanımı gereği zor kullanma yetkisine sahiptir. Vergi de devletin bu zor kullanma gücüne dayanarak ihdas edilir ve halktan toplanır. Hal böyle olunca herhangi yeni bir verginin gelmesi ya da mevcut vergilerin artırılması durumunda doğal olarak bu vergiye muhatap olan kesimler tepki gösterirler. Bu grupların gücüne bağlı olarak da bu tepkilerin şiddeti belli olur, hatta istisnai de olsa salınması planlanan vergiden geri adım atılır.
İşte hisse senedi işlemleri üzerinden alınması planlanan vergi konusunda ülkemizde bu istisna yaşandı. Son derece kötü yönetilmiş bir sürecin sonunda hisse senedi işlemlerinden alınması planlanan, son aşamaya gelmiş, on binde bir mi, iki mi olduğu konusunda sadece karar verilmesi kalmış olan vergi ileri bir tarihe ertelendi. Gerekçe de; “ilgili taraflardan gelen geri bildirimler”.
Mehmet Şimşek, en azından X hesabından gerekçenin bu olduğunu duyurdu. Halbuki bu iki haftalık süreçte gerek uluslararası haber ajanslarına fısıldayan “yetkili” kişiler, gerekse Sayın Bakan, hatta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bu verginin geleceğini söylemişlerdi. Böyle önemli bir konuya karar verirken ilgili tarafların geri bildirimleri zaten alınmamış mıydı? Kararın etki analizleri yapılıp, toplam etkisinin ne olacağı kestirilip ona göre bu karar verilmemiş miydi? Demek ki öyle yapılmamış.
Süreç kötü yönetildi
Geçen yıl ikinci kere MTV alınması kararı sonucunda da çok büyük tepkiler yükselmişti ama karardan dönülmedi, akaryakıt üzerindeki ÖTV’nin artırılması aşamasında da tepkiler duymuştuk ama karar değişmemişti. Zaten günün sonunda vergiyi çıkarmadan dedikodusunu yayarsanız illa ki o vergiye muhatap olacak tarafların itirazları olacaktır. Bu itirazlara göre de geri adım atacaksanız hiç yeni vergi salamazsınız. Devlet olmak; sessizce senaryo, etki analizlerini yapıp kararları almak, sonrasında da bu kararların arkasında durmayı gerektirir.
Bu tarafıyla hisse senedi işlemlerinden vergi alınması konusuna ilişkin süreç kötü yönetildi. Yeni ekonomi yönetiminin göreve geldiği günden beri yaptığı icraatları teraziye koyduğumuzda olumlu tarafın çok ağır bastığını söyleyebilirim. Fakat yolun biraz kolay kısmını koştuk. Yabancıların “low hanging fruit” dedikleri, ağacın alçak dallarındaki meyveleri topladık. İşler çetrefilleşmeye başlayacak bundan sonra. Dolayısıyla son yaşanan olaydaki gibi tökezleme ihtimali de barındıran konular gelecek ekonomi yönetiminin önüne. Asıl maharet o zaman ortaya çıkacak.
Yine geldik aynı konuya
Bir diğer husus da Sayın Cumhurbaşkanı’nın İspanya ve İtalya ziyaretleri sonucu uçakta yaptığı faiz açıklaması. Açıklama şöyle; “Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Ama bütün mesele yine geliyor, faiz olayına dayanıyor. İnşallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız.”
Sayın Erdoğan, bütün meselenin faiz olayına dayanması konusunda son derece haklı. Faizin yüksek olduğu yerde ne yatırım olur, ne uzun vadeli planlama, ne de finansman. Ama cümlenin devamı biraz sıkıntılı. Şu anda bu kadar yüksek faize maruz kalmamızın ana sebebi enflasyonun yüksek olması. Son çeyrekte enflasyondaki düşüşün faiz indirimi için bir kapı aralayacağını düşünüyorum şahsen.
Fakat faizde atacağımız adımlarla enflasyonu daha olumlu bir konuma taşımış olmayacağız, enflasyonla mücadele konusunda attığımız adımlar neticesinde faizi olumlu bir konuma taşımış olacağız. Kaldı ki şu anda en son ihtiyacımız olan şey ekonomi yönetiminde söz sahibi olanların faiz indirimlerinden bahsetmeleri. Ciddi bedeller ödenerek bir mücadele veriliyor, eğer prematüre bir şekilde politikalar meyvelerini vermeden geri dönüş yaparsak, bu bedelleri boşuna ödemiş oluruz. Herkese yazık olur.
Faiz konusunda genel seçimler sonrası yeni başkanla küçük bir tökezledik ve belki de tökezlemeseydik daha düşük bir faizle bu sıkılaşma döngüsünü kapatacaktık. 2023 Haziran’da 6.5 puan, Temmuz’da 2.5 puan ve Ağustos’ta 7.5 puan olarak yapılan faiz artırımlarından bahsediyorum. Oradaki 2.5 puanlık kısa kalmış artırımın sonuçlarıyla muhtemelen hala yüzleşiyoruz. Kuyumcu hassasiyetinde yönetmemiz gereken bir süreçte bundan sonra çok daha dikkatli olmalıyız.