Ekonomi yerine korkular büyüyor, akıllar şaşıyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Uzatmalı bayram tatilinin de etkisiyle Haziran ayı enflasyon rakamları pek tartışılmadı; rakamlara yansıyan olumsuzluklar görmezden gelindi ve fiyatlanmadı. Küresel koşullar ve yapay zorlamalar da, kısa vadeli kısır hesapları çarşıya uydurabilmek adına bu tuhaflığın ortaya çıkmasına yardım etti. 

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan haziran ayı Tüketici Fiyat gelişmeleri, enflasyon konusunda olumlu düşünmeye izin vermiyor. Bu gerçeği görmek ve fiyatlamak, sistemi oluşturan kurumsal yapının ve ciddi boyutta risk taşıyanların işine gelmiyor!

Para otoritesinin faizleri olabildiğince geriletmeye, siyasi iradenin kredi hacmini seri bir şekilde yükseltmeye ve küresel sermayeyi yönlendirenlerin riskten kaçınma eğilimini duraklatmaya odaklandıkları bir dönemde gelen enflasyon rakamları sıkıntı yaratıyor! Diğer olumsuzluklarda olduğu gibi, çareyi görmezden gelmekte aramak durumunda kalıyorlar! 

Açıklanan rakamlara göre Haziran ayında enflasyon olarak bilinen Tüketici Fiyat Endeksi’nde yaşanan artış, piyasa beklentilerini aşarak yüzde 0,47 oranında gerçekleşmiş; yıllık oran ise yeniden yükselişe geçerek yüzde 7,64 düzeyine ulaşmış. Gıda ve alkolsüz içecek grubundaki aylık yüzde 1,06’lık artış hesapların bozulmasında belirleyici olmuş! 

Kimse kusura bakmasın, mevsimlik nedenler ile haziran ayında ucuzlaması gereken bir mal grubunda fiyatların artıyor olması normal bir durum sayılamaz! Ramazan ayı ile ilişkilendirebilecek bazı beklentiler de, bu tuhaflığı açıklamaya yetmez! 

Mayıs ayı ortasında açıklanan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi verileri, gıda konusunda çok ciddi anormalliklerin yaşanmakta olduğuna işaret ediyordu; söz konusu endeks pazardaki talep daralmasına ve olumlu mevsimlik koşullara rağmen Mayıs ayında yüzde 5,74 gibi olağandışı bir yükseliş sergilemişti. Tarımsal ürünler konusundaki Fiyat İstikrar Komitesi’nin çabaları böylesi bir durumun ortaya çıkmasını önleyememişti. Veriler, arzdaki daralmanın taleptekinden daha büyük olduğuna işaret ediyordu! 

Mevsimlik olarak düşmesi umulan tarımsal ürün fiyatlarının yükselmesi, yıllık enflasyon beklentilerini olumsuzlaştırır; bu durumun görmezden gelinmesi ise çözüme hizmet olamaz! Sormak gerekiyor! İç talebin daralması, sorunlu kredi hacminin artması, nakit akışlardaki olumsuzlukların kırılganlık algılarını beslemesi, sorunlar ağırlaşırken dengesizliklerin büyümesi önemsiz sayılabilir mi? Yanıtınız hayır şeklinde ise, bu olumsuzluğu hangi nedenle olur ise olsun görmezden gelenlere güvenebilir misiniz? 

Enflasyon yeniden yükseliş eğilimine geçti ise, faizlerin daha fazla düşürülmesi normal değildir! Enflasyon yükseliyor ve faizler buna rağmen düşürülüyor ise, Türk Lirasının değerlenmesi ve ülkemizin risk priminin gerilemesi anormaldir! Bu türden önemli çelişkilerin görmezden gelinmesi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ve ekonominin çok hasta olduğu anlamındadır! 

Çaresizlik bataklığına saplanmış olanların, yaşadıklarından ders alması ve bunlardan yararlanması pek olası değildir; geçmişteki dramatik hataları tekrarlamaktan kaçınamazlar ve kendi geleceklerini şekillendiremezler! Sorunların ağırlaşmasını ve dengesizliklerin büyümesini önleyemezler! Küresel koşullardan bağımsız olarak büyüme peşinde koşayım derken, daha önce görülmemiş türden krizlere boyun eğmek durumunda kalabilirler! 

İçinde bulunduğumuz koşullar, gerçekçi olabilmeyi gerektiriyor! Para otoritesi ve siyasi iradenin, kredi hacmindeki artış ve faizlerin düşürülmesi konusundaki çabaları enflasyon baskılarını iyice güçlendirebilir. Yaklaşık beş yıldır güçlenen küresel düzeydeki durgunlaşma ve riskten kaçınma eğilimlerine rağmen, tam aksi eğilimlerin geri döneceği varsayımına dayalı tercihleri benimsemek aklın yolu sayılamaz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar