Ekonomi yavaşlarken sektörel beklentiler
Ekonomik aktiviteye dair öncü göstergelerin belirgin bir yavaşlamaya işaret ettiğini daha önce dile getirmiştik. Sanayi üretiminde gözlenen daralma, satın alma yöneticileri endeksinin (PMI) imalat sanayinde nisan ayından beri daralmaya işaret etmesi, kapasite kullanımındaki düşüş bu öncü göstergeler arasında sayılabilir. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası yayınlanan faiz kararı metninde de iç talebin yavaşladığına, iç talep kompozisyonunun dezenflasyon sürecine destek verdiğine işaret edilmişti.
Bu hafta kaleme aldığımız yazımızda ekonomik aktivitenin yavaşladığı bir dönemde sektörel ayrışmaları incelemeye çalıştık. Toplulaştırılmış sektörel bilanço istatistiklerini TCMB, yıllık olarak 2009 yılından beri yayınlıyor. Dolayısıyla toplulaştırılmış sektörel bilanço verilerini kullanarak önümüzdeki döneme ilişkin bazı çıkarımlar yapmak mümkün. Sektörel aktiviteyi ölçmek için farklı göstergeler kullanmak mümkün. Biz bu yazımızda TÜFE ile reelleştirilmiş net yurt içi satışları kullanacağız.
Düşüşler birbiri ile bağlantılı
2009 yılı sonrasında tüm sektörlerin toplamı itibarıyla net reel yurt içi satışların yıllık bazda düştüğü iki yıl var. Bunlardan birincisi 2018, diğeri 2019 yılı. Tahmin edileceği gibi bu düşüşler birbiri ile bağlantılı. 2018 yılında yaşanan kur atağı ile TL’nin hızlı ve yüksek değer kaybı iç talebin yavaşlamasına neden olmuştu. Bu dönemin bizi daha çok ilgilendiren kısmı TL’deki değer kaybı sonrası artan enflasyon karşısında TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikasıdır. Nitekim, kur şoku sonrasında Ekim 2018’de yüzde 25’e ulaşan enflasyon karşısında TCMB politika faizini yüzde 24 seviyesine yükseltmiş ve 10 ay boyunca bu seviyede tutmuştu. Bu dönem politika faizi ile TÜFE arasındaki pozitif farkın son 15 yılda en yüksek düzeyde seyrettiği izlenmişti.
Etkisi 2019’da net olarak görüldü
Sıkı para politikasının ekonomik aktivite üzerindeki etkisi 2019 yılında net olarak görüldü. 2019 yılında GSYİH yıllık yüzde 0.8 büyüdü. Bu oran 2008 küresel finansal kriz sonrası en düşük rakamdı. Bu bağlamda, 2019 yılı sıkı para politikasının sektörler üzerindeki etkilerini incelemek için uygun bir yıl olabilir. Aşağıdaki grafikte sektörel net yurt içi reel satışların 2018 yılına göre değişimi gösteriliyor. Buna göre, tüm sektörler itibarıyla yurt içi net satışlar 2019 yılında reel olarak yüzde 1.6 gerilemiş. İmalat sanayi net satışlarındaki daralma yüzde 3.6 seviyesinde.
Uygulanan politikalardan en olumsuz etkilenen sektör inşaat sektörü olmuş. Bu sektörde net satışlarda daralma yüzde 5.4’e ulaşmış. Toptan ve perakende ticarette daralma yüzde 2’yi bulmuş. Kültür, sanat ve eğlence sektöründe net satışlar yüzde 2.8 düşmüş. Bilgi ve iletişim sektörü net satışları da yüzde 0.4 kadar daralmış.
Sıkı para politikası tüm sektörleri aynı yönde etkilememiş, satışlarını reel olarak artıran sektörler de mevcut. 2019’da tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörü net satışları yüzde 7.9 artmış. Konaklama ve yiyecek sektöründeki artış yüzde 6.9 seviyesinde. Sağlık harcamaları yüzde 4.2, eğitim harcamaları yüzde 3.1 artmış. Ulaştırma ve depolama sektöründe net satış artışı yüzde 3.2 olarak kaydedilmiş. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme sektörü net satışlarını yüzde 4.3, madencilik sektörü yüzde 2.7 artırmış 2019 yılında.
Ana sektörlerdeki daralma toplam net satışları düşürdü
Sektörel büyüklük olarak 2019’da imalat sanayi net satışların yüzde 30’unu, toptan ve perakende ticaret yüzde 42’sini, inşaat yüzde 6’sını oluşturuyor. Dolayısıyla, bazı sektörlerde büyüme görülse bile ana sektörlerdeki daralma toplam net satışlarda düşüş yaşanmasına neden oluyor.
Mevcut koşullar altında, 2024 yılı sonbaharı ve 2025 yılı ilk yarısında, 2019 yılı kadar derin olmamakla birlikte, reel net satışlarda bir daralma yaşanması ihtimali yüksek. Sektörel ayrışmalar bire bir aynı olmasa bile benzerlikler göstereceğini düşünüyoruz. İmalat sanayi, inşaat ve perakende sektörleri için 2025 yılı zorlu bir yıl olacak. Sağlık, eğitim, enerji ve gıda gibi talep esnekliği görece düşük sektörler daha az zorlanacak.